4.4

626 41 73
                                    

(medya: Henry)

Zoey: Biz senin abini alıp ne yapacağız gerizekalı?

Henry: Şey.. almışsınız zaten.

Zoey: Ne saçmalıyorsun?

Henry: Five, Five benim abim.

Zoey'nin yanından geçip Five'a yaklaştığında Zoey donup kalmıştı.

Zoey: D-doğru söylüyor.

Diego: Ne?

Zoey: Hissediyorum, doğru söylüyor.

Five'ın yanına eğildiğinde Five bayılmak üzereydi ve onu pek umursuyor gibi değildi. Henry Five'ın gömleğini açıp elindeki cam şişedeki sıvıyı Five'ın yarasına dökerken yanlış bir şey yapsa Zoey'nin hissedip müdahale edeceğini bildiğim için sadece izliyordum. Five bi anda kuvvetli bir nefes alıp doğrulduğunda Henry ona sarıldı.

Henry: Lanet olsun, yıllardır seni arıyorum.

Five geri çekilmedikçe Henry ona daha çok sarılıyordu.

Henry: Artık düşmanın değilim, senin kardeşinim.

Five: Seni kim kandırdıysa iyi kandırmış, kalk üstümden.

Zoey: Doğru söylüyor..

Five doğru söylediğini az önce de duymuştu ama sanki kabullenmek istemiyordu.

Henry: Defalarca seni öldürmeye çalıştım abi, özür dilerim.

Henry her abi dediğinde Five'ın gözünden geçenleri hissedebiliyordum. Diğerleri yanımıza gelmiş onları şaşkınlıkla izlerken Five Henry'yi hafifçe itti.

Five: Dediğim gibi, seni fena kandırmışlar. Bana abi deyip durma.

Henry: Beni kimse kandırmadı, Reginald seni almadan önce annemle fotoğrafın bile var. Hatta bak.

Cebinden seri hareketlerle iki fotoğraf çıkarttığında hepimiz pür dikkat fotoğrafları inceliyorduk. Aynı kadının kucağında farklı fotoğraflarda iki bebek vardı. Kadının genç halindeki bebek gerçekten de Five'dı.

Henry: Yalvarırım beni affet, seni bulabilmek için çok uğraştım. Annem hep bunu isterdi..

Five gözlerini kaçırdı.

Five: Benim annem yok.

Henry: Hayır var. Benim annem senin de annen. Nolur bana inan. Doğru söylüyorum.

Five ayağa kalktığında Henry de arkasından hızla doğruldu ve karşısına dikildi.

Five: Saçmalıyorsun, biz sadece düşmanız. Şimdi. Seni öldürmeden git burdan.

Henry: Düşman değiliz, Zoey bir şey söylesene. Doğruyu söylediğimi göremiyor musun?

Henry ciddi anlamda hüngür hüngür ağlıyordu. Zoey kafasını salladı.

Zoey: Five. Doğru söylüyor, o senin kardeşin.

Henry: Bana inanmana ihtiyacım var. Sırf seni bulmak için Handler'la anlaşma yaptım. Bak, tam 4 yıldır seni arıyorum. Sonunda buldum ama sen doğru söylediğimi bildiğin halde beni iplemiyorsun.

Five: Zoey'yi öldürdün..

Henry: Biliyorum, biliyorum. Sizi, seni öldürmek için can atıyordum, ama şimdi.. Şimdi kendimden utanıyorum. Sana ihtiyacım var. Lütfen.

Five'ın gözlerinin dolduğunu görebiliyordum. Henry ona bir kez daha sıkıca sarıldığında Five elini kaldırıp onu itecek gibi oldu ama sonra vazgeçti. Henry acıyla dizlerinin üzerine düşerken, Five da o düşmesin diye onunla birlikte yere çöküyordu.

Henry: Beni affet abi..

-

Zoey Hargreeves'in anlatımı

Günün sonuna kadar Five tek bir kelime dahi etmemişti. Klaus, Diego ve benim ortak kararımızla Henry'yi bizimle birlikte eve getirmiştik. Five Henry'nin kendi odasında kalmasını söyledikten sonra hiç aşağı inmemişti.

Diego: Bi yukarı çıkıp baksak mı, ne yapıyorlar? Five bunu öldürmesin.

Güldüğümde sinirlerimin alt üst olduğunu hissedebiliyordum.

Zoey: Bakalım.

Klaus çoktan uyumuştu. Diego ve ben yukarı çıkıp Five'ın odasının aralık kapısından yararlanarak kapıyı yavaşça araladık. Henry Five'ın yatağında Five'a arkasını dönmüş sesizce ağlıyor, Five sırtını duvara yaslamış tek elini yüzüne kapatarak ağlıyordu.

Zoey: Şapşallar.

Fısıltım o kadar acı içinde çıkmıştı ki Diego gözlerini onlardan kaçırdı. Five ileriden beni gördüğünde hızla gözündeki yaşları sildi. Ağzımı oynayatarak "sarıl ona" dedim. Biraz düşündü, sonra yatağa doğru birkaç adım attı. Henry Five'ın adım sesleriyle refleks olarak doğrulup ayağa kalktığında Five duraksadı. Bir süre yüzüne baktıktan sonra bana döndü. Başımla onu onayladığımda ellerinin titrediğini görebiliyordum. Henry de ondan farksız tir tir titrerken gözlerimin dolduğunu hissediyordum. Five derin bir nefes aldı ve onu kendine çekti. Aynı anda Henry'nin ağzından bir hıçkırık kaçmıştı. İkisi de ağlarken ben de dayanamadım ve Diego'ya sarılıp ağlamaya başladım.

Henry: Özür dilerim..

Five o kadar acı içinde ağlıyordu ki resmen kavuşmalarına değil de onun ağlamasına ağlıyordum.

Diego: Tamam, sanırım artık bunu durdurmalıyız. Yoksa ben de ağlayacağım.

Diego gidip onları ayırdığında içeri girdim. Yatağa oturduğumda Five başını omzuma koymuş sakinleşmeye çalışıyordu. Arada ağzından kaçan hıçkırıklar ve iç çekişleri beni mahvediyordu. Henry sakinleşmiş neler yaşandığını Five'a anlatıyordu.

Henry 👇🏾👇🏾😩

pazartesi'nin bölümü, okuldan gelince yorumları okuyum diye attım ehehe

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

pazartesi'nin bölümü, okuldan gelince yorumları okuyum diye attım ehehe

𝖉𝖆𝖗𝖑𝖎𝖓𝖌 5&8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin