Saçlarımı okşayan bir el, yüzümü okşayan nefes..
Ve kulağıma mırıldadan, kısık sesli şarkı..
Gözlerimi yavaşça açtığımda abim, yüzünü bana doğru dönmüş, gözleri kapalıydı. Kirpikleri titriyor, uyanık olduğunu belli ediyordu.
Bu tatlı haline gülümseyip göz kapaklarına tüy kadar hafif öpücük kondurdum.
Yataktan kalktığımda ayağıma dolanan yorgan ile çığlık atıp yere düştüm. Abimin “Lâl!” diye bağırması, telaşla yanıma koşup yüzümü ellerinin arasına alması, hepsi bir anda gerçekleşmişti.Öylece donmuş suratımla, abime bakıyordum. Gözlerimden akan yaşlar, mutluluk yaşlarıydı..
Abim uzun bir süreden sonra konuşmuştu. Ve bana Lâl demişti. Bir tek o bana Lâl derdi.
Göz yaşlarımı silip beni kucağına aldı. Yatağa uzandırıp telaşla neyim olduğunu çözmeye çalışıyordu. Yüzümü, ellerimle kapatıp hıçkırıklarla ağlamaya başladım.Bu anı hep beklemiştim, abim konuşsun istemiştim ve olmuştu.
Başımı kaldırıp ellerimi yüzümden çektim. Abim ayakta bir oraya bir buraya gidiyor, ensesini kaşıyordu.
Ayağa kalkıp hızla yanına koştum. Kollarımı beline sardığımda irkilmişti. Tekrar ağlamaya başladığımda, camın yansımasında gözüme takılan şey ile daha çok ağlama başladım.
Abim elini belime yaklaştırmış dokunmadan, sırtımı okşuyormuş gibi elini hareket ettiriyordu.
Kollarımı belinden çekip, ıslanan tişörtüne bakıp “Özür dilerim!” dedikten sonra yüzüne bakmadan odadan çıktım.
Sırtımı kapıya yaslayıp, yere çöktüm.
Ben çıktıktan sonra kapıyı kilitlemişti. Ardından odadan gelen gürültü ile yerimde sıçradım. Odayı dağıtıyordu. Dağılan tek oda değildi, bende dağılıyordum..
Karşı odanın telaşla açılması ile Yavuz abimi gördüm. Telaşlı ve panikle, bana bakıyordu. Hızla önümde çöküp yüzümü ellerinin arasına aldı. “N’oldu bebeğim? Neden ağlıyorsun?!” dediğinde hıçkırıp kollarımı boynuna sardım. Bir süre öylece ağlamıştım ve abim belimi okşamış, sessizce ağlamamın dinmesini beklemişti.
Beni, kucağına alıp odasına girdi. Yatağa yatırıp kendisi de yanıma uzandı. Başımı göğsüne yaslayıp kollarımı beline sardım. Titrek ve uzun süredir ağladığım için kısık sesimle “Abim bana Lâl dedi,” derin nefes alıp “Ama bana dokunmuyor. Neden abi? Beni sevmiyor mu, dokunmak istemeyecek kadar?” dediğimde başımı koyduğum beden gerilmişti.
“Bir daha böyle bir şey düşünmek yok. Ayvaz da ben de seni çok seviyoruz, hiçbir zararın sana uğramasını istemeyecek kadar,” iç çekip “Sadece sabret güzelim. Bak sana Lâl demiş. En son,” sesine karışan hüzün ile “Annem ölmeden önce söylemişti.” dedi.
Başımı kaldırıp baş parmakları ile göz yaşlarımı sildi. Alnıma uzunca öpücük kondurup “Şimdi ağlama artık, üzme beni.” dediğinde tekrar başımı göğsüne yaslayıp gözlerimi kapattım.
O kadar yorgundum ki burada, yıllarca uyuyabilirdim.
🌱
Ayvaz abimin kapısının önünde, elim kapının kolunda, öylece bekliyordum.
Yavaşça kapıyı açıp içeri girdim. Abim yatakta cenin pozisyonu almış uyuyordu. Yavaşça yanına yaklaşıp yanına uzandım.
Yumruk yaptığı elinin içinde fark ettiğim şey ile iç çektim. Fotoğraftı, annemin fotoğrafı.
Elimi, saçlarına götürüp okşamaya başladım. Okşamaya devam ettiğimde abimin “Anne.” diye sayıklaması ile duraksadım.
Elimi çekeceğim sıra bileğimi yakalayıp, elimi tuttu. “Gitme yine anne, okşa saçlarımı, sev oğlunu.” dediğinde acıyla yüzümü buruşturdum.
Elimi, kalbine götürmüş, sıkıca tutuyordu. Bana doğru yatakta kayıp kolunu belime sardı. Diğer elim saçlarında, abimin eli belimde, kokusu burnumda, ciğerlerim bayram ediyordu.
Mutluluktan akan göz yaşlarım yastığı ıslatıyordu. Uzun bir zamandan sonra abim bana sarılıyordu.
Uzun bir süre sonra öyle kaldıktan sonra kollarının arasından çıktım. Odadan çıkıp, aşağı indim.
Mutfağa girip kahvaltıyı hazırlamaya başladım. Keyfim yerine gelmiş, enerji doluydum. Radyoda çalan şarkıya eşlik ediyor, sallanarak kahvaltı hazırlıyordum.
Belime sarılan kollar ile irkildim. Yavuz abim boynumu öptüğünde huylanıp ona döndüm. Gömleğinin yakasını düzeltirken “Günaydın abicim.” dedim. Gülümseyip yanağımdan öptü. “Günaydın güzelim benim.” deyip saçlarımı karıştırdı. Ellerinden kurutulmaya çalışırken “Dur abi ya!” dediğim de durmuştu.
Kahvaltı hazır olunca “Otur abi sen, başla. Geliyorum ben hemen.” deyip mutfaktan çıktım.
Odama çıkıp, pijamalarımı çıkardım. Çiçekli bir gömlek ve siyah bir etek giydim.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşeka Sarmaşığı
Roman pour AdolescentsAşeka, bir ağacın veya bir başka bitkinin yanında topraktan çıkar ve ona sarılmaya başlarmış. Sarıldıkça o ağacın gövdesine yapışır ve zamanla o ağacın gövdesinde erir ve ağacın gövdesinde kaybolup gidermiş. Bazen de sarıldığı ağacı öyle sarar sarma...