35. bölüm

12 2 0
                                    

35. Bölüm;

Onur Can Özcan - Gülümse Kadın

🫀

Nerede olduğuma baktım ama bilmiyordum. Daha önce gelmediğim bir yerdi. Rengarenk çiçekler vardı etrafta. Renk renk çiçeklerle süslü kocaman, boş bir çimenlikti. Buraya ne zaman gelmiştim? Tüm bu sorular karşımdaki kadını görünce yok oldu. Öyle güzeldi ki.

Beyazlar içindeydi. Gelinlik giymişti. Hayatım boyunca böyle güzel bir manzara görmemiştim. Çiçeklerin arasından yürüyerek bana doğru yaklaşıyordu. Bir meleği andırıyordu. Yanından geçtiği rengarenk çiçekler o geçtikçe beyaza dönüyordu.

O bana yaklaştığında üzerimde siyah bir takım elbise olduğunu fark ettim. Kucağında bir bebek vardı. Yanıma tamamen vardığında tüm çiçekler beyaz olmuştu. Sarı saçları bukle bukle omuzlarına dökülmüş, dünyayı anımsatan gözleri ışıl ışıl parlayan Akis'e dokunmak istedim. Ama dokunuşumdan kaçtı. Elimi çektim. Bana kucağındaki kız çocuğunu gösterdi.

Ona çok benziyordu. Bal rengi saçları vardı. Parlak, çok güzel... Bembeyaz teni sim saçılmış gibi ışıldıyordu. Gözleri... Gözleri bana benziyordu? Maviydi. Buz mavisi.

Bu, bu bizim bebeğimizdi. Dünyalar güzeli bir kız çocuğuydu.

"Bu bebek?" Dedim, cümlemin devamını o getirdi.

"Bizim bebeğimiz." Sesi sanki gökyüzünden geliyordu. İlahi bir sesti.

Bebeği bana uzattı. Tereddüt ederek kucağıma aldım. Battaniye boştu. Bebek falan yoktu. Elimdeki beyaz battaniyeyi kollarımla sıkıca sardım ve korkuyla Akis'e döndüm.

Gelinliğinin uç kısmı alev almıştı. Akis yanıyordu. Alevler beline kadar ulaşmıştı. Onu kurtarmak için hamle yaptığımda aramızdaki kalkana çarpıp durmak zorunda kaldım. Ona gitmemi engelleyen bir şey vardı. Gelinliği alevler içindeyken etraftaki tüm çiçekler siyaha dönmüştü.

Kucağımdaki battaniye de bir anda alev aldı. Ateşler içinde yanan boş battaniyeyi yere bıraktığımda içinde bebeğimizin ağladığını gördüm. Alevler içindeki Akis'e ve bebeğimize ulaşamıyordum.

Kan ter içinde gözümü açmaya çalıştım ama daha önce hiç bu kadar zor olmamıştı. Başımda yoğun bir ağrı vardı. Nerede olduğumu anlamaya çalıştım, kolumdaki serumu görünce anladım hastanede olduğumu. Sadece rüyaydı, hayır bir kabustu.

Son olanlar bir bir aklıma üşüştü;

Akis yoğun bakımdaydı.

Fiber ölmüştü!

Akis hamileydi ve bebeğimiz ölmüştü?

En son ne olduğunu hatırladığımda kulaklarım yeniden çınlamaya başladı. Sevgi Teyzenin sesi yeniden doldu kulaklarıma. 'Oğlum' diye yaktığı feryatlar kanımı dondurdu yeniden. Kaç saattir burada yatıyordum? Akis uyanmış mıydı ben burada yatarken?

Hızla yerimden doğruldum. Dönen başımı umursamadan kolumdaki serumu çıkarmaya çalıştım. Bandı sökmeye çalışırken bir hemşire odaya girdi.

"Ne yapıyorsunuz beyefendi?"

"Şu serumu çıkarır mısınız?" Dedim hemşireye kolumu uzatarak.

"Ama daha bitmemiş?"

"Çıkarmazsanız ben söküp atacağım." Dedim kararlı bir şekilde. Bana sinirli bir bakış atarak geldi ve dikkatli bir şekilde serumu çıkardı. "Ben kaç saattir buradayım biliyor musunuz?" Diye sordum.

P E R AHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin