Kaykay ve Spor Vakti

238 21 53
                                    

Medya: Taylor Hoult

Sandviçimden bir dilim ısırırken konuştum. "Bu arada bir ara bana tüm kampüsü gezdirebilir misiniz? Okul binasına alıştım da alanın genişliği farklı şeyler olduğunu söylüyor bana." Hepsi birbirlerine bakarken yüzlerine sinsi bir gülüş yayılıyordu. Tamam ben ne kaçırıyordum?
_________________________________________________________

"Bunun iyi bir fikir olduğuna emin misin?" Şu anda biraz tırsıyordum. Çünkü bir kaykay pistinin tepesinde yeni tanıştığım manyaklar tarafından kaykayla aşağı kaymaya zorlanıyordum!

Yemekleri bitirir bitirmez beni okuldan sürükleyerek çıkardılar ve okulun sağ tarafından dümdüz ilerlerlediğimizde gördüğüm büyük kaykay pisti beni şoka uğratmıştı. Farklı yükseklikte yatay duvarlar vardı. Oradan aşağı inip sonrasında direk olarak karşı duvarın üstüne çıkabiliyorsunuz. Ayırca küçük boylu tepecikler üzerinden geçerken havaya fırlayıp hareket yapabilirdiniz. Ama bu profesyoneller içindi!

                                                               Kaykay pisti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Kaykay pisti

Okulun sol tarafında bisikletliler için böyle bir pist ve okulun etrafında sürmek içinde ayrılmış yollar varmış. Ayrıca paten, kaykay veya bisikletleri park yerlerine koyup buralarda bırakabiliyorduk.

Şu anda ise kaykay kullanıp kullanamadığını bilmeyen ben arkamdan beni duvarın üstünden aşağı sürmem için ittiren Nick vardı. "Elbette iyi fikir. Kaykay öğrenmenin en iyi yolu bu. Ayrıca çok kolay hemen kaparsın." Anlaşılan bunu yapmak zorundaydım. Derin bir nefes aldım ve kendimi bıraktım. Tamam kesinlikte kötü fikirdi. Korkmuştum. Yine de odaklanmaya çalıştım.

    Ayaklarımı kaykaya iyice bastırdım ve dengemi sağlamak için kollarımı biraz yana doğru açtım. Yere tamamen düz olacağı zaman ön ayağımı biraz havaya kaldırdım ve arkaya doğru baskı yaptım. Düşmeden atlatabilmiştim. Az da olsa rahatladım. Yüksekten düşmenin verdiği hızla kaykay öne doğru fırlamıştı. Gaza gelerek olabildiğince hızlanarak parkın etrafında bir tur attım. Sonra da tam Nicklerin olduğu yerde ayağımı sürterek durdum.

Nick'in yüzünde yapabileceğini biliyordum der gibi bir sırıtış vardı. "Birde kayamam Ben diyordun. Bal gibi de kayıyorsun." Edward kafasını salladı. "Cidden iyiydin bu arada neden o kadar tırstım ki?" Bu soruya nasıl cevap verebileceğimi bilmiyordum. Sadece kaykay sürmeyi sevdiğimi anlamıştım. Şimdilik Nick'in kaykayını almıştım ama en kısa sürede kendime de alacaktım. Belki de eskiden de kaykay kayıyordum. Yoksa bu kadar iyi olmam mümkün değildi. Olabilecek uygun cevabı verdim. "Aslında 3-4 yıldır sürmüyordum. O yüzden ne yapabileceğimden pek emin değildim. En sonda denemekten zarar gelmez dedim." Bana hak verir gibi kafalarını salladılar. O sıra etrafıma tekrar baktım.

   Şu an bulunduğumuz yer beton olsa da etraf tamamen çimenlikti. Üstelik  etrafta olan büyük ağaçlar buraya serin tutup öğrenciler için toplantı alanıydı. Etrafta gruplar halinde oturmuş çok fazla öğrenci vardı. Bazıları sadece konuşuyor, bazıları ders çalışıyor, bazıları müzik dinleyip dans ediyordu. Birde başka büyük bir grup vardı. Büyük bir ağacın gölgesinde 10-15 kişi vardı. Herkesin baktığı kişi ise elinde gitarla şarkı söyleyen bir erkekti. Bunlar normaldi, asıl normal olmayan şey ise gitar söyleyem hariç hepsinin kız olması.

Ash ve eiji: ikinci buluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin