2.Bölüm

10.1K 410 4
                                    

Bölüm düzenlendi. 💚

KEYİFLİ OKUMALAR 🤍🌿

Yiğit, abimin odasından çıktığında, bana bakıp iç çekti

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Yiğit, abimin odasından çıktığında, bana bakıp iç çekti. “Nasıl? Bir gelişme var değil mi?” diye sorduğumda kapıyı kapatıp koyu harelerini gözlerime değdirdi.
 
“Eskisi gibi tepkisiz değil. Kızgınlık oluyor, gülecek gibi oluyor ama halâ konuşmuyor. Kendi karanlığındaki pencereden bakıyor, ama oradan kurtulmak istemiyor. Dışarıyı seviyor ama çıkmıyor çünkü asıl sevdiği şey seyretmek, izlemek.“ söyledikleri ile aramızda derin bir sessizlik olmuştu. Sessizliği bozup elini ensesine atıp kaşıdı. “Ben.. artık gideyim.” Belli belirsiz başımı salladığımda merdivenlere yöneldiğinde bende peşinden ilerledim.
 
Kapının önüne geldiğimizde aramızda ki soğukluk elle tutulur cinstendi.
 
“Hoşça kal. Kendine iyi bak.” dediğinde gülümseyip “Hoşça kal.” dediğimde arkasını dönüp uzaklaştı.
 
Kapıyı kapatıp sırtımı kapıya yasladım.
 
Hızla merdivenlerden çıkıp, çantamı ve telefonumu aldım. Ayvaz abimin odasının önüne gelip tıklatarak, içeri girdim.
 
Halâ aynı şekilde duruyordu. Neşeli sesimle “Ben çıkıyorum abi. Söylemek istediğin bir şey var mı?” deyip umutla ağzından çıkacak kelimeleri bekliyordum.
 
Omuzlarımı düşürüp, somurttum. “Ben gideyim o zaman.” Üzüntüm ses tonuma yansımıştı.
 
Kapıyı kapatacaktım ki duyduğum şey ile kaskatı kesildim. “D-dikkat et.” demişti abim.

Şaşkın bir şekilde abimin, bana dönük sırtına bakıyordum. Gözyaşlarım mutluluktan akıyordu. Çantamı yere atıp abimin yanına koşup, önüne geçerek sıkıca sarıldım.
 
Hıçkırıklarım durmuyor, öylece ağlıyordum. Abim hiçbir şey yapmadan, öylece duruyordu.
 
Geri çekilip göz yaşlarımı silip, gülümsedim. Abim konuşmuştu, içindeki karanlıktan çıkıyordu.
 
Abim bana bakmıyor, parmaklarına bakıyordu.
 
Telefonumu çıkarıp, Mira'ya gelemeyeceğime dair mesaj attım.
 
Bütün gün abimin yanında kalacak, onunla vakit geçirecektim.
 
Çantamı ve telefonumu abimin yatağının üzerine attım. Abim bana baktığında gülümseyip, önünde diz çökerek ellerini tuttum.
 
“Bütün gün beraberiz abicim. Çıkmıyorum dışarı, yanında kalacağım.” dediğim de gözleri parlamıştı.
 
"İyi olacaksın, sana söz veriyorum.”
 
Ellerimi birbirine vurup “Evet ne yapıyoruz?” dediğimde öylece bana bakıyordu.
 
Yatağında uzanmış, sesli bir şekilde kitap okuyordum. Abim ise halâ aynı şekilde duruyordu.
 
Uyku bastırıyor, göz kapaklarım kapanıyordu. Gözlerimi kapattığımda kitap elimden düşmüştü. Çok geçmeden uykunun kollarına bıraktım kendimi.
 
🌱

Gözlerimi açtığımda, beyaz ışık karşılamıştı beni. Halâ Ayvaz abimin odasındaydım. 
 
Yattığım yerden doğrulduğumda üzerime örtülen örtüyü fark ettim.
 
Yerde, duvarın dibinde oturan Ayvaz abimi görünce irkildim. Elinde buruşturduğu kâğıt ile karşı duvara bakıyordu.
 
Yataktan kalkıp yanına doğru ilerledim. Karşısına geçip oturduğumda, bakış açısında şimdi ben vardım. Gözleri kan çanağına dönmüş, saçının önündeki çoğu tutam, gözlerinin bir kısmını kapatıyordu.
 
Elimi yavaş bir şekilde saçlarına götürüp, gözünün önünden çektim. Bana öyle bir bakıyordu ki bazen, o bakışlarının altında eziliyordum. Beni kurtar der gibi bakıyordu, yalvarır gibi.
 
Gözlerim dolduğunda zorlukla gülümsedim. Yaklaşıp saçından öpüp güzel kokusunu içime çektim. Gözümden bir damla yaş, abimin saçlarına karışmıştı.
 
Onu böyle görmek yüreğimi paramparça ediyordu. Abim kollarımın arasında, gözümün önündeydi ama ona ulaşamıyorduk. Kapalı kutu gibiydi. Paramparça, harabe bir kutu.
 
Geri çekilip “İyi misin abicim?” diye cevabını bile bile sordum. Gözleri iyi değilim diye bağırıyordu.
 
Bir insanın gözlerine derinden bakmak gerekiyordu. Oradaki acıları, mezarlığı, ölen umutları görmek için. Daha derine, en derine kadar bakılmalıydı..
 
Bakmakla yetmezdi. Kimisi bakardı, kimisi ise görürdü. Görmekle, bakmak birbirinden farklı şeylerdi. Herkes bakardı ama herkes göremezdi. Hiç yanınızdakinin gülen gözlerine derinden bakmayı denediniz mi? Attığı kahkahalardaki, hıçkırıkları, ağlamaları duydunuz mu?
 
Ben abimin bütün seslerini duyuyordum. Gözlerime baktığında, harelerine yansıyan kaybetme korkusunu, acıyı, özlemi, her şeyi..
 
Kollarımı boynuna sardığımda abim, başını boynuma bastırıp, derin bir nefes aldı. Abimin hıçkırması ile gözlerimden yaşlar boşalmıştı.
 
Hıçkırıklar, ağlamalara, feryada dönmüştü. Boğazından çıkan acı feryat, kalbime ok gibi saplanmıştı. Kollarımda, hıçkıra hıçkıra ağlıyordu. Duygularını geri kazandığı için sevinmeli miydim, böyle yüreğimi dağlayarak ağladığı için üzülmeli miydim bilmiyordum.
 
Ağlamaları iç çekişlere dönmüştü. Geri çekilip titreyen elini yüzüme yaklaştırdı. Yaşlı gözlerimi silip, elini çekti. Yerden kalkıp, bana arkasını dönerek uzandı.
 
Kapıya doğru ilerlediğimde yerde gördüğüm kâğıt ile duraksadım. Abime baktığımda halâ aynı şekilde duruyordu. Eğilip kağıdı yerden aldım. Buruşmuş kâğıdı açtığımda uyurken ki halimi çizdiğini görünce, derince yutkundum. Çizdiği resim, yarım kalmıştı. Çizdiği resim sonlara doğru eğri ve yamuktu. Çizemediği için sinirlenip kâğıdı buruşturmuş olmalıydı.
 
Kâğıdı katlayıp, öpücük kondurdum. Gözümden akan yaşı silip odadan çıktım. Sırtımı kapıya yaslayıp yere çöktüm. Elimdeki kâğıdı göğsüme bastırdım.
 
Bir süre öylece orada oturmuştum. Kalkıp odama girdim. Kapıyı gürültüyle kapatıp yatağıma uzandım. Yastığa sarılıp ağlamaya başladım.
 
Çok çaresiz hissediyordum. Abim öylece, gözümüzün önünde eriyip giderken çok çaresizdim.
 
Ne kadar ağladım bilmiyorum ama kapının çalması ile göz yaşlarımı silip doğruldum. Yavuz abim gelmiş olmalıydı.
 
Odamdan çıkıp aşağı indim. Yüzüme gülümsememi takıp kapıyı açtım. Abimi görünce gülümsedim. Yorgun bakışlarını bana değdirip gülümsedi. İçeri girdiğinde “Hoş geldin abi.” dediğimde yanıma gelip alnımdan öperek “Hoş buldum, abisinin çiçeği.” deyip yorgunca gülümsedi.
 
İçeriye yöneldiğinde, ben de mutfağa doğru ilerledim. Hemen ellerimi yıkayıp yemek hazırlamaya başladım.
 
Yemekler hazır olunca, masayı hazırlamıştım. Mutfaktan çıkıp içeriye girdim. Abim kanepede uzanmış, gözleri kapalıydı. Yanına doğru ilerleyip yanındaki, kanepedeki boşluğa oturdum. Elimi sakallı yüzünde gezdirip “Abicim? Uyan hadi. Yemek hazır.” dediğimde birkaç saniye sonra gözlerini aralamıştı. Gülümseyip “Yemek hazır.” dediğimde başını salladı. “Tamam meleğim, ellerimi yıkayıp geliyorum.”
 
Abimde yattığı yerden kalkıp odadan çıktı. Mutfağa girip Ayvaz abimin yemeğini, tepsiyi alıp merdivenlerden çıkmaya başladım.
 
Odasının önüne gelip kapıyı tıklattım. Her zamanki gibi ses alamayınca “Abi? Yemeğini getirdim?” Yine ses alamadığımda omuzlarımı düşürdüm.
 
Elimdeki tepsiyle mutfağa geri döndüğümde, beni bekleyen abimi görünce gülümsedim. Elimdeki tepsiye bakıp sıkıntıyla “Almadı mı yine?” dediğinde olumsuzca başımı sallayıp abimin karşısındaki sandalyeye oturdum. Her şey düzelecek meleğim, üzülme sen.” dediğinde gülümsedim. “İnşallah abi.”
 
Yemeğe başladığımızda fazla iştahım olmadığı için yemiyordum. Yemekle oynadığımı gören abim “Neden yemiyorsun güzelim?” dediğinde ona baktım. Kaygılı bir şekilde bana bakıyordu.
 
İç çekip “Ayvaz abime üzülüyorum. Biz burada yemeğimizi yiyoruz ama o, orada ne halde.” Üzgün çıkan sesim ile konuştuğumda abim yerinden kalkıp yanıma geldi.

Önümde diz çöküp ellerimi, ellerinin arasına aldı. Uzunca öptükten sonra “Yapma böyle lütfen. Tekrar eskisi gibi olacağız söz veriyorum. Hep beraber, sen, ben, Ayvaz abin, bu sofrada oturup, yemeklerimizi yiyeceğiz. Şimdilik tek yapmamız gereken, sabır meleğim, sabır.” dedi. Kollarımı boynuna sarıp sıkıca sarıldım.
 
Yemeğimizi yedikten sonra odalarımıza çekilmiştik. Odamdan çıkıp Ayvaz abimin odasına doğru ilerledim. Kapıyı tıklattığımda her zamanki sessizlik karşılamıştı beni.
 
Kapıyı açıp içeri girdim. Abim uyuyordu. Uykusunda bile çatık kaşlı, öfkeli görünüyordu. Sessizce yanına ilerleyip yatağın yanında diz çöktüm. Elimi ürkekçe yanağına götürüp okşadım. “Abim benim,” diye mırıldandım. “Lütfen iyi ol, seni çok özledim ben.” yanımdaydı, gözümün önündeydi ama yoktu da.

Elimi çekip doğruldum. Pencerenin önüne geçip, abimin sürekli seyrettiği manzaraya baktım. Kız Kulesi tüm ihtişamıyla görünüyor, gökyüzü ile mükemmel bir görüntü sunuyordu.
 
Abimin yanına ilerleyip, yavaşça yatağın içine girdim. Abimin sırtı bana dönüktü. Biraz daha yaklaşıp elimi beline koyup, gözlerimi kapattım. Abim uyanmadan giderdim ama şuan buna ihtiyacım vardı. Abimin varlığını hissetmeye..

BÖLÜM SONU
🌱

Kitabı beğendiniz mi? Karakterleri?

BURAYA AYVAZ BIRAKIP KAÇIYORUM💚

BURAYA AYVAZ BIRAKIP KAÇIYORUM💚

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
Aşeka SarmaşığıHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin