Steven'a baktım. "Ben olsam ne hali varsa görsün derdim ama hepiniz varsanız neden olmasın. Ayırca yalan söyleyen insanları hiç sevmem." Bu konuda anlaştığımıza sevinmiştim. Gülümseyerek geriye yaslandım. "Anlaşılan bu hafta sonu da dolu geçecek."
__________________Alex
Cumartesi günü öğlenden sonra"Çook sıkıldım." Taylor oturduğu yataktan kendini erircesine yere bıraktığında hepimiz ona hak veriyorduk. Kahvaltıdan sonra yapacak bir şey bulamamıştık. O yüzden boş boş bizim odada Taylor, Nick, Steven ve Edward'la oturuyorduk. Ben yerde kendi yatağımın ayak ucunda sırtımı yatağa yaslanmış şekilde oturuyordum. Gözüm dışarıya kaydı. Hava güzel gibiydi. "Baksanıza, saha kuru mudur? Kaykay kayabiliriz." Herkes onaylar mırıltılar çıkardı. "Dün yağmur yağmadı kayabiliriz.". Yatağımın üzerinde oturan Nick boğazıma sarıldı. "Tam bir kurtarıcı." Elimi onun yanağına koyarak uzaklaştırdım. "Kapa çeneni. Hadi gidelim. Ben üzerime ceket alacağım." Dolabımın önüne giderek diğer kor ceketlerimden daha kalın olan, içi yünlü siyah ceketi üzerime giyindim. O sırada kapıda toplanan diğerlerinin yanına gittim. "Birileri üşüyor mu yoksa?" Simsice gülümseyen Edward'a baktım. "Sadece hasta olmak istemiyorum. Grip olursan sana bakmam." Yüzü düşmüştü tabiki ama sırtına Taylor atlayınca dengesini zar zor sağladı. "Ona ben bakarım elbette. Değil mi Eddy?" Edward kurtulmak için debelenirken Taylor hiçbir şekilde bırakmıyordu. Ahtopot gibiydi. "Seni salak! Bırak beni şimdi yere yapışacağız." Herkes gülerken en sonunda Taylor indi yere. "Ama iyi eğlendim ya." Edward'a bakıp bir kez göz kırptı sonra tam gaz koşmaya başladı. O sırada yerinde kuduran Edward sinirden titriyordu. "Seni paramparça edecim pislik!" O da Taylor'ı yakalamak için koşmaya başladığında üçümüz arkalarından bakakaldık. Ufak bir kahkaha sonrasında Nick ve Steven'a baktım. "Kesinlikle hiç değişmiyorlar." Kafalarını salladılar. Steven ellerini önünde birleştirdi. "Gerçekten öyle."
En sonunda sahaya geldiğimizde Edward'a ve biraz hırpalanmış olan Taylor'a katıldık. Taylor'ın omzuna vurdum. "Bugün kurtulamamışsın." Gülümseyerek kafasını kaşıdı. "Arada oluyor öyle işte canım." Bende gülümsedim. "Hadi bizde kaykay alalım!" Arkamdan gelen Nick direk kaykay kulübesine girdi. Bende peşinden giderek kendi kaykayımı aldım. Diğerleriyle beraber kaymaya başladık. En önde elbette Edward ve Steven kayıyordu. Hareket tümseklerinde geldiğimizde edward kaykayıyla havalanıp yere iniş yapmıştı. Steven ise eğimli yüzeyde yukarı kadar gitmiş sonra ise dönerek inmişti. Nick tümseğin eğimli yüzeyi boyunca yan hareket edip öbür tarafa geçmişti. Taylor ve ben ise sadece etrafından geçmiştik. Belki ollie yapmayı deneyebilirdim ama son yapmaya çalıştığımda yere yapıştım. Bu yüzden biraz antrenmandan sonra yapmayı deneyecektim.
Uzun süre tur attıktan sonra büyük kaykay pistinin orada durduk. "Biraz dinlenelim dedik, ne dersiniz?" Hepimiz omuz silktik ve pistin üstüne çıkarak oturduk. En ortada ben yanlarımda Edward ve Nick, onlarının yanında ise Taylor ve Steven vardı. Herkes sadece önündeki manzaraya bakıyordu. Etraf sessizdi. Hafta sonu olduğu için çoğu öğrenci ya dışardaydı ya da ailelerinin yanına gitmişti. Sanki sadece biz durandaymışız gibi. Bu sakinlik, hafif esen rüzgar ve özgürlük duygusu... derin bir nefes aldım. Çok güzeldi. "Bu huzuru hissetmek harika bir şey." Kendi kendime mırıldanmıştım ama herkes duymuştu. Kafalarını salladılar. "Gerçekten huzur veriyor değil mi?" Edward'ın dediği ile gülümsedim. "Aynı şeyi ben söyledim kopyacı." Söylediğim yanlışmış gibi şaşırarak bana baktı. "Aa öyle mi hiç bilmiyordum."
Sadece 'sen cidden akıllanmazsın' gülüşü atıp ayağa kalktım. Elbette bakışlar bana dönmüştü. Kaykayımı arkada durduğu yeren alarak kenara geldim. "Ee Alex ne yapıyorsun?" Nick'in cümlesi bittiği gibi kendimi aşağı bıraktım. Eğimden aşağı inmeyi başarmıştım ama kendimi durdurmayıp karşıdaki eğimli alana tırmanmayı denedim. Kendimi daha da ileri attım. Cidden bir kısma kadar çıkmayı başlamıştım ama eğime ayak uyduramadığım için en sonunda kaykayımın duvarla bağlantısı kesilmiş ve kendimi düz aşamda yatıyor bulmuştum. "Alex!" Diğerleri ismimi bağırarak yanıma gelirken gözlerimi kapayarak yattım biraz. Neden ya? Hepsi çoktan kafama toplanmıştı. "Dostum, böyle bir şey yapacaksan bari önceden haber verde videoya çekelim. Mükemmel uçtun." Gözlerimi açarak Nick'e baktım. "Sen bugün fazla mı gıcıksın yoksa bana mı öyle geliyor?" Sadece omuz sililmekle yetindi. O sırada bana uzanan iki eli birden tutarak ayağa kalktım. "Cidden dostum delirmişsin sen. Bir anda ne olsu öyle?" Tam cevap verecekken arkadan bir ses geldi.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ash ve eiji: ikinci buluşma
FanfictionAsh bıçaklandıktan sonra kendini bir hastane odasında bulur. Ama ne neden vücudunun bu kadar sızladığını Ne de ismini hatırlıyordur. Kafası kim olduğu ile ilgili sorularla dolarken Polisler onu yeni bir isimle yeni bir lise hayatına başlatır Ash Ba...