Eiji de bana katıldı. "İlk başta New York'a gelmeyi hiç düşünmemiştim. Niki eğer söylemeseydi belki de hiç gelmeyecektim." Yuu gülerek geri yaslandı. "İkiniz de onayladınız işte. Bu kesinlikle kader." Haklı olduğunu kabul ediyordum. O kadar zaman sonra tekrardan bir araya gelmiştik ve bunun devam etmesi elimden geleni yapacaktım.
________3. Kişi
"Pekala bildiklerimizi gözden geçirelim." Andrew'in söylediği cümle ile masada bulunan herkes ona bakmıştı. Salı günü bulundukları kafede toplantı yapmalarının tek nedeni vardı: Ash'in -resmiyette Alexander Beck'in- başına ne gelmişti?
İlk söze Ash girdi. O sabah erken kalktığı için sade kahve almıştı. Artık olayları kafasında oturtmayı istiyordu. "Banana fish olayını burada bulunan herkes biliyor. Sonra bir süreliğine Dino Golzine'nin kontrolü altında bulunsam da Eiji ve Shing beni kurtardı. Albay Fox onun emriyle benim peşime düştü. Uzun bir kovalamacadan sonra Dino, Fox tarafından vuruldu; Fox'u öldürdükten sonra kendisi de öldü. Kanıt ise yok. "
Andrew gözlerini kırpıştırdı. "Şu 'kovalamacanın' ayrıntısını merak ettim doğrusu." Ash'in bir bakışıyla iki elini havaya kaldırdı. Hafızasını geri kazandıktan sonra ukalalığı artmıştı. "Tamam bay korkutucu, devam et." Ash masanın üzerinde ellerini birleştirdi ve anlatmaya devam etti.
"O anda banana fish'in tüm verileri kayboldu. Olaylar basına yansıdığı için bende ortalıkta görünmedim." Eiji araya girdi. O da sütlü kahve almıştı. Sadesi ona fazla acı geliyordu. "O sıra vurulduğum için hastanedeydim ama biraz iyileştiğimde Japonya'ya dönme vaktim gelmişti. Ash'e Shing aracılığıyla mektup yolladım." Kimse mektubun içeriğini sormadı.
"Kütüphanede mektubu okudum ve oradan koşarak çıktım. O sırada bıçaklandım." Anıyı iyice gözlerinin önüne getirdi. "Beni bıçaklayan kişi Lao, Shing'in ağabeyi. Kardeşi bana hayranlık duyduğu için onu kötü etkilediğimi düşünüyordu. Bu yüzden kütüphaneden çıktığımda beni bekledi ve öldürme amaçlı saldırdı. Bende onu silah çekerek vurdum. Geri kütüphaneye döndüm ve bayıldım. Birisi de ambulansı aradı ve hastaneye kaldırıldım." Ash oraya ölmek için gittiği gerçeğini saklamanın herkes için daha iyi olacağını biliyordu.
O susunca Max devam etti. O da kendine soğuk su almıştı. "Bu haberi aldıktan sonra iki gün yoğun bakımda kaldı ve bana öldüğünü söylediler." Andrew limonatasını içti. Soğuk içecekler her zaman tercihiydi. "Ama ölmemişti. Farklı bir hastaneye yatırıldı. Kim olduğuyla ilgili her şey silinmişti. Öldüğü kayıtlarda dahil. Kontrol ettim." İbe herkesin aklında olan soruyu söyledi. "Öyleyse Ash'in hafızasının gideceğini nerden bilmişlerdi?"
Derin sessizlikten sonra Ash konuşmaya başladı. "Bence hata oldu." Tüm bakışlar onu buldu. "Ne olduğuyla ilgili bir iki tahminim olsa da ortak nokta hafızamı yitirdiğimi öğrendiklerinde ne yapacaklarını şaşırdılar." Max kafasını salladı. "Kesinlikle, bu onların seninle ilgili planlarını suya düşürdü."
Andrew teorisini söyledi. "Ama rol olduğunu da düşündüklerine neredeyse eminim. Seni izliyorlardı. Hem de bizim üzerimizden. Bizi ilgilendiren kısmı bu kişiler kim ve hala seni takip ediyorlar mı?"
"Okulda casus olduğunu zannetmiyorum. Takip edilseydim fark ederdim. 8 aydan sonra hafızamın hiç gelmeyeceğini düşündükleri için fazla kontrol etmiyorlardır. Kim olduklarına gelirsek..." Ash nefesini verdi. "Eiji'nin teorisi en mantıklısı geliyor."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ash ve eiji: ikinci buluşma
FanficAsh bıçaklandıktan sonra kendini bir hastane odasında bulur. Ama ne neden vücudunun bu kadar sızladığını Ne de ismini hatırlıyordur. Kafası kim olduğu ile ilgili sorularla dolarken Polisler onu yeni bir isimle yeni bir lise hayatına başlatır Ash Ba...