Konser

147 14 13
                                    

Değer verdiğin anılarını sürekli hatırlarsın ve yanında tutmak istersin. Ama adı üzerinde, geçmiş. İleriye doğru ilerlemeliyiz. Geçmiş ise zaten hep arkada bizimledir. İstesek de istemesek de." Hafif gülümsedi. "İstesek de istemesek de ha? Galiba haklısın."
______________________________

Uyandığımda öğlen olmuştu. Sabah kahvaltıdan sonra yorgun hissettiğim için yatağıma yatmıştım ama anlaşılan fazla uyumuştum. Kenarda duran telefonuma uzanıp Edward'ı aradım.

E: Uyandın mı uykucu?
A: Evet, şimdi uyandım nerdesiniz?
E: Basket sahasındayız. Taylor'la Noah ve Nick'e karşı oynuyoruz.
A: Kaç farkla yenildiğinizi tahmin bile edemiyorum. Peki Steven?
E: O burada değil. Gece için hazırlık yapıyor.
A: Tamam, Geliyorum aşağıya.

Akşamleyin normal çıkış saatlerinin dışında okuldan kaçacaktık. Steven onla ilgili bir şey yapıyor olmalıydı. Bu delilerin ne yapacaklarını merak ediyordum ama onları sorgulamayı artık bırakmıştım. Dolaptan beyaz bir t-shirt ve altına yanlarında siyah çizgileri olan beyaz sporcu şortlarından giydim. Dışarda üşürüm belki diyerek siyah kapüşonlu üstümü aldım ve aşağı inmeye başladım.

Kapıdan çıkacakken karşımda Simon vardı. Beni bir yerlerden tanıdığını söylediğinden beri benden kaçıyordu. Pek fazla dikkatimi vermesem de beni nerden tanıdığını merak ediyordum. Eh, hatırlarsa söylerdi büyük ihtimalle. Yanından geçmişken bana seslendi. "Günaydın." Geriye doğru ona baktım. Siyah saçları bana dikkatlice bakan kahverengi gözlerini biraz gizliyordu. "Günaydın Simon. Beni nerden tanıdığını hatırladın mı?" Şaşırmıştı.

Keşke konuyu hiç açmasaymışım diye düşünürken konuştu. "Evet, hatırladım aslında ama beni hatırlayacağını zannetmiyorum. Yine de teşekkür ederim." Şaşırmıştım. Ona ne olduğunu sormak istiyordum ama çoktan gitmişti. Yine aklım sorularlar dolmuştu. Şu anlık konuyu es geçerek sonrasında bu konuyu onla konuşmak için kafama yazdım. Şimdi basketbol oynayacaktım.
...

Ben oraya gittiğimde herkes kenardaydı. Gelmemle beraber ben Edward ve Taylor'la Nick ve Noah'ya karşı oynadık. Baya çekişmeli geçse de en sonunda kazanmıştık. Basketbola iyice alışmıştım. Oynamak çok zevkliydi. Özellikle yanında yanında eğlendiğin birileri varsa. "Dostum, çok yoruldum." Nick'ten isyan gelmişti. "Her yenildiğinde aynı şeyi söylüyorsun, uydurma." Edward haksız sayılmazdı. Ama Nick bunu asla kabul etmiyordu. "Hayır söylemiyorum. Size öyle geliyor."

   Tartışma devam ederken içeri Steven geldi. Elbette dikkatler ona döndü. "Her şey hazır mı?" Gülümsedi. "Elbette." Cevapla herkes sevinmişti. Hala bir halt anlamıyordum. -Gerçi tahminlerim vardı ama bu oyunu sevmiştim.- Aramızda en çok sevinen Taylor olmuştu. Ne de olsa onun konseri olacaktı. Herkesin bir arada olmasını istiyordu. "Pekala, haydi toparlanalım." Herkes çıkışa yönelmişken arkada kaldım. "Hey baksanıza." Hepsi birden bana baktı. "Biraz kaykay iyi olur bence, ne diyorsunuz?" Herkes sinsice gülümseyerek birbirine baktı. Ortama en çok giden cümle ise Taylor'dan çıktı. "En son giden çürük yumurtadır."

Sahaya doğru koşmaya başladık. En arkada başlamama rağmen kolayca onlara yetiştim. En önde nick ve Edward vardı. Daha fazla hızlandım ve en öne geçtim. Bu his, farklıydı. Yüzüne vuran hafif rüzgar, rüzgarla beraber gelen koku, özeldi. Düşündüm, bu his neye benziyordu? Gülümsedim, cevap belliydi. Özgürlüktü. Durmadan koştum. Hiçbir şey düşünmeden, arkama bakmadan koştum. Böyle sonsuza kadar koşmak isterdim ama sahaya çoktan gelmiştim.

   Durmamla vücudumu bir yorgunluk kaplarken ilk defa geriye baktım. Diğerlerini cidden geride bırakmıştım. Etrafta olan birkaç grup koşarak geldiğimiz için bir anlığına dikkatlerini bize vermişlerdi. Aldırmadan kaykay kulübesine yaslanarak bekledim. Benden sonra ilk ulaşan Edward, Steven, Nick, Noah ve Taylor sonuncuydu. "Dostum, Bu kadar hızlı olduğunu bilmiyordum." Gülümsemekle yetindim. Daha fazlasını bile yapabilirdim şu anda. "Senin bizden sakladığın ne çok yeteneğin varmış Alex." Kafamı Noah'ya çevirdim. Bana meydan okumayı seviyordu. Bir iki defa Basketbolda teke tek maç yapmıştık. Şu an maçlarda durum berabereydi. "Bir ara yarış yaparız Noah." Ellerini cebine soktu. "Elbette."

Ash ve eiji: ikinci buluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin