-4-

24.6K 2.5K 732
                                    

Geçmişe dair unuttuğum bir diğer şey ise derslerdi. 

Okulun koridorunda yürürken kalbim sanki boğazımda atıyordu. Bu koridorlarda ne kadar süre yürümüştüm? Burada adım adım ilerlerken geleceğimi nasıl inşa edeceğimi biliyor muydum? Ne kadar yazık. Aslında o an anlamsız gelen bazı davranışlar zaman geçince nasılda değerli oluyordu. Şimdi bu koridorda yürürken gençlik zamanlarımı ne kadar da özlediğimi fark ediyordum. Değer bilmeden geçen onca zaman ne büyük kayıptı. Büyümek hemen istediğimiz bir düştü. Büyüdüğümüzde ise gençliğimize çocukluğumuza hasret kaldık. İnsanoğlu ne kadar da tuhaftı.

Sınıfıma girmeden eşikte durup içerideki tebeşir kokusunu içime çektim. Sıralar eski tarzdaydı ve üzerlerinde hem bizim hem de üst sınıflarımızın hayalleri yazılıydı. Fark etmeden hızla geçen zamanın hatıraları masalarda kalmıştı. Neden şimdi onlara gözlerim dolmadan bakamıyordum. 

Eski tarz sıralardan kendiminki olduğunu düşündüğüm sıraya oturdum ve yanımın boş olduğunu fark ettim. Tabi ya sınıfın arka tarafında tam cam kenarında oturuyordum. Açıkçası o zamanlar tek oturmam sorun değildi ne de olsa yalnız kalmayı ve kitap okumayı severdim. Özellikle derste gizliden gizleye roman yazmaya bayılırdım. Diğer insanlardan bilerek  uzak kalmamın sebebi buydu. O an aklıma gelen şey gülümsemenin yüzümde yavaş yavaş yayılmasına neden oldu. 

Geçmişte olduğum zamanda kitap yazabilirdim. Hala yolun başındaydım ama zihnim daha olgundu. Tabi yazacağım hiçbir şeyin gelecekte yazılmış olan bir kitaba benzememesi gerekiyordu. İnsanların sırf kendi zevkim için başka bir insanın geleceğini değiştirmeyi doğru bulmuyordum. Ama aklımdaki kitap konularını ele alabilirdim. 

Üstelik her zaman hayalim olan spor muhabiri mesleğini yapabilirdim. Kimsenin ne diyeceğini umursamadan yolumda ilerleyebilirdim. 

Harika!!!

Türkçe öğretmenimiz içeri girdiğinde herkes yerlerine oturdu. Eda hocaya baktığımda içimden gülmek geliyordu. Onca zaman sonra yeniden genç görmek hem de o kabarık ve abartılı makyajla gülme isteğimi zorlukla bastırdım.

Dersleri dinlemeye çalışırken elimde kalem durmadan çeviriyor, o an hayatımda yapacağım değişimleri düşünüyordum. Acaba sabah uyandığımda yine geçmişte mi olacaktım. Bunu sabah olana kadar öğrenemeyeceğim için düşünceyi gerilere itekledim. Şimdi asıl planım kendi geleceğimi değiştirmek ve Cenk'in kırklı yaşlarını görebilmesini sağlamaktı. Bunu yapabilecek kadar güçlü müydüm gerçekten?

Ben her türlü Kerim'den uzak kalarak hayatımın gidişatını düzeltebilirim ama Cenk'in o partiye gitmesini engelledikten sonra ölümünün doğal şartlardan olmasını sağlayacak kadar başarılı olabilir miydim? Yoksa uzun süre geçmeden başka bir kazada yine mi hayatını kaybederdi? Ah bu işler tahmin ettiğimden daha zordu. En azından ben elimden geleni yapacaktım. 

Derslerin ağır ilerlemesinden mi yoksa içimdeki sıkıntıdan mı ya da uzun zamandır okul hayatında olmadığım için mi bilinmez saatler hatta dakikalar geçmek bilemedi. Cenk'e hala nasıl yakınlaşacağımı bulamamıştım. Yatılı okuldaydık ve Cenk ailesi ne kadar zengin olsa da yurtta kalıyordu. Okul çıkışı veya sabah gelince de yakalayamazdım. Ders aralarında ya da öğlen yemeğinde çevresinde hem arkadaş grubu hem de hayranları oluyordu. Sanırım kendimi onun kucağına atsam bile çevresinden birine çarpar geri  sekerdim. Teneffüste onların olduğu tarafa bakarken tırnaklarımı yemeğe başlamıştım. Bu adama nasıl yakınlaşıp onu ölümden kurtaracaktım ki? 

O an Cenk'in koluna dokunup duran İnci'yi izliyordum. Kıvırcık saçları uzundu ve iri mavi gözlerini genç adamdan bir an bile ayırmamıştı. Ondan hoşlandığını herkes biliyordu ama Cenk onunla sevgili olmamıştı. Bir tane kızla yetinmeyecek kadar çapkın olduğunu duymuştum fakat ne zaman bir kızın yanında görsem yüzü hep sıkılıyormuş gibi duruyordu. Belki de popüler olmasının nedenlerinden biriydi. Her neyse onun ruhsal durumu umurumda değildi. Sadece bir canı kurtarmak istiyordum. 

90'lar YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin