Hazır yayınlamaya başlamışken taa hikayeyi ilk yazarken düşündüğüm alternatif versiyon da yayınlansın dedim.What if: Ya Ash Eiji'yi gördüğünde ilk uyandığı andan beri geçen 8 ayı unutursa?
...Ash
Başıma saplanan ağrıyla uyandığımda gördüğüm beyaz tavanla gözlerimi kıstım. Neler olmuştu? Lao! Eiji!Onun beni bıçaklamsına izin vermiştim! Ama onu silahla vurduğum için öldüğünden eminim. Ama hastaneye nasıl getirilmiştim? Saat kaç? Buradan gitmem lazım.
Koluma takılı olan serumu sökerek ayağa kalktım ama adım atacakken yere yığılmıştım. Lanet olsun!
Bacağımdaki bandaj da neyin nesiydi? Kapı önünde sesler gelince anında ayağa kalktım ve elim silahımı almak için uzattım. Bir dakika silahım yoktu.
"Alex! İyi misin?" Kapı önünde beş adet çocuk görünce yumruklarımı indirdim. Tanımıyordum hiçbirini ve görünüşleri tehdit olmadıklarını anlamam için yeterliydi. "Bu da ne demek oluyor? Arkadaşınızı gidin başka odada arayın." Yatağa oturup bandajı çıkartmaya başladım. Buradan bir an önce gitmeliydim.
"Alex ne yapıyorsun?" Gözlerimi devirdim. "Adım Alex değil. Odadan çıkın." Siyah saçlı bir tanesi yaklaşınca kaşlarımı çattım. "Bir derdiniz mi var?"
"Kafanı fazla sert çarptın galiba. Ben Edward Hani. Arkadaşın" Pekala buna gülerim işte. O aptalların oynayacak başka kozu mu kalmamıştı. "Ya öyle mi? Seni her kim göndersiyse ona mesajımı ilet. Veletlerle arkadaş olmuyorum."
"Aynı yaşta olduğumuzu biliyorsun değil mi?" Onu önümden ittirdim. "Seninle harcayacak vaktim yok."
"Ash?" Önümdeki kapıda gördüğüm yüzle donakaldım. Onun burada ne işi vardı? Uçskta olması gerekiyordu şu anda. "Eiji? Burada ne işin var? Uçağın çoktan kalkmış olmalı. Ayrıca ayakta olman doğru mu?"
Koşarak sarıldığında neye uğradığımı şaşırdım. Ciddi anlamda sıkıca, bir daha asla bırakmayacakmış gibi tutarken aynı zamanda umutsuz bir yanı vardı. "S-seni bir daha bırakmak istemiyorum. Bir daha sakın elveda deme bana."
"Buradayım." Ona sarıldım. Başka ne yapabilirdim ki?
"Bu anı bozmak istemezdim gençler ama neler olduğunu açıkça anlamamız gerekiyor."
"Aynısını diyecektim. Siz beş kişi benim odamda ne arıyorsunuz."En önde olan kıkırdadı. "Bu durum gerçekten sinir bozucu. En baştan başlasak iyi olacak. Bugünün tarihi ne?"
"Ne diyorsun sen?" İlk defa birinin dediklerinden bir şey anlamıyordum.
"Ben polisim. Sorularımı cevaplaman gerek." Gözlerini devirdim. "Ne için sorguluyorsun? Kimliğin nerede? Ne hakkında sorgulanıyorum?""Bunun zekası daha da mı arttı bana mı öyle geliyor?" Çevreye bakarak sorduğu soru da Edward denen kafasını salladı. "Sinir bozuculuğu da ekle."
"Bu saçmalığa yeteri kadar katlandım. Eiji, çıkıyoruz." Max o sıra gelip önümde durmasıyla mecburi olarak durdum. Alan çok dardı. Özellikle bu kadar kişi varken. "Ash. Sadece soruları cevapla. Onlara güvenebiliriz. Ayrıca durum tahmin ettiğinden daha karmaşık." Gözlerimi devirdim ve yatağa geri oturdum. "Pekala."
"Tarih?"
"Eylül de değil miyiz?"Cevabımla sessizlik çökerken az önce gözüme giren güneş aklıma geldi ve pencereden baktım. Pekala. Bu kesinlikle Eylül ayı değildi. Yaz mıydı? "Ne kadar süredir baygınım?"
Hafif şaşkınlığın ardından boğazını temizledi. Bu çıkarım mi onu şaşırtıyor? "Duruma göre değişir. Aslında karnından bıçaklanıp hastaneye kaldırıldığında 3 gün sonra uyanmıştın." İtiraz cevaplarımı elini kaldırarak engelledi. "Ama o zaman hafizanı kaybetmiştin. Hiçbir şey hatırlamıyordun."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Ash ve eiji: ikinci buluşma
ФанфикAsh bıçaklandıktan sonra kendini bir hastane odasında bulur. Ama ne neden vücudunun bu kadar sızladığını Ne de ismini hatırlıyordur. Kafası kim olduğu ile ilgili sorularla dolarken Polisler onu yeni bir isimle yeni bir lise hayatına başlatır Ash Ba...