Günler geçiyor, biz daha iyiye gidiyorduk. Ayvaz abimin günlüğünün sadece bir sayfasını okumuş, ona geri vermiştim. İlk sayfasından yıkılan ben diğer sayfalara yüreğim dayanmazdı.
Ben ve Yiğit...
Akşam yemeğine gidiyorduk. Bizzat Yavuz abimden izin almıştı.
Üzerimdeki elbiseye bakıp beğeniyle süzdüm.Hazır olduğumda kapının önünde bekleyen Yiğit'e pencereden baktım. Arabasına yaslanmış, bana bakıyordu. Göz göze geldiğimizde gülümsedi.
Odadan çıkıp aşağı indim. Abilerim evde yoktu. Kapıyı açtığımda Yiğit'in aşk dolu bakışları ile karşı karşıya geldim. Kapıyı kapatıp ona doğru ilerledim. O da bana doğru gelip elimi nazikçe tutup dudaklarına götürdü. Küçük bir öpücük kondurup “Aklımı mı kaybedeyim ben? Sana bakarken nasıl önlem alacağız? Kalbim ve ben buna nasıl dayanacağız?” diye sordu aşk dolu sesiyle. Utanıp saçımı kulağımın arkasına sıkıştırdım. Gülümsediğimde kulağıma doğru yaklaşıp derin bir nefes aldı. Saçlarımın üzerine öpücük kondurup geri çekildi. “Hadi gidelim, üşüme.” deyip kapımı açtı. Gülümseyip “Teşekkür ederim.” deyip oturdum. Heyecandan terleyen avuç içlerimi elbiseme sürüp hızlanan kalbime engel olmaya çalışıyordum.
Yiğit'de yerine geçip hemen klimaları açtı.
Arabanın içinde benim heyecandan aldığım nefes seslerinden başka ses yoktu. Sessiz yolculuk sona ermiş, yemek yiyeceğimiz yere gelmiştik. Yiğit arabadan hızla inip hemen kapımı açmıştı. Uzattığı elini tutup arabadan indim.
Karşımdaki gösterişli restorandı incelediğimde Yiğit “Hadi, gel.” deyip beni yönlendirdi.
Şuan ellerimiz birdi. Ne ben elimi çekiyordum, ne de o. Hızlanan kalbim ile derin nefes alıp ona ayak uydurdum.
İçeri girdiğimiz de Yiğit daha önce rezerve ettiği masaya doğru ilerledi. Sandalyemi çektiğinde teşekkür edip oturdum. Karşımda yerini aldığında “Hep böyle kibar mısın?” diye sordum gülümseyerek. Dudağının kenarı kıvrılıp “Beni tanıyorsun, yıllardır yan yanayız. Sana ne olmamı istersen, o olurum.” deyip sıcak bir şekilde gülümsedi.
Verdiğimiz siparişler geldiğinde Yiğit'in bakışlarını sürekli üzerimde hissediyordum. Sürekli beni izliyordu. Bu rahatsız etmiyor aksine hoşuma gidiyordu.
Suyumdan bir yudum alıp “Seninle bir şey konuşmak istiyorum.” dedim heyecan dolu sesimle. Yemeği bırakıp ilgiyle “Tabi, konuşalım.” dediğinde arkama yaslanıp ellerimi sıktım.
Kıvrandığımı görünce “Kötü bir şey yok değil mi?” diye sordu endişeyle. Derin bir nefes alıp “Yiğit, ben ne diyeceğimi bilmiyorum yani ben," deyip yutkundum.
“Ben çok düşündüm. Bana gösterdiğin sevgi, aşk çok güzel, çok özel. Ben bunları gördüm, hissettim, sana inandım. Kendimle çoğu kez çelişkide kaldım ama sonunda kalbimin sesi daha baskın gelmeye başladı,” derin bir nefes alıp tek nefeste “Ben senden çok hoşlanıyorum.” dedim bir çırpıda.
Yiğit öylece yüzüme bakıyor, hiçbir tepki vermiyordu. Elimi gözünün önünde sallayıp “Yiğit?” dediğimde irkildi.
Gözlerini büyütüp “Ne?!” diye bağırdı. Gözlerimi büyütüp etrafa bakış atıp “Yiğit! Ne bağırıyorsun ya?!” dediğimde yerinden kalkıp hızla bana doğru geldi.
Belimden tutup kaldırdıktan sonra sarılıp etrafında döndürmeye başladı. Kahkaha atıp “Yiğit! Sakin ol!” desem de kahkahalarla gülüyor döndürmeye devam ediyordu.
Sanki baba olduğunu öğrenmişti!
Durduğunda dönen başım ile Yiğit'in parlayan gözlerine baktım. Yüzümü, ellerinin aradına alıp anlımdan öptü uzunca. “Şükürler olsun.” deyip dolu gözlerini gözlerime değdirdi.
Masaya dönüp para bıraktıktan sonra çantamı alıp yanıma geldi. Elimi tutup çekiştirdiğinde ona ayak uydurdum. “Ne yapıyorsun?!” diye sordum. Hızla ilerlerken bana dönüp “Gel hadi.” deyip önüne döndü.
Oradan hızla ayrıldığımızda yokuşu çıkıyorduk. Yiğit'in durması ile bende nefes nefese durdum. Etrafıma baktığımda yüksek, altımızdaki şehir görünüyordu. “Neden geldik buraya?” diye sordum merakla. Üzerindeki ceketi çıkarıp bana giydirdi. Saçlarımı dışarı çıkarıp burnumun ucunu öptü. Geri çekilmeyip gözlerini, gözlerime kilitledi. Yanağımı okşayıp “Ben her gece seni, bu şehire anlattım. Tam şuraya oturup, seni anlattım. Şimdi onunda, bunu bilmesi gerek, seni görmesi gerek." deyip benden uzaklaşarak önümüzdeki manzaraya bakarak "Şükürler olsun." dedi iç çekerek."
Hızla bana doğru geldi. Kendine çekip sıkıca sarıldı. Bende kollarımı beline sarıp huzurla gülümsedim. Geri çekilip gözlerime derince bakarak “Çok aşığım sana, Allah canımı alsın ki geberecek gibi oluyorum aşkından.” deyip tekrar sarıldı.Kahkaha attım bu haline.
Hızlanan kalbimle bende kollarımı beline sardım.
🌱Yiğitle biraz daha vakit geçirmiş, sonra eve gelmiştim. Odamda, yatakta uzanmış bugünü düşünüyordum.
Tıklatılan kapı ile “Gel.” diye seslenip doğruldum. Kapı açıldığında Ayvaz abimi gördüm.
Artık ona da anlatmalıydım.
İçeriye girip yanaklarımı öpüp karşıma geçip oturdu. Bakışlarımı görünce gözlerini kısıp “Bu bakışı biliyorum. Söyle bakalım.” dediğinde dudaklarımı dişleyip “Şey.” dedim. Abim tek kaşını kaldırıp “Şey?” dediğinde yatağa uzanıp başımı yastığa gömdüm.
Abimin ellerini saçlarımda hissettiğimde “Söyle hadi benim minik kızım.” dediğinde ona dönüp tekrar doğruldum.
“Abi, ben,” deyip duraksadım. “Yiğit'ten çok hoşlanıyorum ve o da bana aşıkmış.” dedim bir çırpıda. Abim bir kaç saniye suratıma baktıktan sonra kahkaha atmaya başladı. Yatağa uzanmış deli gibi gülüyordu.
Şaka yaptığımı sanıyordu.
“Şaka değil.” dediğimde gülmesi durmuştu.“Hasiktir!” diye bağırıp ayağa kalktı. Ciddi miyim diye baktıktan sonra gözlerini büyütüp “Ciddisin!” dedi.
Ellerini saçlarından geçirip pencereye döndü. Endişeyle kızmasını beklerken kulaklarıma dolan kahkaha sesi ile neye uğradığımı şaşırmıştım.
Abim bana dönüp gülmesine son verdi. Yanıma gelip çenemi okşayarak yanaklarımı öptü. “Biliyordum minik bebeğim. Sen, benden bir şey saklayabilir misin? Ya da benim gözümden kaçar mı hiç?” diye sordu şefkatle. Utanıp göğsüne vurarak “Ya abi!” dedim kızgınlıkla.
Beni göğsüne çekip saçlarımdan öptü. “Utanma bebeğim. Hele benden hiç utanma. Ben senin her zaman yanındayım, her zaman.” dediğinde mutlulukla gözlerim dolmuştu.
Onlara sahip olduğum için çok şanslıydım.
Geri çekilip “Kızmadın mı?” diye sordum. Gülümseyip “Abim anlattığında ne diyeceğimi, ne yapacağımı şaşırdım. Sonra abimin, bizi nasıl yetiştirdiği aklıma geldi. Aile de olsak birbirimizin kararlarına, özel hayatına saygı duymalıydık. Bende öyle yaptım.” dediğinde odamın kapısı açılmıştı. Yavuz abim içeri girdiğinde koşup sarıldım.
Bizi çok güzel yetiştirmişti. Ona minnettardım.
“Seni çok seviyorum.” dediğimde saçlarımı okşayıp “Bende seni çok seviyorum bebeğim.” deyip saçlarıma öpücük kondurdu.
Ayvaz abim gülümseyerek bize bakıyordu. Abim onun saçlarını bozduğunda gülümseme silinmiş sahte kızgınlık kalmıştı. “Yapma şunu.” deyip odamdaki aynaya bakıp saçlarını düzeltti.
“Sonra yengeniz beğenmiyor.” dediğinde “Ne?!” diye cırladım.
BÖLÜM SONU
💚Bölümü nasıl buldunuz?
Bomba gibi bölümler gelecek çok heyecanlıyım, umarım beğenirsiniz.
Yorumlarınızı eksik etmeyin. 💚
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşeka Sarmaşığı
Novela JuvenilAşeka, bir ağacın veya bir başka bitkinin yanında topraktan çıkar ve ona sarılmaya başlarmış. Sarıldıkça o ağacın gövdesine yapışır ve zamanla o ağacın gövdesinde erir ve ağacın gövdesinde kaybolup gidermiş. Bazen de sarıldığı ağacı öyle sarar sarma...