Yeni Hayat

100 19 5
                                    

Titreyen ellerime baktım. En yakın arkadaşımı ve ortağımı öldürmüş bu ellerim. Bileğimde bağlı olan zimcilerin çekilmesiyle eski yerime geri dönmüştüm ama ayaklarım tutmuyordu. Aklım ise hala ortağımdaydı.
_______________

  Durmuyordu. Göz yaşlarımı durduramıyordum. Kalbimdeki acı dinmezken hala en güvendiğim dostumu kendi ellerimle öldürdüğüm gerçeğini kabul edemiyordum. Kalbim kararıyor, en ufak bir umut ışığı dahi kalmıyordu. Artık dibi boylamıştım. En karanlık çukurun en dibindeydim. Benim için geri dönüş yolu yoktu. Sessizlik her tarafı sararken gerçeklikle bağımı kaybediyordum.

   " Alex, duyuyor musun? Alex!" hayal de olsa Edward'ın sesi geliyordu. "Kahretsin, ne oldu böyle? Taylor hastaneyi ara. Kriz geçiriyor olabilir." Hayır, hastaneye gitmek istemiyordum. Zorlukla da olsa göz yaşlarım arasından konuşmaya çalıştım."H- hayır." Hala yere bakıyordum ama gözleri bana dönmüştü. "E- eve gidelim. Yurda." Yerden kaldırıldığımı hissettim. Steven ve Edward kollarımdan tutarak beni kaldırmışlardı
" Nick gideceğimizi görevlileri bildir. Taylor önden git ve taksiyi çağır. Bizde geliyoruz."  Odaklanamıyordum ama beni yürütmeye çalışırken bende hafif hafif adım atmaya çalışıyordum. Beni gerçekliğe bağlayan tek şey onlardı. Ruh gibi hissediyordum kendimi. "Böyle olacağını bilseydim seni asla getirmezdim Alex. Dikkat et Steven merdivenlere geldik." Çok  büyük zorluklarla çıkmayı başardım. Odaklanmam çok zordu.

   Hayal gibi geçen zamanların ardından kendimi arabada buldum. Yanımda kim oturuyordu bakmıyordum ama kafamı yukarda tutamıyordum. Başımı sağa doğru döndürerek yatırdım ve ağlamaya devam ettim. Bir el omzumu tuttu ve sıvazladı. Kendimi tamamen serbest bıraktım.

   Nasıl olabilirdi bu? Silah tutmayı bile sevmeyen ben nasıl olurdu da ortağımı öldürürdüm? Çevremde olan herkese zarar veriyordum ve onları korumak için bir şey yapamıyordum. Suçluluk duygum çok fazlaydı. Abim için, Shorter için ve Siyah gözlü için- Eiji demiştim değil mi?- kafamı salladım. Düşünmek istemiyordum. Geçmişimi daha fazla deşmek istemiyorum. Belki geçmişim sadece geçmişte kalmalıydı. Değil mi?

  Arabadan inerken biraz sakinleşmeye başlamıştım. Yine de Edward'a tutundum. Yavaşça yürürken kimse ses çıkarmıyordu. Yurdun önüne gelip merdivenlerden çıktık.
Odanın kapsını Edward açtı. Ben kendimi direk olarak yatağıma attım. Baş köşeye sırtımı dayadım ve ayaklarımı kendime çektim. Böyle küçük olmak daha iyi hissettirmişti. Diğerleri de etrafımda toplanmaya başlamıştı. Edward hemen önüme oturmuştu. Steven sol tarafıma onun yanında Nick, Sağ tarafımda ise Taylor duruyordu. Bir açıklama bekliyorlardı. "Alex, ne oldu?" Edward elini omzuma koyarak destek olmak için hafifçe sıktı.

   Gözlerimi kapatarak 3 saniye bekledim. Sonra gözlerimi açtım. Artık anlatmalıydım. Bu yükle tek başıma başa çıkamazdım. Ne zaman bir anıyı kendim sırtlanmaya çalışsam bedenim bunu kaldıramıyordu. Gözlerimi hepsinin üzerinde gezdirdim. "Açıkçası çocuklar, kim olduğumu ben bile bilmiyorum." Anlamaz gözlerle bana baktılar. "Ne demek istiyorsun?" Steven'a baktım. "Bundan yaklaşık 1 ay önce bir kaza geçirmişim. Daha çok bıçaklanmışım. Sonra bir hastenede uyandım. Hatırladığım ilk şey bu zaten. Ama kim olduğumu bilmeyerek. İşin içine polisler dahil oldu tabi. Anlaşıldı ki hiçbir yerde kayıtlı değilmişim. Kimliğim yok yani. Şu anda kullandığım isimse polisler tarafından koyulmuş bir isim. Yani sahte. Gerçek ismimi ise bilmiyorum." Hepsi şaşırmıştı. Böyle bir şey beklemedikleri belliydi. Bir daha anlatma cesaretini bulamazdım o yüzden konuşmaya devam ettim.

  "İlk başlarda hastanede kaldığım için günler yavaş geçiyordu ve bir şey hatırlayamamıştım.  İlk hatırladığım şey ise ismini hatırlamadığım ama değer verdiğimi bildiğim birinin bana japonca öğretmesiyle ilgiliydi. Ama daha 30 saniye sonra üzerime gelen bir mermiden beni kurtarmak için beni geriye doğru ittirmişti. Tabi mermi onun omzuna isabet etmiş." Kanlarının donduğunu gördüm. Onlara bakarak gülümsedim. "Merak etmeyin, bu hatırladığım anılarımın arasında en ağırlarından biri."

   Yavaş yavaş her şeyi anlattım. Tüm anılarımı, anılarımla ilgili düşüncelerimi. Kendi kendimi bilmediğimi anlattım. Ve öğrendiğimde nasıl yıkıldığımı. Sıra silah kullanmaya gelince boğazım yine tıkandı. Gözlerimden yaşlar akarken konuşmaya devam ettim. Geçmişten beri eğitim aldığımı ve bir katil olduğumu söyledim. İnsanların hayatlarını onlardan çalan biri olduğumu. Tek kurşunla tek bir hareketle nasıl dünyadan sildiğimi itiraf ettim kendime. Sessizce dinliyorlardı  sadece, kendime olan tüm nefretimi kelimelerle dökerken bir şey yapamıyorlardı. Nasıl teselli edeceklerdi ki?

    "Kısacası ben kendi çevresindekileri bile koruyamayan eli onlarca belki yüzlerce kana bulanmış bir katilim. Ve buna en yakın arkadaşım da dahil." Ne kadar geçtiğini bilmediğim bir zaman sonra nihayet içimdeki her şeyi dökmüştüm. Kalbimdeki yaralar dinmemişti ama en azından rahatlamış hissediyordum. Konuşabileceğim kişiler olduğu için mutluydum. Anılarımı tekrar hatırlamanın bu kadar zor olacağını hiç tahmin etmemiştim.

    Gözlerimi bunca zaman beni dinleyen arkadaşlarıma çevirdim. Sustuğumda hepsinin yüzü yere eğikti. Taylor'ın ağladığını gördüm. Nick ise neredeyse ağlamak üzereydi. İçim suçluluk duygusuyla dolmuştu. Tanrım ben ne yapmıştım? "Ö-özür dilerim, bunları dinlemek zorunda değilsiniz. Zaten kim bir katille arkadaş olmak ist-" Edward'ın bana sarılmasıyla sözüm yarıda kesildi. Şaşkınlıktan bir şey yapamıyorken Taylor, Nick ve Steven'da kollarını bana sarmıştı. Bir sıcaklığın tüm vücudumu sarmasıyla içime huzur dolmuştu. Onlar, benim yanımdaydı. O anda fark ettim.

    Bu benim yeni hayatımdı. Bu lise, bu grup, bu anıların hepsi yeni bir başlangıçtı. Önümde duran bir başlangıç çizgisi gibiydi. Arkama baktığımda sadece kapkaranlık koyu bir alan ve birbirine karışmış yollar görüyordum. Baktıkça nasıl sağ çıktığımı bile bilmediğim bir yer. Ama bulunduğum yerden ilerisi aydınlıktı. Güneşin bulutların önünde olduğu, geleceğe umut veren bir yerdi. İlerisi için içimde yaşama hissi uyandırıyordu. Ve bu yaşamı yanımda arkadaşlarımla yaşamak istiyordum.

   Ellerimi onlara sıkıca sardım. Her zaman yanımda olacaklarını biliyordum. Yorgun gülümsememle geri çekildim. Hepsi bana bakıyordu. "Geçmişte yaptıkların için seni suçlu tutamayız Alex, yaşadıkların... çok ağır." Edward sustuğunda sözü Taylor aldı. "Yani Edward'ın demek istediği, normal bir insanın bunlara katlanamayacağı ama sen -hık-" Taylor tekrar ağlamaya başlamıştı. Susarak Nick'e baktı. "Ş-şey yani insan öldürmek fazla ağır bir kavram a-" Cümleyi tamamlayamadan Steven kafasına bir tane geçirmişti. "Hepiniz teselli etmede berbatsınız." Nick kafasını ovalayarak Steven'a baktı. "Sanki sen daha iyisini yapabilirsin mantık bozuntusu." Steven mücadeleyi kabul ederek bana baktı. "Kısaca demek istiyoruz ki geçmişte ne yaşamış olursan ol sen bizim arkadaşımızsın. Bu bir şeyi değiştirmeyecek ve sana destek olarak üstesinden beraber geleceğiz." Nick pes eder gibi kafasını salladı. "Dediği gibi." Steven zaferini kazanmış bir edayla gözlüğünü düzeltti.

   Bir anda kahkaha atmaya başlayınca delirdiğimi zannederek bana baktılar. "Hiçbir şeyin değişmediğini bilmek güzel." Onlara gülümseyince rahatlamış olduklarını gördüm. "İyi hissetmene sevindim Alex. Tanrım teselli vermek gerçek bir sanatmış. Ben neredeyse ağlayacaktım." Edward sessizce yumruğunu Taylor'a vurdu. "Biliyoruz aptal."
Herkes onaylayan mırıltılar çıkardı. Gerçekten konuşma yapmasını bilmiyorlardı. Aklıma gelen son şeyle ciddiyetle onlara baktım. "Çocuklar, sizden bir şey isteyeceğim."

   Tüm gözler anında bana döndü. "Geçmişimle çok  fazla konuşmayalım. Daha fazla anı hatırlamak dahi istemiyorum. Bildiklerim bana yetti bile. Bundan sonra sadece geleceğe ve Alex hayatıma ilgim var. O yüzden-" İki elimi birden havaya kaldırdım. "Yeni başlangıçlara!" Herkes önce birbirine baktı ama onlarda ellerini havaya kaldırdı ve daire oluşturacak biçimde ellerimizi birbirine çarptık. "YENİ BAŞLANGIÇLARA!"  Ellerimizi indirdik ve gülmeye başladık. İşte bu benim değiştirmek istemediğim ortamdı.
____________________

Galiba biraz korktunuz ama merak etmeyin olaylar daha yeni başlıyor :)) belki hikayeyi saçma bulabilirsiniz veya Alex'in geçmişinden kaçmasını. Ama Ash bunları yaşamayı hiç istemiyordu ve çok acı çekmişti. Hepsini tekrar hatırlamak onu çok zorluyordu. Bu yüzden geçmişini kabullenememesi çok doğal.
   Bu bölümü özellikle votelerseniz çok mutlu olurum. Şimdiden teşekkürler :)

Ash ve eiji: ikinci buluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin