38. BÖLÜM; Yeni Hayat
🌪
"İnanmıyor öldüğüne Tuğca bey." Diye mırıldandı adam saygıyla.
"İnandır o zaman Levent." Diye emir verdi Tuğca sakince. Levent Akis'in doktoruydu.
Levent telefondan bile hissedilen tehtid tonunu algılamıştı. Telaşla karşısındaki manzaraya baktı. Akis'in odasına girip kapıyı kilitlemiş, yatağın yanında uyuyan Kaya'ya. Bu sevdiği kadınla son uyuyuşuydu.
"Beyin ölümünün gerçekleştiğini söyledim ama lafımı bitirmeme bile izin vermiyor. Yanından bir saniye bile ayrılmadı." Diye açıkladı doktor.
Akis'i uzaktan izlediği zamanlar Kaya'yı kıskandığı çok zaman olmuştu Tuğca'nın. Elini tutarken görmüştü merak etmişti nasıl bir duygu olduğunu. Ona sarılırken, onu öperken görmüştü. Kıskanmıştı onu hep. Ama Kaya'yı en çok şuan kıskanıyordu. Akis bilinci kapalı yatarken yanında olabilmek isterdi. Bu kıskançlık damarlarında akan kanı kaynattı.
"Durumu nasıl?" Diye sordu. Uyanamamasından ölesiye korkuyordu.
"Hala aynı, ne zaman uyanacağını bilemeyiz." Diye cevapladı Levent .
"Akis uyanmadan öldüğüne inandır Kaya'yı."
Levent içindeki korkuya rağmen merak ettiği soruyu sordu sonunda. "Akis hanımı neden eşinden kaçırmak istiyorsunuz?"
"Eşi falan değil!" Dedi Tuğca tüyler ürperten, en soğuk sesiyle.
"Bebeğin babasıyım deyince ben evliler sandım." Diye bir şeyler geveledi doktor korkuyla.
"Dediğimi yap, seni ilgilendirmeyen konulara da sakın karışma." Diye son bir emir vererek telefonu kapattı. Kendisine sorguyla bakan mavi yeşil karışımı gözlere baktı.
"Durumu nasılmış?" Diye sordu Agâh. Kızı için o ölebilirdi. Zaten az bir ömrü kalmıştı. Hastalığı gittikçe ilerlemişti. Bunu kızına söylememişti çünkü ona acıdığı için affetmesini istememişti. Yaptığı affedilir gibi değildi kendisi de biliyordu.
"Hala aynı. Uyuyormuş." Diye fısıldadı genç adam kederle. "Bunun için bizi affetmezse?" Diye sordu.
"Kızacak, ama başka yol yok, vakti gelince o da anlayacak." Diye yanıtladı Agah.
Yaptıkları plan acımasızdı belki ama her şey genç kadını korumak içindi. Ufuk Suskun'un sırrını açık etmişti. Öğrenen bir kişi bile büyük bir tehlikeydi. Çünkü Suskun dünyadaki herkesin sahip olmak istediği bir güçtü. Kızı peşindeki isimlerden tek tek korumak imkansızdı.
Agah zamanında kendisini nasıl sakladıysa, şimdi kızını da öyle saklayacaktı. Sahte bir cenaze töreni. Sahte bir mezar.
Herkes Akis'i öldü bilirken, o kızını iyileştirecekti.
"Ayarladın mı her şeyi?"
"Akis'in vücut ölçülerine uygun, yanık bir bedeni bulmak zor oldu. Almanya'daki bir fabrikada kimsesiz bir kadın yanmış. Fırına düşerek. Tam uymasa da anlamazlar. Dün gece geldi kadının cesedi. Tanınmayacak halde. Geriye sadece kimse fark etmeden Akis'le yerini değiştirmek kaldı." Tuğca cümlesi biter bitmez derin bir nefes verdi.
"İz kalacakmış vücudunda. Yanık izleri geçmeyecekmiş." Dedi acılı baba yutkunarak. Kızını korusunlar diye emanet ettikleri adam yüzünden kızı bu haldeydi. Ufuk'un dibine sokmuştu onu, Cahit'in tilki aklında ne planlar dönüyordu? Planları ters tepmişti anlaşılan, aklınca oynadığı oyunda kendi kızını kaybetmişti Cahit. Düşünmeden edemedi Agah. Çok eskiden tanırdı onu, çok kurnaz ve zeki bir adamdı Cahit. Sonrasını düşünmeden bir işe girişmezdi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
P E R A
AcakNe halde olduğundan haberin yok senin! Her yerin yanık! Tüm vücudun, yüzün yanık! Sen, sen bile değilsin! Kendini göremediğin için buradan çıkmayı düşünüyorsun. Bir yüzün bile kalmadı senin. Gözlerin görmüyor! Konuşamıyorsun! Ayakta iki saniye...