-8-

23.2K 2.5K 641
                                    

Elimdeki şişeye yanımda oturan Nalan el koymuştu. Onunda bir CAK olduğunu bilmiyordum. Gerçi bilsem ne değişecekti emin değilim. En azından şişeyi almıştı kıskanıp saçma bir saldırıda da bulunabilirdi. Tanrım. Kırk yaşındaki halimin olduğu zamanda kızlar gözü kara hayran oluyor hatta bazen başkalarına zarar verecek kadar ileri gidiyorlardı. Tek tesellim on yedi yaşındaki halimin zarar görmemesi. Bu zamandaki kızlarda baya tutkuluydu ama fazla ileri gitmemeleri tek umudumdu.

Karşılaşma 'su şişesi' olayından çok geçmeden bitmişti. Cenk'in takımı Kerim'in kaptanlık yaptığı takımı hezimete uğratmıştı resmen.

Karşılaşma ders bitimine denk gelince rahat bir nefes aldım. Öğle arası olduğundan herkes etrafa dağıldı. Bende sakin bir yer bulmalı ortalık durulana kadar bir süre insanların gözüne batmamalıydım.

"Hey Pelin yemeğe geliyor musun?"

Sorunun geldiği yöne başımı çevirdim ve sınıfımda olan isminin Şule mi Jale mi emin olamadığım kızın samimi bir şekilde bana baktığını gördüm. Her ne kadar samimi olsa da sanki bana seslenmesinin nedeni farklı gibiydi. Etrafıma baktığımda kızların bana bakışlarını beğenmiyordum. Okulun en havalı genci ile bu denli yakın olmam rahatsız etmiş olmalıydı. Diğer erkekler ise bana ilgiyle bakıyordu. Demek Cenk ile yakın olmak insanların arasında birden popülaritemi yükseltmişti.

Silik bir kız olarak yaşadığım lise hayatından sonra şimdi insanlar tarafından görünmek gerçekten şaşırtıcıydı. Umurumda da değildi gerçi. 

Yemeği tek başıma yemek istemiştim ama insanların daha yemekhaneye girmemle bana bakmaya başlaması durumun tahmin edemediğim bir boyutta olduğunu görünce geri döndüm. İnsanların ilgi  odağı olmak istemediğim yakınlaşmaları getirecekse eğer biraz yalnız kalmaya ihtiyacım vardı. Hem kendimi bu kadar olgun hissederken diğerlerinin konuşmasını dinlemek sabır edeceğim bir şey değildi. 

Öğlen arasını yine insanlardan uzakta geçirdikten sonra zilin sesi ile yerimden kalktım. Bu geri dönüş işinin en sıkıntılı tarafı derslerdi ve ben daha hayallerim olan işle ilgilenememiştim. Belki de okulun gazetesine girebilirdim. Bu düşünce biraz olsun içimi rahatlatmıştı. Evet, kendim için Kerim'e bulaşmamak sonrasında yapacağım en hayırlı şey bu olurdu.

Öğrenciler çoktan sınıflarına girmişlerdi. Bende adımlarımı hızlandırdım. 3. sınıfların şubeleri binanın 3. katındaydı. Son merdivenleri de çıkıp sınıfa gitmek için köşeyi döndüğümde iki düğmesi açık bir yakayla karşı karşıya kaldım. Daha gözlerimi yüzüne kaldırmadan kim olduğunu anlamıştım.

"Selam," dedi tatlı bir sesle. "Görende senin benden kaçtığını sanacak."

Konuşmasının bitmesini beklemeden etrafı hızlıca kontrol ettim. Eh kızlarında bir sınırı vardı değil mi? Onları zorlamamak en iyisiydi. Cenk ile konuştuğumu görmek hem de öyle bir hareket yaptıktan sonra sınırlarını aşmasına neden olabilirdi. 

"Başımı belaya sokma niyetinde misin?" diye sordum fısıltıyla. Sadece İnci değil diğer CAK grubundan da uzak kalmaya çalışıyordum. Cenk motosiklet kazasına gerek kalmadan ellerimde ölecekti bu gidişle. 

Cenk'in kaşlarının kalktığını gördüm. Yeşil-Gri gözleri hayretle bakıyordu ama aslında benimle eğlendiği dudaklarının kenarının titremesinden belli oluyordu. "Benden hoşlandığını sanıyordum?"

90'lar YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin