5. BÖLÜM

260 28 72
                                        

5. BÖLÜM; Aile

Pera - Biri Vardı


🌍


Zehirlenme olayının üzerinden bir hafta geçmişti. Zehir çok pişman olmuş, Kesik ve Fiber'den defalarca özür dilemişti. Bir hafta boyunca Fiber'in, "Zehir bizi zehirledi." Esprilerine maruz kalmıştık.

Güneş'in de yarası neredeyse iyileşmişti ve bize iyice alışmıştı. Sanki yıllardır o da bizimle yaşıyormuş gibi hissediyordum. Bir kaç kez telefonumu istemişti, onu ağlayarak telefonda konuşurken yakalamıştım. Ne kadar sorsam da anlatmamıştı.

Bu bir haftada Kaya'yı sadece uzaktan görmüştüm. O bana baksa da ben ona bakmamıştım.

"Güneş sana mahalleyi gezdirmemi ister misin?" Diye sordum kahvesini yudumlayan Güneş'e dönüp. Çünkü çok sıkılmıştım. Kahvaltımızı yapmıştık ve kahve içmek için bahçeye çıkmıştık.

"Çok isterim." Dedi hevesle başını sallayarak.

"Eda sen de gelsene."

"Yok Akis ya hiç canım istemiyor." Diye yanıtladı beni.

Ayağa kalktım "E hadi o zaman." Dedim Güneş'e gülümseyerek.

Aylak adımlarla yürümeye başladık. Evden çıktıklarında ve mahallede biraz ilerledik.

"Şu ev ne kadar güzel." Dedi başıyla üç katlı, büyük bahçeli evi göstererek.

"Mahallenin en büyük evi o." Dedim. Evinin önünde dikilmiş Serhat abiyi işaret ettim. "O adam var ya, onun evi burası." Sesimi alçaltarak ona yaklaştım. "Yamuk derler ona. Serhat abi, hiç bir iş yapmaz. Ama parası da hiç bitmez. Define bulduğunu, çıkarmaya çalışırken de çarpıldığını söylerler. Ama kendisi bunu pek kabul etmez. Yüz felci geçirmiş, öyle söylüyor."

Güneş şaşkın bir bakışla Serhat abiyi süzdü.

"Günaydın Serhat abi." Diyerek selam verdim önünden geçerken.

"Oo Akis, günaydın." Dedi bana başını sallayarak. "Cahit yeni birini mi eğitiyor?" Diye sordu Güneş'i işaret edip.

Adımlarımı durdurdum. "Yok yok. Güneş bizim misafirimiz." Diye yanıtladım. Onaylar anlamda başını sallayınca tekrar yürümeye devam ettik.

"Cahit abi eğitiyor derken ne demek istedi?" Diye mırıldandı Güneş.

"Anlatırım bir ara." Diye geçiştirdim onu.

Karşıdan bize doğru gelen Tahin ve Pekmez'i gördük. Tahin 1.80 boylarında yapılı bir çocuktu. Masmavi gözleri ve açık sarı saçları
vardı. Pekmez ise ondan bir kaç santim daha uzun ve biraz daha zayıftı. Onun da ikizinin aynısı mavi gözleri vardı ama saçları ikizinin sarı saçlarına tezat kapkaraydı.

"Günaydın yenge."

Onlara öldürücü bir bakış attığımda Tahin öksürmeye başladı.

"Yenge değil. Yani yenge demedik. Akis abla, ağzımız alışınca dilimiz kaydı." Diye saçmaladı Pekmez.

Onların şaşkın haline gülümsedim. "Günaydın size de." Dedim. Onlar yoluna devam ederken biz de yürümeye devam ettik.

P E R AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin