Korkuyla Five'a döndüm. Gözleri hâlâ açıktı ve yüzümdeki korkuyu fark etmişti. Ama hiçbir şey yapamadı, endişe içinde gözleri kapandığında etrafıma bakındım. Güçlerimi artık kullanabiliyordum. Biri kadın biri erkek iki kişi içeri girip anında kollarımdan tutup dışarı sürüklemeye başladılar.
Zoey: Durun! Durun size bir teklifim var! Sonra tekrar sizinle geleceğim.
Duraksayıp birbirlerine baktılar ve hâlâ kollarımı tutarken beni dinlemeye başladılar.
Zoey: Sizinle geleceğim, ama önce bu kapıyı açacaksınız.
Erkek olan güldü.
X: Kaçmayacağını nerden bileceğiz?
Zoey: Kaçamam, siz zaman çizelgesinden izlemediniz mi? Güçlerimi kullanamıyorum bile.
Kadın olan diğerine döndü. Bir süre bakıştıktan sonra erkek olan kolumdan çıktı ve kapının etrafına lazerle delik açtı. Kestiği parça yere düşerken ona döndüm.
Zoey: Teşekkür ederim. Ama..
Gözlerinin içine bakmamla saniyesinde yere yığıldı. Kadın olana döndüm.
X: Y-yapma. Ben kötü biri değilim.
Eli silahına uzandığı an gözlerine döndüm. Yere yığılıp kaldığında açık yerden koşarak Five'ın yanına gittim.
Zoey: Five.
Onu nazikçe dışarı sürükledim ve nabzını kontrol ettim.
Zoey: Benimlesin.. Hala benimlesin, beni bırakmadın.
Gözümden akan bir kaç damla yaş yüzüne düştüğünde koşarak Grace'in ilk yardım malzemelerinin olduğu odadan nefes almasını kolaylaştırmak için birkaç şey aldım. Taktığım maskeyle nefesleri düzene binmeye başlamıştı. Öne düşmüş saçlarını çekip alnına küçük bir öpücük bıraktım ve hafif geri çekildim.
Zoey: Sevgilim. Uyan hadi.
Dadikalar sonra ağır ağır gözlerini açtı. Karşısında beni görmesiyle doğrulmaya çalışsa da izin vermeden onun elini tuttum.
Five: İ-iyi misin?
Yüzündeki maskeyi çıkarmasına yardım ederken konuştum.
Zoey: Güçlerimi ve mükemmel oyunculuğumu kullanmam gerekti.
Dediğim şeye tebessüm ederken sağ elimi yanağına koydum.
Zoey: Asıl sen iyi misin? Çok korktum.
Five: İyi değilim.
Zoey: Hâlâ nefes alamıyor musun yoksa? Bekle.
Elim çıkardığı maskeye uzanırken kolumu tuttu ve beni üstüne çekti. Düşmemek için iki elimi, iki yanına yere koyarken dudaklarıma yapıştı ve uzun uzun öptü.
Five: İşte şimdi iyiyim.
Zoey: Fırsatçısın.
Yüzüne yaklaştım.
Zoey: Ama yine de seviyorum.
Bu sefer ben onun dudaklarına dudaklarımı bastırdığımda elini yanağıma koydu ve yavaş yavaş okşadı.
Klaus: Seni yaşlı bunak! Demek amacın onu öldürme- Aman tanrım! Çiftleşiyorlar!
Zoey: Klaus!
Five: Sıçayım!
Klaus: Ben yokmuşum gibi devam edin! Lütfen!
Zoey: Klaus!!
Diego içeri girdiğimde Five benden destek alarak doğrulmuş, içeride hava almak için açtığı kravatını düzeltiyordu.
Diego: Anahtar burda -ki gerek kalmamış gibi görünüyor- babam-
Klaus: Reginald.
Diego göz devirdi hepsinin de buna alışması zor olacaktı.
Diego: Reginald. Biraz dayak yedi.
Klaus: Biraz mı?
Klaus zevkle kahkaha attı.
Klaus: Diego onun ağzına sıçtı!
Dediği şeyle Diego dahil hepimiz dakikalarca güldüğümüzde ilk kendini toparlayan Diego olmuştu.
Diego: Bu arada, size Handler'ı gösteren ve silahlarınız yokmuş gibi gösteren Allison'ın ikinci, yani ilizyon gücü.
Zoey: Tüm bunlara.. O mu sebep oldu? Yine mi?
Diego: Kısmen, ama bu sefer zorunluluktan Reginald Luther'ı koca cüssesine rağmen kaçırıp güçlerini öğretmek için yanında tutuyormuş. Allison'a eğer size onları gösterirse Lıther'ı bırakacağını söylemiş.
Five: Grace ve Pogo?
Diego: Pogo..
Diego yutkundu.
Klaus: Ölmüş.
Five: Ne?
Klaus: Doğru duydun.
Diego: Babam- yani, Reginald Grace'i yanına almış.
Zoey: Kim olarak?
Diego: Onun tabiriyle "müstakbel eşi."
Sinirle sırtımı duvara yasladığımda Diego'nun gözü yerdekilere takılmıştı.
Diego: Hanginiz yaptı?
Five işaret parmağıyla beni gösterirken gurur duyuyormuş gibi yüzüme baktı.
Klaus: Aferin kızım.
Yurmuğunu bana uzattığında yumruğumu onunkiyle tokuşturdum.
Klaus: Hadi şimdi biz gidelim de siz devam edin.
Diego: Neye?
Five yanımda sesli bir şekilde gülerken ellerini dizlerine vura vura gülen ben değilmişim gibi dirseğimle onu dürttüm.
Klaus: Ç-
Zoey: Klaus!
tell me pretty lies, look me in my facee.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
𝖉𝖆𝖗𝖑𝖎𝖓𝖌 5&8
Fanfictionnot: hikaye yarim biraklidi, bunu bilerek oku lutfen "Gücün nedir cici kız, insanları sevgiye mi boğuyorsun?" "İnsanları tek bakışımla boğmayı tercih ediyorum. Deneyelim ister misin?" "Belki daha sonra."