6.2

341 30 14
                                    

Beraber girdiğimiz 6. evrenden de göğsümün ortasından bıçaklanıp üç saat ölmeyi bekleyerek çıktıktan sonra tekrar başka bir evrene gidecekken biri tarafından çekildim ve başım yumuşak bir yere çarparken bedenim soğuk zemine yapıştı.

Gözlerimi açtım ve vücudumu saran kolların sahibine baktım.

Five: H-Henry?

Henry: Tekrardan hayalet olmama çok az var bu yüzden kaç ve kurtul.

Five: Sen..

Elim yüzüne dokundu ve canlı olduğunu hissettim. Hızla onu kendime çekip sarılırken Tyler ne yaptığımı anlamak ister gibi bakıyordu. Sanırım o Henry 'yi göremiyordu.

Five: Özür dilerim.

Henry: Five, git.

Kendimi tutamayıp ağlamaya başladığımda söylediklerini umursamıyordum.

Henry: Five! Kurtulmak için başka şansın yok, kendine gel!

Benden ayrılıp bedenimi sarstığında gittikçe saydamlaşan yüzünü gördüm.

Five: Hayır, hayır, hayır. Henry, kal.

Henry: Five aptallık etme ve defol git şuradan!

Five: Yapamıyorum.

Henry: Ne?

Five: Çok yorgunum.

Kafasını iki yana salladı.

Henry: Five, öleceksin.

Five: İlizyondan ibaret.

Henry: O zaman neden yorgunsun?

Düşündüğüm sırada yüzüme vurup beni itti.

Henry: FİVE SİKTİR GİT ŞURADAN! KAÇ!

Kafamı kaldırdım ve gözlerimi gözlerine çevirmeden Tyler'a baktım. Buraya yaklaşıyordu ve ben bu kadar yorgunken tek başıma hiçbir şey yapamazdım.

Işınlamayı denediğim sırada üzerime atladı ve yüzüme bir yumruk attı.

Henry: Siktir Five siktir!

Henry'nin olaya müdahale etmeye çalıştığını gördüm ama ona dokunamıyordu. Yüzüme bir yumruk daha yedim.

Henry: SANA KAÇ DEMİŞTİM GERİZEKALI!

Daha fazla dayanamayıp hamle yapmak için kafamı çevirdiğim anda beyazlaşan sağ gözüyle bakıştım. Tekrardan.

..

Zoey Hargreeves'in anlatımı

Klaus: Zoey! Zoey çabuk uyan, sıçtık!

Artık. Yeter.

Zoey: Ne var Klaus!

Klaus: Five!

Anında ayaklanıp ona döndüm yüzü bembeyaz olmuştu.

Klaus: Tyler! Tyler Five'a bir şeyler yapıyor ve Henry'nin dediğine göre Five ölmek üzere!

Zoey: Ne? Ne saçmalıyorsun neredeler!?

Klaus: Mutfaktalar. Diego yanlarında, koş.

Aşağı inip mutfağa koşarak girdiğimizde Diego ikisini ayırmaya çalışıyordu ama imkanı yok ayrılmıyorlardı.

Zoey: Five!

Diego: Zoey, yardım edin!

İkisine döndüm. Tyler'ın sağ, Five'in sol gözü beyaza dönmüştü.

Klaus: Durun! Henry diyor ki, şuan hiçbir şey yapamazmışız. Uyanmalarını beklemeliyiz.

Diego: Böylece bekleyelim mi yani!?

Klaus: Evet!

Zoey: Bağırmayın!

Klaus: Sen de bağırma!

Zoey: Klaus!

Klaus: Zoey!

Diego: Kesin sesinizi!

Zoey - Klaus: Sen karışma!

Diego: Bu ibne evladını zaten sevmemiştim!

Zoey: Hey! O ibne evladıyla annem aynı! Düzgün konuş benimle!

Diego: Kafa bulandırma Zoey!

Klaus: Çocuklar.

Zoey: Sen karışma Klaus!

Klaus: Five. Five'a bir şeyler oluyor.

Dediği şeyle o tarafa döndüm. Five'in göğsü hızlı hızlı inip kalkıyor ama tepki vermemeye devam edip dümdüz Tyler'ın gözlerine bakıyordu.

Klaus: Henry'nin dediğine göre uyanmasına az kalmış. Hatta- ne diyorsun Henry anlamıyorum.

İkimiz de şaşkın şaşkın ona bakarken Klaus'un bir anda gözleri büyüdü ve bağırmaya başladı.

Klaus: Bu kadar kısa sürede onlara nasıl anlatacağım!?

Korkuyla bize döndü.

Klaus: Çocuklar 30 saniye sonra Five uyanacak! Hatta şu anki zamana göre..

Düşündü.

Klaus: 15 SANİYE! Bağırma kulağımın dibinde Henry! Sensin salak, tipsiz iguana!

Diego: Klaus ne yapmamız gerektiğini anlat artık!

Klaus Henry'le kavga etmeyi bırakıp bize döndü -evet onunla kavga ederken ona bakıyor ve bizi unutuyordu- ve bağırmaya devam etti.

Klaus: Dinleyin! Five uyanır uyanmaz birimiz onun gözünü kapatacak birimiz onu Tyler'ın önünden çekecek ve birimiz de Tyler'ı-

Klaus'un sözünü bölen iç çekiş sesleriyle Five ve Tyler'a döndüm. İkisi de uyanmış ama henüz gözlerini açmamıştı. Hızla Five'ı geriye çektim ve ikimiz birlikte gerçek anlamıyla yere yapıştık.

Zoey: Five!

Klaus: Tyler'ı tut!

Dediği şeyle Diego Tyler'ı tuttu ve iterek mutfaktan çıkardı. Onları umursamayıp Five'a döndüm.

Zoey: Five, gözlerini aç! Five!

Hala derin derin nefes alıp verirken yüzüne yavaş yavaş vurdum. Bir anda boynunu tutarak doğruldu ve öksürmeye başlarken kendini tekrar geriye, kucağıma bıraktı.

Zoey: Five, iyi misin?

Gözleri beni buldu ama aynı cansızlıkla can çekişmeye devam etti.

Zoey: Five, ne oldu? Ne yaptı sana?

Güçsüzce elini kaldırdı ve parmaklarının ucuyla yanağımı okşadı. Silik bir gülümseme yüzüne yerleşince ben de ona gülümsedim ve ağlamamak için direndim.

Hâlâ nefesi düzene binmemişti. Ve hâlâ iyi olduğu söylenemezdi.

Diego: Ne yaptın lan ona, ne yaptın piç!?

Tyler: Hak ettiğini yaptım!

Onlara kulak kesilmişken havadaki elimi tutmaya çalışan Five'a döndüm. Onu daha fazla zorlamamak için hâlâ havadaki elini tuttum ve gözümdeki yaşları serbest bıraktım.

𝖉𝖆𝖗𝖑𝖎𝖓𝖌 5&8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin