-32-

27K 2.7K 361
                                    

Cenk beni ailemin evine bıraktığında kollarından ayrılmak benim içinde onun içinde zor olmuştu. Mekanın bahçesinden magazin muhabirleri görmeden hızla ayrılmayı başarmıştık. Yol boyunca ona gitmemiz için yalvarmasına rağmen onu ailemin evine beni bırakmaya ikna etmiştim. Bende ondan ayrılmak istemiyordum  ama kısa zamanda öyle şeyler yaşanmıştı ki biraz kendime gelmeliydim. 

Bu kadar heyecan kalbime zararlıydı. Üstelik Cenk artık oldukça ünlü bir sanatçıydı. Onunla olur olmaz yerlerde görünerek itibarına zarar gelmesini istemiyordum. Onunla daha uzun zaman beraber olmayı planlıyordum.

Evden içeri adım attığımda salonun ışığını açık bir halde gördüm. Parmak ucuyla salona girdiğimde Abimin koltukta oturduğunu gördüm. Benim içeri girmemle bakışlarını bana çevirdi ve gülümsedi. "Demek anca geliyorsun Pelin hanım."

Ona gülümserken kendimi koltuğa bıraktım. "Bunu sen mi diyorsun abi? Bildiğin gibi yirmi yedi yaşındayım," dedim ayaklarımı ovmaya çalışırken. Kesinlikle topuklu ayakkabı giymek bana göre değildi. Spor ayakkabıların gözünü seveyim.

"Peki gecen güzel geçti mi bari?"

Cenk ile yaşanılanları düşününce yüzümdeki gülümsemeye engel olamadım. Onunla bunca zaman geçmesine rağmen yeniden kavuşmak ve beni beklemesi kalbimin sevgi ile dolmasına neden oluyordu.

"Evet, güzel bir gece geçirdim ve inanılmaz bir yorgunluk var üzerimde," dedim esnememi bastırmaya çalışırken. Bütün bedenim önce gerilmekten sonra da rahatlamanın vermiş olduğu dinginlikten dolayı gevşemişti. Kemiklerim bile erimiş gibi hissediyordum.

"Eh o zaman gidip yatsan iyi olur."

Kaşlarımı çatıp ona baktım, "Sen neden buradasın?" diye sordum merakla. Endişelenmiştim. Hayatında yolunda gitmeyen bir şeyler mi vardı? Her daim onun yanında olmak isterdim ama on yedi yaşımdan bu yana on yıl geçmişti ve diğer benliğimin nasıl davrandığını bilemiyordum.

Savaş bakışlarını benden başka bir tarafa çevirdi. "Dün gece bana bir şey sormuştun hatırlıyor musun?"  diye sordu düşünceli bir sesle. Elini çenesine yaslamış, düşünceli bir tavırla benimle konuşuyordu.

Acaba dün gece ona diğer benliğim ne sormuştu. Hayatım bir yıla yakın süredir böyle gidecekti biliyordum ama uyum sağlamam gerekiyordu. "Valla abi çok yorgunum ve sana sorduğum her soruyu hatırlayamıyorum," dedim baygın bir ifade ile. Savaş bana çok dikkat etmediğinden konuşmasına devam etti.

"Dün gece aşağı indiğimde burada oturuyordun ve bana eğer elimde bir şans olsa geçmişe gidip onu değiştirmek ister miyim diye sormuştun."

Savaş'ın söylediği şey koltukta gerilmeme neden oldu.  Dün ona böyle bir soru mu sormuştum? Nasıl zaman yolculuğu yapılacağını biliyor muydum? Emin değildim.

"Peki sen ne cevap vermiştin?" diye sordum.

Savaş sonunda bana döndü. "O zaman sana geçmişe dönersem onu yararım olacak şekilde değiştirmek isteyeceğimi söylemiştim," dedi ve derin bir nefes aldıktan sonra hüzünlü bir ifade takıldı. "Ama bugün sabah oğlumu kollarıma aldığımda fark ettim ki elimde öyle bir fırsat olsa da geçmişimi değiştirmezdim. Her ne kadar kötü anılar yaşasam da şuan ki mutlu geleceğimi inşaa etmeme yarayan hatalardan vazgeçemem," dedi

Önce konuşamadığımdan ağır ağır başımı salladım. "Hayatından memnunsun yani?"

Savaş yerinden kalkıp yanıma geldiğinde saçlarımı okşadı. "Seninle böyle yakın olduğumuz için memnunum Pelin, umarım sen de geçmişteki hatalarını olduğu gibi kabul etmişsindir," dedi ve gitmeden önce bakışlarını telefonun eskiden durduğu yere dikti. Sonra kapıya doğru döndü ve seslendi. "Geçmişin dalgaları seni alabora etmediği için memnunum."

90'lar YenidenHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin