6.8

472 35 21
                                    

Acıyla gözlerimi açtığımda hâlâ aynı şekilde durduğumuzu fark ettim. Five'ı üzerimden ittim ve doğrulmaya çalıştım.

Zorlukla dizlerimin üzerine kalktım ve Five'a döndüm. Savunmasız halini kullanmak istesem de önce kendi savunmasızlığımı gidermem lazımdı. Masadan tutundum ve kendimi yukarı çektim.

Bacaklarım titriyordu. Zorla koridora yürüdüm ve etrafıma bakındım.

Zoey: D-Diego. Klaus!

Mutfağa döndüm. Masaya tutunup diğer tarafa geçecekken birine çarpmış gibi geri itildim.

Ne olduğunu anlayamadan karşımda Henry'nin yüzü belirince istemeden çığlık attım. İrkilerek geri çekildim ve masaya çarptım.

Henry: Zoey.

Zoey: Deliriyorum.

Henry: Zoey saçmalama.

Saydam yüzü tekrardan karşımda belirip yok oldu. Karşımdaki dolap açıldı ve içindeki iksirlerin birkaçı yer değiştirdi.

Henry: Zoey. Tut şunu.

Bir iksir rafta kayıp tezgaha düşecekken yakaladım ve üzerine bakındım.

Henry: İç şunu, Five'a da içirir misin? Düşmanlığa devam edeceksen söyle ben yaparım.

Zoey: Ben hallederim.

Gittiğini hissettiğimde elimdeki iksire döndüm. Ağzındaki tıpayı çıkarıp birkaç yudum içtim ve Five'ın yanına eğildim.

Az önce onu öldürmeye çalışırken şimdi onu kurtarmak çok saçma geliyordu.

Henry: Hadi Zoey.

Henry'nin sesini kulağımın dibinde duymamla irkildim. Bir süre daha öylece düşündükten sonra Five'ın kafasını hafifçe kaldırıp cam şişeyi dudaklarına dayadım, birkaç yudum içirdim.

Henry: Teşekkürler.

Henry gittiğinde eğilip tişörtümü sıyırdım. Yara yavaş yavaş yok oluyordu. Az önce uzandığım yere uzanıp gözlerimi kapattım.

.....

Diego: Zoey uyan!

Diego'nun bedenimi sarsmasıyla gözlerimi açtım.

Zoey: Ne oluyor?

Diego: Sen söyle ne oluyor. Ne yaptınız birbirinize aptallar!?

Five: Bağırmayı kesecek misin?

Diego: Sizi iyileştiremeyince öldüğünüzü sandım! Bir baktım yaralarınız yok! Henry çıkıyor ben yaptım diyor! İksirmiş oymuş buymuş! Ne lan, ne oluyor bu evde!?

Five: Bağırma Diego.

Diego: Bir kere daha birbirinize bulaştığınızı görürsem sizi kendi ellerimle döverim.

Diego'nun dizinden kalktım ve etrafıma bakındım. Yer kan içindeydi. Five biraz sonra ışınlandığında ben de üzerimi değiştirmek için odama gittim.

..

Diego: Five. Biraz daha bastır kurumuş kan o dökülmüş meyve suyunu silmiyorsun.

Five göz devirdi ve yeri silmeye devam etti.

Klaus: Zoey o bez öyle mi tutulur Tanrı aşkına.

Elime vurdu ve bezi alıp nasıl tutmam gerektiğini gösterdi.

Diego: Sen iyi misin?

Diego'ya döndüm ve baktığı yere, Five'a baktım. Bezi tuttuğu elini yere iyice yaslamış, kafasını eğmiş, gözlerini kapatmıştı. Kafa salladı ve yeri silmeye devam etti. Ben de önüme döndüm ve kalan yerleri tekrar silmeye başladım.

Kanın kokusu artık mide bulandırıcı olmaya başlamış, eğilmekten belim ağrımıştı. Duyduğum iç çekme sesiyle yanıma döndüm. Five az önceki pozisyona gelmiş öylece duruyordu.

Klaus: Five silmek istemiyorsan söyle kardeşim bu kadar drama queenlik yapmana gerek yok.

Five: Kes sesini.

Diego: Neyin var senin?

Arkasındaki dolaba yaslandı ve temiz eliyle saçlarını karıştırdı.

Five: Bir şeyim yok.

Klaus: O zaman kaytarma da sil şuraları.

Göz devirdi ve eğilip sildiği yere devam etti.

Yarım saat sonra yerde kana dair iz bile kalmamış, tertemiz olmuştu. Elimi yıkadıktan sonra odama çıktım ve duş alıp uyudum. Five'a olan sinirim hâlâ geçmemişti. Hiç geçecek gibi de hissetmiyordum.

Gece 2 gibi uyanıp mutfağa indim ve elimdeki bardağa su doldurmaya başladım.

Tyler: Ne kadar acı çektiğimi biliyor musun Zoey?

Elimdeki bardak yere düşüp paramparça olurken sesin geldiği tarafa döndüm. Tyler karşımda duruyordu ama görüntüsü gidip gidip geliyordu.

Zoey: Sen..

Tyler: Henry denen bacaksız yapar da ben yapamam mı sandın.

Elini göğsüne koydu.

Tyler: Gözlerim bağlıydı, hiçbir şeyden haberim yoktu ve Five.. Beni tam göğsümden vurdu.

Kaşının tekini kaldırdı.

Tyler: Kaç kurşun olduğunu saydın mı Zoey? Ben saydım...

Görüntüsü 3 saniyelik gidip geldiğinde konuşmasına kaldığı yerden devam etti.

Tyler: Tam 7 tane.

Gözümün önüne o hali geldi, bunu o mu yaptı bilmiyorum ama ondan uzaklaşmak için geri çekilmek istedim, belimi tezgaha çarptım.

Zoey: Git.

Tyler: Canını mı sıktı?

Zoey: Git başımdan.

Bana yaklaşmaya başladığında elime başka bir bardak aldım ve ona fırlattım. Tabi bardak ona değil karşı duvara çarpmış ve paramparça olmuştu. Bir adım daha attı ve boğazıma yapıştı.

Tyler: Onu öldürmezsen seni asla affetmem Zoey.

Kolumun üzerinde bir baskı hissedince oraya döndüm ama bir şey göremeden gözlerimi açtım.

Five: Zoey, ne oluyor?

Nefesimi düzene sokmaya çalışırken tuttuğu kolumu ondan kurtardım ve yatakta doğruldum.

Diego: Ne gördün?

Zoey: Konuşmak istemiyorum.

Klaus: Zoey, biliyor musun hiç fark etmez. Benim uykum var, gidiyorum.

Konuşmadığımı görünce Five ve Diego da odadan çıktı ve kapıyı kapattılar.

Tyler: Unutma, o bizim baş düşmanımız Zoey..

.
.

"then only for a minutei want to change my mind

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"then only for a minute
i want to change my mind.."

𝖉𝖆𝖗𝖑𝖎𝖓𝖌 5&8Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin