-12-

21.7K 2.4K 607
                                    

"Şimdi doğru anlamış mıyım? Beraber dışarı çıkacağız ve," parmaklarını havaya kaldırıp tırnak işareti yaptı. "Müzik dinlemek için bir mekana gideceksin öyle mi?"

Kot ceketimi giyerken gözlerimi devirmeden edemedim. Belki de savaştan yardım almak hiçte iyi bir fikir değildi ama Sibel'i de işin içinde dahil edeceğim için onu habersiz bırakamazdım. Akşam olduğu için ailem tek başıma çıkmama izin vermezdi. Bu yüzden abimden destek almak istemiş ama sonra Sibel'in kendini dışlanmış hissedeceğinden korktuğum için plana onu da dahil etmiştim. Ben Cenk'in konserine giderken onlarda harçlıklarından biletini aldığım filme gideceklerdi. En azından benim daha önce izlediğim filmlerden biri olduğu için onlarla olmadığım için fazla üzülemeyecektim ama Cenk'in yanına uğradıktan sonra mutlaka tatlı yemek için onlarla takılacaktım. 

"Sadece dediğimi yapsan Savaş ne kadar güzel olurdu."

Kaşlarını çatıp bana bakarken yine sorumlu abi pozlarına bürünmüştü. "Senin bir müzikli mekana gidişini rahat karşılamadığım için üzgünüm ama izin verirsen senin için endişeleniyorum."

Elimi kaldırıp dur işareti yaptım. "Daha fazla konuşma. On yedi yaşındayım kendimi koruyabilirim. Üstelik şehrin en popüler mekanı. Sadece soda içeceğim ve çok geç olmadan seninle heykelde buluşacağım," diye tamamladım konuşmamı. Herhangi bir bahane sunmaması için tüm savunmamı hazırlamıştım. 

Savaş bana bakarken çoktan kaybettiğini biliyordu. "Bir daha söyler misin kim için gidiyordun oraya?"

Anlaşılan pes etmeye niyeti yoktu. "Üst sınıflarımdan birinin konseri var. Beni ve sınıf arkadaşımı davet etti," dedim. Bir yandan da abimin üzerine Nalan'ı salmayı planlıyordum. En azından saçma sorular sormaktan vazgeçerdi. 

"Bundan hoşlanmadım," dedi huysuz bir sesle.

Gülümsedim. Abimin beni kıskandığı zaman olmuş muydu hiç? "Sende kardeşini seven her abi gibi kız kardeşinle konuşan her erkeğin potansiyel psikopatmış gibi davranıyorsun."

"Hiçte öyle davranmıyorum," dedi huysuz bir şekilde. 

"Ben hazırım."

İkimizde dönüp kapı girişine baktığımızda Sibel'i gördük. Bizden önce hazırlanmıştı. Gerçi bende hazırlanabilirdim eğer abim onca yıldan sonra  abilik yapmak kararı almasaydı. 

"Harika görünüyorsun," dedim onun kırmızı çiçekli elbisesine bakarak. Benden daha güzeldi ve ben bununla gurur duyuyordum. 

Sibel'in yanakları kızardı. "Senin kadar güzel değilim abla, erkekler gözlerini senden alamayacak."

Savaş, Sibel'in konuşması karşısında öksürük krizine girerken bende kahkaha attım. Erkeklerin bakıp bakmaması umurumda değildi. Yine kot etek, beyaz tişört ve kot ceket giymiştim ve kendimi çok mutlu hissediyordum. Neden yaş gidince insanlar yaşlarına göre giyinmek zorunda kalıyordu? 

"Haydi gidelim," dedim Sibel'in omuzundan tutup kapıya doğru çevirirken. 

Savaş ise arkamızdan gelmeden önce "Allah'ım neden iki güzel kız kardeşle beni cezalandırıyorsun," diye yakındı ve ardından peşimizden gelen ayak seslerini duydum. Gülümsemeyi unutan ben şimdi gülmeden duramıyordum. Hayat basit zevklerle ne kadar da güzeldi. 

Annem ile babama çok geç kalmayacağımızı söyleyerek kendimizi evden dışarı attık. Sibel ile Savaş önce beni bırakacaktı. Bu yüzden bu sefer okulun farklı bir istikametinde ilerledik ve ben gece ışıklandırmalarına hayran hayran bakarken onların sohbetlerini dinledim. Onca zamanı yaşıyorduk ve kıymetini bilmediğimiz o anları ilerleyen zamanlarda hasretle anıyorduk. Cadde de yürümenin bile beni bu kadar mutlu edeceğini bilemezdim. 

90'lar YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin