“Afra.” diyen ses ile gözlerimi açtım. İdrak etmeye çalışıyordum. Rüya mıydı her şey? O nasıl rüyaydı öyle?
Muhtemelen Eren'in söylediklerinin etkisinde kalmıştım.
Yiğit “Ayvaz gelecek şimdi.” dediğinde doğruldum. Uyku sersemiydim ve gördüğüm rüyanın etkisindeydim hâlâ.“Yiğit ya sırtımda bir şey var mı?” diye sorup elimi sırtıma attım. Yiğit sırtıma bakıp “Yok?” dediğinde gözlerimi ovaladım. “İyi misin sen?” diye tedirgince sorduğunda gülümsedim zar zor. “İyiyim son kontrolleri yapalım,” ayağa kalkıp etrafa göz attım. “Her şey hazır değil mi?” diye sorduğumda Yiğit gülümseyip “Hazır, merak etme.” dedi sıcacık sesiyle.
Masanın üzerindeki hediyeyi görünce “Hediyem!” deyip Yiğit’e baktım.Hediyeyi en son vermeyi düşünüyordum ama yine de iyi ki buradaydı. “Unutmuştum ben ya.” dediğimde Yiğit gülümseyip “Tahmin etmiştim. Size uğradım Ayvaz evdeydi aldım, ne kadar belli etmemeye çalışsam da anladı sanırım.” dediğinde gülümsedim.
"Teşekkür ederim."
Yavuz abim “Geliyor!” dediğinde koşup ışıkları kapattım.
Yavaşça kapıyı açtığında Ayvaz abimin “Faturaları ödemiyorlar sonrada elektrik gidiyor.” demesi ile gülmemek için kendimi zor tuttum. Aklınca dalga geçiyordu, her şeyin farkındaydı çünkü.
Fısıltıyla “Bir, iki, üç...” dediğimde hep beraber “Sürpriz!” diye bağırıp ışıkları açtım. “İyi ki doğdun Ayvaz!” diye bağırıyorduk hep bir ağızdan. Ayvaz abim hepimize bakıp etrafa göz attı. Arkasını döndüğünde yansımadan gözlerini sildiğini gördüm. Tekrar bize dönüp gülümsedi.Gözlerim dolduğunda koşup sıkıca sarıldım. “İyi ki doğdun abicim, iyi ki varsın.” dediğimde saçlarımı okşayıp öpücük kondurdu. “Sende iyi ki varsın bebeğim benim.” dedi yumuşak ve sevgi dolu sesiyle.
Geri çekildiğimde Yavuz abimle, Yiğit de sarılmıştı. Doğruca pastaya koşup “Gelin hadi!” dediğimde Ayvaz abim bana doğru geldi. Masayı inceliyordu. “Beğendin mi?” diye sorduğumda elimi öpüp “Bu ellerle yapmışsın, nasıl beğenmem?” dediğinde gülümsedim mutlulukla.
“Dilek tut ve üfle.” dediğimde Ayvaz abim bana bakıp “Dileğim çoktan kabul oldu.” deyip mumu üfledi. Alkışladığımızda Ayvaz abim gülümseyip “Kaç yaşında adamım, şu halime bak.” dediğinde yanağını sıktım. “Koca bebek.” dediğimde o da benim yanağımı sıkmıştı. “Minik bebek.” dedi sevgi dolu sesiyle.
Pastayı kesmiş şimdi ise yemeğe geçmiştik. Yiğit, ben ve abilerim..
Mutlulukta da, zor günlerde de hep bir aradaydık. Abilerimle gülen Yiğit’e bakıyordum. Mutlu görünüyordu. Acaba gerçek miydi attığı kahkahalar? O, sürekli bizim yanımızdaydı, iyi olup olmadığımızla ilgileniyordu ama ya o? İyi miydi? Gerçek miydi gülüşleri? Bana baktığında göz göze geldik. Çekmedim gözlerimi. Bana her baktığında gözleri parlıyordu, derince bakıyordu. Gerçekten mutlu muydu bu masada?
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşeka Sarmaşığı
Dla nastolatkówAşeka, bir ağacın veya bir başka bitkinin yanında topraktan çıkar ve ona sarılmaya başlarmış. Sarıldıkça o ağacın gövdesine yapışır ve zamanla o ağacın gövdesinde erir ve ağacın gövdesinde kaybolup gidermiş. Bazen de sarıldığı ağacı öyle sarar sarma...