Dinlenme

115 14 12
                                    


Tam bir yuvarlakla Eiji'nin etrafında dönerken Eiji kendini hiç olmadığı kadar mutlu hissetti. Ash için yeni bir hayat başlamıştı ve sadece tesadüfler eseri bir anda yeniden hayatları birleşmişti. Rüyadaymış gibi hissetse de gerçekti. Ve bir daha ondan ayrılmak istemiyordu.

________________________
Ash

Yüzündeki gülümseme ne kadar mutlu olduğunu gösterirken benim içinde aynısı geçerliydi. Uzun zaman sonra tekrardan yanında olmasıyla o zamanki gibi hissetmeye başlamıştım. Yanımdam ayrılmasını istemiyordum.

Eiji'nin Telefonu çaldığında hepimiz durduk. O da transtan çıkmış gibi titredi ve telefonunu çıkardı. "İbe-san arıyor." Kafamı sallayarak yanına geldiğimde o da telefonu açtı. İbe'yi severdim. Onun sayesinde Eiji tanışmam bir yana bir şekilde bana destek olmuştu.

"Ei-chan olanları duydum. Sen iyi misin? Neredesin şu anda?" Eiji hariç kimse Japonca bilmediği için telefona bakmakla yetinmişlerdi. Bende dahil. "Ben iyiyim İbe-san. Ash ve arkadaşları ile beraber okuldayız." Ash ismini duyduğu için İbe sessiz kalınca Eiji'nin elinden telefonu aldım.

"Merhaba İbe-san. Görüşmeyeli uzun zaman oldu." Yine bir süre sessizlik olduktan sonra cevap geldi. "Gerçekten yaşadığına inanamıyorum. Ama hayatta olduğuna sevindim Ash." Gülümsedim. "Beni öldürmek o kadar kolay değil. Dokuz canlıyım ne de olsa." Eiji güldü. "Buna inanabilirim ama bir daha ölmeye kalkma." Ne diyeceğimi bilemediğim için sessizlik olunca Eiji telefonu elimdem aldı. "Aradığın için teşekkür ederim İbe-san. Sen ne zaman geleceksin?"

Konuşmaları devam ederken Taylor dediklerini tahmin etmeye çalışıyordu. "Ne diyor o öyle? 'Arigato' teşekkür ederimdi galiba. Ne için teşekkür edecek ki? Alex ile konuştuğu için. Yok canım o kadar değildir. Bence-" Bu şekilde devam ederken ben hafif kıkırdadım ama en sonunda sesini kesen Edward'ın eli olmuştu. "Bilmediğin dil hakkında bu kadar sorgulama yapmayı bıraksan diyorum." Suratını assa dahi susmuştu Taylor. Gerçekten de Taylor anlamadığı dildeki kelimeleri çok merak ediyordu. Dışarda gezerken yanımızdan geçen turistlerin ne dediğini tahmin etmeye çalışırdı. Elbette kimse bu oyuna katılmazdı.

"Görüşürüz." Telefon kapandığında bana döndü. "İbe-san 3 gün sonraya bilet bulabilmiş. O zamana sende iyileşmiş olursun." Kafamı salladım. "Şimdiden iyi hissediyorum zaten. Bileğimdeki ciddi anlamda fazlalık." Edward kızgın bakışlarını bana çevirdi. "Sakın çıkarmaya kalkışayım deme." Omuzlarımı silktim. Elbette kendimi daha önce de yaralamıştım. Hiçbiri ciddi olmasa bile Edward uğraşmıştı benimle.

Şikayet eder gibi Eiji'ye döndü. "Ne zaman bileğine bandaj sarsam çıkartıyor. Rahat edemiyormuş. Hala neden arkadaşım merak ediyorum." Gözlerimi devirdim. "Aynısı senin içinde geçerli." Eiji gülerken bir anda gözleri açıldı ve kafasına vurdu. "Tanrım, Yuu ve Niki'yi tamamen unuttum."

Kaşlarını çattığımda çoktan yerdeki kaykayı alıp Taylor'ın eline tutuşturmuştu. Telefonu cebine koyduğunda sorgulayan bakışlarımı fark etti. "New York'a beraber geldiğim arkadaşlarım. Sen hastaneye kaldırılınca ikisini otele gitmeye ikna etmiştim. Hala beni bekliyorlar."

Kafamı sallayarak kaykaydan indim. "O halde okul girişine kadar sana eşlik edeyim." Gülümsediğinde Taylor yanına geldi. "Ama geri geleceksin değil mi? Bu akşam kutlama yaparız diyordum." Eiji kafasını salladı. "Gelirim elbette. Sizinle daha fazla konuşmak istiyorum." Edward kıkırdadı. "Alex ile ilgili bildiğim her şeyi anlatacağımıza emin olabilirsin." Kaşlarımı çatarak ona baktığında sırıtışı daha fazla artmıştı. Hayır anlatmayacaktı.

"Dene ve gör Edward." Omuzlarını silktiğinde Eiji güldü. "O halde heyecanla bekliyorum. Gidelim mi?" Beraber yolda ilerlemeye başladık. Öğlenden sonra olduğu için etrafta kimse yoktu. Bende daha fazla ayrıntı öğrenmek adına onunla konuşmaya başladım. "O ikisini nereden tanıyorsun?"

Ash ve eiji: ikinci buluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin