Yakalandık

128 17 11
                                    

Şarkı bittikten 2 saniye sonra büyük bir alkış fırtınası koptu. Biz dahil herkes ayaktaydı. Gruptaki herkes selamladı. "Teşekkürler herkese, 15 dakika sonra ikinci performansımızla sahnede olacağız!" Taylor açıklamadan sonra yanımıza geldi. "Ne düşünüyorsunuz?
_________________________

İlk söze giren Steven oldu. "Gözlerin kapalı olduğu için kesin nota kaçırmışsındır." Gözlerimi devirdim. Burada bile mi Steven? Taylor'ın ilk önce masaya koyduğu elleri sonra ise dudakları titremeye başladı. "Sen ne bilirsin ki zaten? Aranızdaki tek gerçek müzisyen benim!" Sinirinden kudurmuştu. Hepimiz gülüyorduk. Ama kulağıma bir adım sesi geldi. Tanıdıktı ama tam çıkaramamıştım. Bizim masamız sahnenin en sağ tarafımdaydı ve benim önüm sol tarafa dönüktü. Bu yüzden sadece sahneyi görebiliyordum. Tam arkamı dönücektim ki birisi Taylor'ın yanına geçerek elini omzuna koydu.

"Bence sesin güzeldi evlat. Kendine o kadar yüklenme." Taylor ürkmüştü ve kendini koldan kurtararak kenara kaydı. Ama ben gördüğüm yüzle ellerimi masaya vurarak kalktım. "Andrew, senin burada ne işin var?" Andrew ellerini kot ceketinin cebine sokarak bana sorgulayıcı şekilde baktı. "Bu soruyu benim sana sormam gerekmiyor mu Alex?" Sustum. Buraya geleceğimi ona söylememiştim.

Yanımda oturan Edward bana baktı. "Ee Alex, onu tanıyor musun?" Tam cevap verecekken söze Andrew girdi. "Aa tanımaz olur mu? Baş belası olduğum söylenebilir." Bana sorgulayıcı bakan gözler her yerimi sarmıştı. "Evet, doğru söylüyor. Benim arkadaşım." Diğerleri sustu. Ama milyon tane soruları olduğuna emindim. "Şimdii-" Andrew yakınlardan bir sandalye aldı ve yanıma çekerek oturdu. "Sorumu hala cevaplamadın." Yapacak bir şey yoktu. Arkama yaslandım. "Arkadaşım Taylor'ın konseri olduğu için okuldan kaçtık. Bu arada yanımda oturan oda Arkadaşım Edward. Yanında Nick ve karşı sırada oturanlar sırasıyla Steven, Taylor ve Noah. Okuldaki ekibim de denilebilir." Kafasını anlıyorum şeklinde salladı. "

  Pekala gençler, okuldan kaçmanızın yasak olduğunu zaten biliyorsunuz değil mi?" Andrew şu an gerçekten ciddi duruyordu ama rol olduğundan emindim. Nereye kadar sürdürecek diye bekledim. "Okuldan kaçarken kimse gördü mü?" Steven söze girdi. Her zamanki gibi ciddi tavrı vardı. "Hayır kimse görmedi. Kamera kayıtları da yok." Dirseklerini masaya koyarak ellerini birleştirdi ve gözlerini kapayarak alnını yumruğuna yasladı. "Hmm, anladım."

Bir anda kendini kendi geriye atarak ellerini boynunun arkasına aldı. "O halde bir sorunumuz yok. İstediğiniz kadar eğlenin." Diğerleri şaşkınca bakarken ben kahkahama engel olamadım. "Ne zaman rol yapmayı bırakacağını merak ediyordum." Diğerleri hala put gibiydi. İlk tepki veren Edward oldu. "Affedersiniz ama ne halt dönüyor burada?" Gülmemi sakinleştirirken Andrew konuştu. "Sizi enselemeyeceğim demek. Ama bir daha böyle bir şey yapacağınızda haber verin ki en azından başınızın derde girmeyeceğinden emin olayım." Kafama bir tane tokat attı. "Anlaşıldı mı mankafa?" Vurduğu yer sızlamaya başlamıştı. "Tamam tamam dersimi aldım." Deminden beri diken üstünde olan Taylor biraz gevşemişti.

   "Şükürler olsun ki konserime devam edebileceğim." Andrew ona doğru baktı. "Elbette devam edeceksin. Sesin güzel bunu heba edersen asıl yazık olur." Ortam biraz gevşemişti. Buna sevinmiştim. "Bu arada Andrew sen niye buradasın?" Bana sanki mal mısın der gibi bakmıştı. "Ben daha 25 yaşındayım evlat. Elbette gezeceğim. Kafamı dağıtmak için gelmiştim. Rapor doldurmaktan başım ağrıyor artık." Edward söze atladı. "Rapor derken? Ne mesleği yapıyorsun?" Andrew üzerimden gururla ona baktı. "Polisim. Gerçi yeni başladığım için daha çaylak sayılırım ama." Karşı tarafta oturan Noah'nın ilk defa dikkatini çekmişti. "

   Polis, ha?" Andrew tek kaşımı kaldırarak baktı. Ama anlamadığım bir şekilde Noah'nın yüzünde her zamankinin aksine nazik bir ifade vardı. "Lütfen bir ara bana nasıl polis olunacağını öğret." Masadaki herkes şaşkınken Andrew egosuna ego katıyordu. Bir elini beline koydu sonra ise sağ elindeki işaret parmağını havaya kaldırarak konuştu. "Elbette! Gençleri yetiştirmek her polisin görevidir." Gözlerimi devirdim. "Onları suç anında yakaladığında bunu görmezden gelip katılarak mükemmel bir örnek oluyorsun bize." Ağzı açık bir şekilde kalmıştı. Eliyle ağzını kapatarak boğazını temizledi. "Öhm, bu konuyu sonra konuşalım." Hepimiz gülme krizine girmiştik.

Ash ve eiji: ikinci buluşmaHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin