Gördüğüm rüyadan nefes nefese uyandım.
Ayvaz abimin yanında uyuyordum. Gördüğüm rüya gerçek gibiydi. Gerçeğinin nasıl olacağını gösteriyordu bir nevi. Beni öyle, rüyamdaki gibi görse, hayâl kırıklığına uğrayacaktı. Ama Yiğit de haklıydı. Şimdi yaparsam, her şey eskisi gibi olacak, abimin bize yaklaşmasına engel olan şeyi öğrenecektik.
“Daha ne kadar hareket edebilirsin merak ediyorum.” dedi, abim. Gözleri kapalıydı.
Ağzımın içinde "Aman hiçbir şey kaçmasın, gözünden.” dediğimde gözlerini kısıkça açtı. “Seni duydum.” deyip doğruldu.
Panikle “Nereye?” diye sordum. “Odama.” dedi rahatça. “Bu kadar uyku yeter. Geceleri uyumam ben, senin yanında uyuyabiliyorum, rahatlıyorum, kâbus görmüyorum,” saçımdan öptü. “İyi uykular, küçük bebeğim.” dedi, şefkatli sesiyle.
Odadan çıktığında aklım söylediğinde kalmıştı. Uyuyamıyor muydu geceleri? Başımı, yastığa koyup gözlerimi yumdum.
İçeri girip, yatağa girdim. Düşüncelerimi bir kenara bırakıp, kendimi, uykunun kollarına bıraktım.
🌱
Her zaman ki gibi erkenden uyanmıştım. Yavuz abim kahvaltısını yapmış, işe gitmişti.
Ayvaz abimin odasının önüne gelince kapıyı tıklattım. “Gel.” dediğinde kapıyı açıp içeri girdim.
Koltukta oturmuş, dışarıyı seyrediyordu. Yanına gidip yatağın ucuna oturdum. “Günaydın abicim.” dedim, neşeli sesimle.
Bana döndü. Dudağının kenarı kıvrıldığında “Gün, aydı.” dedi, yüzüme dikkatle bakarak.
Ayağa kalkıp “Ya ben seni yerim.” dedim, bir an. Yanağını öpüp geri çekildiğimde ters ters baktı. “Odadan çıkmak mı istiyorsun?” dediğinde "Sustum." dedim, hemen.
“Yiğit gelecek birazdan.” dediğimde bana döndü.
“İlaç kullanmam için seni ikna edecek,” alayla güldü “Sende, sana olan zaafımı kullanacaksın değil mi?” dedi, kendinden emin sesiyle.
“Kullanmak ne demek abi?” dedim, üzgün ve kırılgan sesimle.
Saçlarını karıştırıp “Ben ilaç kullanmak istemiyorum,” gözlerime baktı derince. “Onları içince, kâbus görüyorum. Uyutuyor o ilaçlar beni. Sevdiklerimi kaybediyorum her gece! Defalarca yaşıyorum aynı şeyleri!” yutkundu. “O yüzden yalvarırım bana ilaç kullan demeyin. Sen deme,” gülümsedi. “Sen ne dersen yapıyorum çünkü. Öyle bakıyorsun ki, babasından, pamuk şeker isteyen çocuk gibi,” dedi şefkatli sesiyle. Yalvarır tonda “İsteme bunu benden. Canımı iste veririm, ama bunu isteme. O acıları yaşamayayım.” dedi.
Gözlerim dolduğunda başımı eğdim. Omuzlarımı düşürüp “Başka çaresini buluruz o zaman.” dedim, çaresiz sesimle.
Ayağa kalktım. Dağılan saçlarını düzelttim. Saçlarına öpücük kondurdum. “Bana kızma olur mu? Her şeyi senin için yapıyorum.” dediğimde gözlerime baktı.
Sessiz kaldı. Geri çekilip “Ben üstümü değiştireyim.” dedim üzerimdeki pijamalara bakarak.
Başını sallayıp ayağa kalktı. Kapıya doğru ilerlediğinde “Nereye?” dediğimde cevap vermeden, odadan çıkmıştı.
Yatağa oturup saçlarımı karıştırdım. Rüyam aklıma gelmişti. Başka fırsat elime geçmezdi. Düşünmeden, günlüğü aramaya başladım.
Düşünürsem, yapmazdım.
Kağıtların bulunduğu çekmeceyi açtım. Kağıtları karıştırdığım da siyah bir defterle karşılaşmıştım. Kapağını açtığımda sevgili günlük yazısını görünce hemen kapattım. Günlük olduğuna emin olmuştum.
Hızla abimin odasından çıkıp odama girdim.
Elimde, sıkıca tuttuğum günlüğe baktım. Yiğit yanımdayken okuyacaktım. Tek başıma yapamazdım.
Zil çaldığında sıçradım. Üzerime rahat bir şeyler giyip aşağı indim. Kapıyı açtığımda Yiğit’i görünce gülümsedim. İçeri girdiğinde “Hoş geldin. Kusura bakma, beklettim kapıda sanırım?” dediğimde gülümsedi. “Hoş buldum. Ayrıca hiç sorun değil beklemek.” dedi, gözlerime derince bakarak.
Siyah, koyu bir girdap gibiydi gözleri.
İçeri geçtiğinde “Çok gerginsin, rahatla.” deyip oturdu. Bende karşısına, kanepeye oturup “Nereden anladın? Tabi ya psikologsun.” dediğimde gülümsedi. “Olmasam da anlardım.” dedi, kendinden emin bir sesle.
Sessiz kalmıştım. Sessizlik, kaçışımdı belki de.
“Ayvaz nasıl?” diye sorduğunda “Gün geçtikçe daha da açıyor, içini.” dedim, sevinç dolu sesimle.
“Günlüğü aldın mı?” diye sordu düşük bir ses tonuyla. Gerginlikle başımı salladım. “Tek okuyamazdım, sen yanımdayken okumak istedim.” dediğimde, gülümsedi.
Günlüğü odamdan alıp geldiğimde, yanıma oturdu. Titreyen ellerimle kapağını çevirdim.
Asla beklemediğim bir şey olmuştu. İkimiz de şaşkındık.
Çünkü her sayfada “Ben, aklımdan geçenleri, acılarımı, dertlerimi üzüntülerimi kağıda dökmem. Ben kafamın içinde yaşıyorum. Her şeyi oraya döktüm, oraya yazdım.” yazıyordu.
Bunu asla beklemiyordum, asla.
Hızla yukarı çıkıp abimin odasına girdim. Duvara yaslanmış, bana bakıyordu. Beni bekliyordu. Kollarını iki yana açtığında koşup kollarının arasına girdim.Göz yaşlarım aktığında "Abiler, küçük bebeklerine kızmazlar." dedi, şefkatli sesiyle.
"Sana her şeyi anlatacağım. Yarın, doğum günümde, her şeyi öğreneceksin." dedi.BÖLÜM SONU
🌱Rüyaydı evet :D
En çok sevdiğiniz karakteri merak ediyorum. Buraya yazarsanız çok sevinirim.
Emeklerime karşılık oy verip, yorum atarsanız çok mutlu olurum❤ Şimdiden teşekkürler ✨🤍
Umarım beğenmişsinizdir 🤍
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşeka Sarmaşığı
Novela JuvenilAşeka, bir ağacın veya bir başka bitkinin yanında topraktan çıkar ve ona sarılmaya başlarmış. Sarıldıkça o ağacın gövdesine yapışır ve zamanla o ağacın gövdesinde erir ve ağacın gövdesinde kaybolup gidermiş. Bazen de sarıldığı ağacı öyle sarar sarma...