37. BÖLÜM : En Güzel Halinle...
Hande Mehan - Sen Beni Güzel Hatırla
🫀
Gözlerimi açtığımda beyaz ışıktan rahatsız olarak sızlamaya başladılar. Ama bu durumu pek umursamadan ayağa kalktım. Akis hala uyuyordu. Sargıların içinde olması beni daha da kahrediyordu. Makineden gelen kalp atış sesini dinledim. Umut vardı işte. Hala kalbi atıyorsa umut vardı.
"Günaydın güzelim." Diye mırıldndım yatakta hala uyuyan Akis'e doğru. "Artık tuvalete gitmem gerekiyor, ama hemen döneceğim."
Tuvaletimi daha fazla tutamayacaktım, kilitlediğim kapıyı açarak dışarıya çıktım. Kapının önünde kimse yoktu. Burada oturacak yer olmadığı için, koridorun başındaki merdivenlerin kenarına koyulmuş koltuklarda oturan Ceyhun ayağa kalkıp yanıma geldi.
"Kaya?" Dedi telaşla karışık kederli sesiyle. "Korkutuyorsun beni be kardeşim. Yapma böyle." Dedi çaresizce.
"Ne yapayım istiyorsun?" Dedim durgun bir sesle. "Hala kalbi atarken onu ölüme mi terkedeyim? Onu öldürüp bir ömür onsuz nasıl yaşayacağım?"
Yüzündeki ifadesizliğe rağmen gözlerindeki üzüntüyü görebiliyordum. O da beni görüyor olmalıydı ki yüzüme çaresizlikle bakıyordu.
"Onu sen öldürmüş olmayacaksın. O zaten..." cümlesini tamamlayamamıştı. Ona sırtımı dönüp tuvalete ilerledim. Arkamdan geldi, peşimi bırakmaya niyeti yoktu sanırım.
Tuvalete girip işlerimi hallederken benimle konuşmaya devam etti.
"Halan geliyor, Pekmez'i gönderdim alacak onları havaalanından."
Cevap vermedim. Halama ihtiyacım vardı. Yıllarca annem yerine koyduğum kadına şuan çok ihtiyacım vardı.
Tuvaletten çıkıp ellerimi yıkamaya başladım. Ceyhun'a hiç bakmıyordum. ,
"Konuş benimle, anlat içinden geçenleri." Diye mırıldandı. Ben içimde kopan fırtınayı nasıl anlatacaktım? Odaya dönmek için kapıya yönelmiştim ki kolumdan tutup beni durdurdu.
"Akis öldü!" Dedi sertçe. Kaşlarım derince çatılırken derin bir nefes verdi. "Ben de üzüldüm ama kabul etmen gerek. Böyle olmaz. Delirmiş gibi davranma lan! Beynini kullan. Kızın beyin ölümü gerçekleşti. Ne yapacaksın kabullenmeyerek kalbi atan cesediyle mi yaşayacaksın? Yapma bunu kendine de, Akis'e de!"
Onu omuzlarından sertçe iterek duvara yapıştırdım. Duvara çarpan koca cüssesi tok bir sesin yankılanmasına neden oldu. Üzerine doğru yürüyerek boğazına kolumu yasladım. İstese elimden pek ala kurtulurdu ama bunun için bir hamlede bulunmadı.
"Bir daha ona öldü dersen, ondan önce seni gömerim!" Diye tısladım dişlerimin arasından. "Anladın mı?!" Gözlerimde ne gördü bilmiyorum ama usulca başını salladı. Onu hiddetle bırakıp tuvaletten çıktım. Koridorda hızlı adımlarla yürüyerek odaya vardım. Sakinleşmek için makineden gelen düzenli kalp atış sesini dinlemek istedim. Ama bunun yerine sinir bozucu bir ses yankılanıyordu.
"Akis?!" Dedim korkuyla. Makineye baktığımda kalp atışlarını göstermiyordu, bunun yerine düz bir çizgi vardı.
O benden gidiyordu...
Dünya gözlü kızım benden gidiyordu.
"Hayır! Hayır. Buna izin vermem. Hayır!" Şiddetle kapıya çıkarak koridorda bağırmaya başladım. "Doktor yok mu?! Yardım edin kimse yok mu?" Bir kaç tane hemşire ve Akis'in doktoru odaya girdi.

ŞİMDİ OKUDUĞUN
P E R A
RandomNe halde olduğundan haberin yok senin! Her yerin yanık! Tüm vücudun, yüzün yanık! Sen, sen bile değilsin! Kendini göremediğin için buradan çıkmayı düşünüyorsun. Bir yüzün bile kalmadı senin. Gözlerin görmüyor! Konuşamıyorsun! Ayakta iki saniye...