Başımla sahneyi işaret ettim. "Orada çok harikaydın," dedim kendime engel olamadan. Benim ağzıma ne oluyordu? Neden beynimden geçen cümleler ağzımda tamamlanmadan dışarı çıkıyordu? Sanki dilimin hakimiyeti beynimden tamamen ayrılmıştı. Neden durmadan kendimi utandıracak şeyler söylüyordum sanki?
Cenk ise söylediğim kelimeler karşısında daha da parladı sanki. Dudaklarındaki gülümseme sanki sadece bana özeldi. Onun kimseye böyle gülümsediğini görmemiştim. Bu nedense kalbimin kocaman olmasına neden oluyordu. Gri-yeşil gözleri ilgiyle beni süzüyordu. Öyle tutkuyla bakıyordu ki bu bakışların toplum içinde yasak olması gerekirdi. Kerim dahil kimse içimi bu kadar titretmemişti.
Parmak ucuyla burnumun ucuna dokundu. Yüzündeki sırıtış sevimliydi. Gözlerim ben engel olamadan onun dudaklarına kayıyordu. "Teşekkür ederim ama sende harikasın. Sahnedeyken gözümü senden almakta zorlandım."
Kıkırdadım. Resmen kıkırdadım. Buna inanamıyordum ama beynimin ufak tarafı. Büyük bir kısmının ise tek isteği Cenk'e daha yakın olmaktı.
"Senden büyülendim," dedim yine kendime hakim olamadan. "Orada harikalar çıkardın keşke daha fazla vaktin olsaydı." Aman Tanrım bana ne oluyordu böyle. Biri acilen beni durdursun!!!
Barmen bardağı uzatınca hemen alıp pipetten içmeye başladım. Cenk bana bakarken birden kaşları çatıldı ve bardağa uzanıp burnuna yaklaştırdı ve kokladı. Sonrasında dudakları titremeye başladı. Gözlerinde hınzır pırıltılar vardı.
"Ne içtiğinin farkında mısın?" diye sorduğunda sesinden eğlendiğini anlayabiliyordum. Bende eğleniyordum ve sanki her şeyi pembe toz bulutunun ardından görüyordum. Hiç bu kadar rahatlamamıştım.
"Meyve suyu içiyorum," dedim masum bir şekilde. Hatta bardağımı almak için elimi uzattığımda uzanamayacağım bir yere kaldırdı. Sonra barmene dönüp benim için buzlu su istedi.
"Meyve suyumu içmek istiyorum," dedim mızmızlanarak. Uzanmak istiyordum ama başım dönüyordu. Bu adamı sahnede izlemek beni sarhoş etmiş olamazdı değil mi? Bir dakika bu baş dönmesi, hissizlik hali tek bir nedenden olabilirdi. Tanrım, meyve suyu bardağına baktım. Ben alkol mü almıştım? Endişelenmem gerekirdi ama onun yerine kendimi kahkaha atarken buldum.
"Sarhoş oldun değil mi? " Cenk uzanıp iki yanağıma avuçlarını bastırdı ve yüzümü kendininkine yaklaştırdı. "Seninle ne yapacağım ben? Konser bitene kadar beni burada oturup bekler misin?"
Ona o kadar yakındım ki bir an nefes almayı bile unuttum. Gri- yeşil gözleri insanı kendine çekiyordu. İnsan bir göze saatlerce bakmak ister miydi? Böyle duyguların yaşanabileceğini bilmezdim. Değer görmek, önemsenmek... Benim yıllarca aradığım şeylerin bu olduğunu nasıl bilemezdim. Kalbim sanki sıkışıyordu ve nefes almak benim için daha zor bir hal almıştı. Bakışlarının dudaklarıma kaydığını gördüğümde kalbim deli gibi atmaya başladı. Hayır, beni öpmesini istemiyordum. Sanki bunu yaparsa önlenemeyecek sorunlara neden olacakmış gibi hissediyordum.
Neyse ki o da vazgeçmişti. Keşke bu durum canımı sıkmasaydı. Gülümseyip başımın tepesini okşadı. Yanaklarım birden soğuk hava ile temas etti. Ellerinin gitmesine üzülmüştüm.
"Burada kal ufaklık gelip seni alacağım ve eve gitmeden ayılmanı sağlayacağım." Konuşmasından sonra sahneye doğru hızlı adımlarla ilerledi. Onu dinlemek harikaydı ve yerimde oturmamı bekleyemezdi. Zaten çok uzun bir süre yerimde oturup birilerini beklemiştim. Artık böyle bir şey olmayacaktı. Yerimden kalkıp sahnenin önüne ilerledim. Şarkıya başlamışken beni gördü ve gülümsemesine engel olamadı. Onu dinlemeyeceğimi biliyor olmalıydı.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
90'lar Yeniden
FantasyÖmrünü adadığı erkek ona ihanet ettiğinde bir insan ne yapmalıdır? Pelin'in hayatı boka sarıyordu. Hayal ettiği işi yapamadığı gibi çocuk istediği eşinin başka bir kadından çocuğu olduğunu öğrenmişti. Hayatından ne istediyse hiçbir zaman elde edemem...