2.9

1K 60 83
                                    

Uzun uzun düşünüp eve gitmeye karar vermiştik. Eve geldiğimizde her yer darmadağındı. Hepimiz yavaş yavaş toplamaya başladığımızda Five pek iyi gözükmüyordu. Bugün içerisinde zaten çok fazla konuşmuştuk, Diego'ya döndüm. Kaş göz hareketleriyle ona anlatmaya çalıştığımda ilk başta aval aval baksa da anlamıştı.

Diego: Five. Git dinlen hadi, biz hallederiz.

Five kafasını iki yana sallarken hayır diyeceğini tahmin etmiştim.

Five: İyiyim.

Diego: Five.. İyi misin diye sormadım canım kardeşim. Çık odana dinlen, hadi.

Five Diego'ya göz devirip ışınlandığında biz de yarım saat içinde işlerimizi bitirip uyumuştuk.

Five Hargreeves'in anlatımı

İliklerime kadar hissettiğim soğuk beni uyandırırken etrafımda duyduğum yürüme sesleriyle arkamı döndüm. Maskeli biri yanımdan öylece uzaklaştığında ben soğuktan ölmek üzereydim. Dışarıda kar yağıyordu ve üzerimde kıyafet olarak sadece formamın şortu vardı. Ellerimin ve ayaklarımın bağlı olduğu demir sandalye beni iyice donduruyordu.

Etrafıma biraz daha bakındığımda evden maksimum 20 metre uzaklıkta olduğumu fark ettim. Ama beni tekniken kaçıramayan ama kaçırmaya çalışan manyak neden beni burda bırakıp gitmişti. Bu olayın mantıklı bir tarafı vardıysa da beynim soğuktan uyuştuğu için pek bir şey düşünemiyordum.

Aklıma tek bir fikir geliyordu, gücümü kullanmak. Ama daha normal hayatta gücümü kontrol edemezken şu durumda nasıl yapacağımı hiç bilmiyordum.

Denemkte fayda var Five. Yapabilirsin.

İlk önce donmamı daha da tetikleyen çıplak ayaklarımı soğuk kardan çektim. Ani yaptığım bu hareket benim sırtüstü yere, tam karların üzerine düşmeme sebep olmuştu.

Bravo Five, sıçtın.

Sırtıma deyen soğuk kar, arasında beni susturmak için olan beze rağmen dişlerimi birbirine vuracak kadar titretiyordu. Bu sırada Zoey'yi düşünüyordum. Havayı böylelikle sıcak yapacaktım ama pek olacak gibi değildi. Elim kolum bağlı bir şekilde şuan tek düşüneceğim ölmemekti.

Kollarımın üzerine düşen sandalye soğuktan hissizleşen kollarımı iyice hissizleştirirken daha fazla böyle duramayacağımı fark ettim. Çok dikkatli bir şekilde yan dönüp ayaklandığımda kafamı eve çevirdim. Bu tarafa dönük tek pencere Diego'nun penceresiydi. Onun da çıkıp camdan bakması imkansız gibiydi.

Ağzımdakinden kurtulmak için yanımda duran koskoca arazinin tam ortasındaki büyük ağaca doğru dikkatli adımlar attım. Kafamın arkasındaki düğümü ağaca sürttüğümde pek de sağlam olmadığını fark etmiştim. Gevşeyen bezi dilimle ittiğimde boynuma düştü.

İşte Five, sen busun.

Eve doğru birkaç adım attığımda yerdeki beyaz karın kırmızıya döndüğünü gördüm. Vurulmuş muydum? Eğilip üzerimi taradığımda kanın bacağımdaki eski yaradan geldiğini fark etmiştim. Evet vurulmuştum, hem de daha bir gün önce vurulduğum yerden.

Ha ha ama soğuktan hiçbir şey hissetmiyordum. Bu yara sadece bana kan kaybettirip vücut ısımın düşmesine katkı sağlayacaktı.

Beni kaçıran kişi; böyle bir şey düşündüğü için mantıklı, beni evin dibinde bıraktığı için salak, ağzımdaki bezi iyice bağlayamadığı için salak ve mükemmel planını benim üzerimde uyguladığı için salaktı.

Üç yanlış bir doğruyu götürür Five, devam et.

Eve doğru dikkatli bir şekilde sandalyeyle ne kadar hızlı koşulursa koşarken bir yandan da etrafımı kolluyordum. Sonunda evle aramızda 3 metre kadar mesafe kaldığında bütün gücümü topladım ve kafamı Diego'nun penceresine kaldırdım.

Five: Di-

Boğazımda hissettiğim el ile sesim kesilmişti. Aynı maskeli kişi beni eli hâlâ boğazındayken geldiğim yere doğru sürüklemeye başladı. Ama benim aynı yolu tekrar gelecek ne gücüm ne de zamanım kalmıştı.

Hayatta kal Five, sadece hayatta kal.

Diego Hargreeves'in anlatımı

Dışarıdaki gök gürültüsüyle uyandığımda üşüdüğümü fark etmiştim. Pencere falan mı açık kaldı diye kalkıp perdeyi açtığımda havanın hızlı hızlı binbir şekle büründüğünü görmüştüm. Bu Five'dan başkası olamazdı. Işığı yakıp Five'ın odasına gittim ve kapıyı tıklattım.

Diego: Five? İyi misin?

Cevap vermeyince tekrar kapıya vurdum.

Diego: Hey Fivee?

Yine cevap vermediğinde kapıyı açtım. İçeride yoktu.

Diego: Yine başına ne işler açtın Five.

Odama döndüğümde tekrar cama döndüm. Sisten heryer kararmışken az ileride yatan bir bedeni zar zor görmüştüm.

Diego: Düşündüğüm şey olma ihtimali?

Çok, çok fazla. Hızla üzerime aldığım ceketi dışarı çıkarken giydim ve o tarafa doğru koştum.

Diego: Hayır, hayır, hayır. Five!

Five yerde öylece yatıyordu. Kirpiklerine kadar donmuştu ve üzerine kar yağmıştı. Üzerindeki karların bir kısmını kan bürümüştü. Yanına çöktüm ve yüzündeki karları elimle çekerken hafif hafif vurdum.

Diego: Five. Hey Five.

Kucağıma alıp eve doğru koştuğumda bedeni ciddi anlamda bembeyazdı.

Diego: Ölmemiş ol Five. Ölmemiş ol.

Eve doğru koşarken bunun zaman kaybı olduğunu anlayıp arabaya doğru koşmaya başladım. Arabaya bindiğimizde kaç kere denesem de araba soğuktan kafayı sıyırmıştı.

Diego: Lanet olsun!

Arabadan çıkıp eve girdiğimde hızla şömineyi yaktım ve Five'ı hemen önündeki koltuğa yatırdım.

Diego: Zoey! Klaus!

Koşup bir battaniye getirip Five'ın çıplak bedenine sardığımda içimden ölmemesi için dua ediyordum.

Diego: Five. Five, hadi uyan. Zoey! Klaus! Nerdesiniz!?

Şöminenin içine daha fazla odun atıp tekrar Five'ın yanına döndüm. Birisi onu ciddi anlamda ölüme terk etmişti.

Diego: ZOEY NERDESİNİZ KAHRETSİN!? Five. Five.

Etrafımda Five için bir şeyler aradım ama donmakla veya hipotermiyle alakalı hiçbir şey bilmiyordum. Elimde hissettiğim hareketlikle oraya döndüğümde Five'ın yavaş yavaş kendine geldiğini görmüştüm.

Diego: Five!

Öksürürken bana döndü ve etrafına bakınmaya başladı.

Five: Ö-ölmemişim.

Diego: Five iyi misin? Kim yaptı?

Five: Babam-

Reginald: Bravo 2 Numara! Güçlerini harika kullandın, ama sen 5 numara.. Rezalettin.

Diego: Ne güçlerinden bahsediyorsun sen?

Reginald: Tanrının size sunduğu ikinci güçleriniz..

.artık gerekmedikçe son bölüme fotoğraf koymamaya karar verdim. fotoğraf veya gif koyduğum zaman wattpad kafayı yiyor. 😩
.
oy ve yorum yapmayı unutmayın
.

𝖉𝖆𝖗𝖑𝖎𝖓𝖌 5&8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin