4.1

657 51 31
                                    

10 saniye kadar birbirimize baktıktan sonra elini elimden çekti ve başka tarafa döndü. Hâlâ ona bakarken bir anda arkasını döndü ve saniyeler içinde elini kaldırıp hızla boynuma indirdi.

Zoey: Cehennemde görüşürüz, Five.

Akan kanlar gömleğimi ıslatırken aptal aptal gülmeye devam eden Henry bana döndü.

Henry: Hey Zoey. Sen Five'ın neler yaşadığını biliyor musun?

Zoey kafasını iki yana sallarken Henry konuşmaya başladı. Ben ise acıdan ölmek üzereydim.

Henry: Five çok zeki olduğu için geleceğe ışınlanmaya çalıştı, ilk başta başarılı da oldu. Sonra birden kıyamete ışınlandı ve bumm. Geri dönemedi. Bütün kardeşlerinin öldüğünü gördü. Tek başına, bir it gibi  43 yıl geçirdi. Artık, bozulmuş şeyleri yedi, cansız bir mankene aşık oldu, çocukluğu, gençliği ve en güzel yolları aptallığı yüzünden bok yoluna gitti.

Zoey: Beyinsizliğin bedelini fena ödemişsin ha?

Gözlerim kapanmak üzereyken Henry kolumu dürttü.

Henry: Sakın ölme seni gerizekalı. Yoksa gerçek hayatta da ölürsün.

Five: S-söyle.

Henry: Neyi- ha, şeyi diyorsun. Yalnızlıktan delirmediğine şükre-

Anında uyandığımda yanımda kimsenin olmadığını görünce rahatlamıştım. Doğrulduğumda bedenim sanki yıllarca süren bir savaştan çıkmış kadar yorgundu.

Zoey: Five!

Five: Zoey?

Zoey: Five! Nolursun uyan Five! Bırak Diego!

Five: Zoey, nerdesin?

Zoey: Five ne olur bırakma beni! Yalvarırım!

Diego: Zoey, bırak da yapması gerekeni yapsın.

Kapının önüne gelip ağır ağır kapıyı açtığımda dışarıdan içeri giren beyaz ışık gözlerimi almıştı ve dışarıda hiçbir şey gözükmüyordu.

Zoey: FİVEE!

Zoey Hargreeves'in anlatımı

Grace elindeki defibrilatörü (Defibrilatör, kalbin normal dışı atımının tekrar normal kalp ritmine dönmesini sağlayan araçtır. Fibrilasyona uğramış veya yeni durmuş kalbe elektrik enerjisini şok halinde verildiği takdirde kalp dışarıdan uyarılmış olur ve kasılır.) Five'ın çıplak göğsüne 5. kez değdirdiğinde Five derin bir nefes alarak gözlerini açtı.

Zoey: Five!

Yanına koştuğumda hafif doğrulmuş bedenini yatağa bıraktı.

Five: Ne oluyor Zoey?

Sesindeki yorgunluk ona acımama sebep olurken yatağın yanına dizlerimin üzerine çöktüm ve titreyen ellerimle ellerini tuttum.

Zoey: Five..

Kafamı kaldırıp gözlerimden akan yaşların boynuma akmasına izin verdim.

Zoey: Beni bırakacaktın.

Hıçkırıklarım kelimelerimi bölerken ona sıkı sıkı sarıldım.

Grace: Zoey, canım. İzin ver de biraz nefes alsın.

Gözyaşları içinde kafamı sallayıp geri çekildiğimde Diego yanıma eğildi ve bana sarıldı. Göğsünde ağlarken saçlarımı öpüp beni sakinleştirmeye çalışıyordu. Kendimi toparladığımda Five'a döndüm. Ne olduğunu anlamaya çalışıyor gibi yorgun gözleriyle etrafı izliyordu.

Grace: Five. Neler oldu tatlım?

Five: Ben.. Bilmiyorum.

Zoey: İsmimi sayıklayıp durdun. Sonra birden nefes almayı bıraktın, kalbin.. Kalbin durdu Five.

Gözlerim dolduğunda bana döndü. Gözlerimi yukarı çevirip ağlamamı engellemeye çalışarak arkamı döndüm.

Five: Zoey.

Bu haldeyken ona dönemezdim. Ellerimle akan yaşları silmeye çalıştıkça yerine yenisi ekleniyordu.

Diego: Zoey.. Yapma kızım.

Fısıldayarak söylediği cümleyle karşılık kafamı salladım. Bir dakikaya yakın sürede kendimi toparlayıp arkama döndüm ve ona sarıldım. Kollarını bana sarıp elini belime koyduğunda dokunuşunu ne kadar özlediğimi fark etmiştim.

Zoey: Günlerdir.. İhtiyacım olan tek şey buymuş.

günlerdir mi? ne diyo bu

𝖉𝖆𝖗𝖑𝖎𝖓𝖌 5&8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin