Düzenlendi. 🤍🌿
Keyifli okumalar. 💚
Saçlarımda gezen bir el, kulağımda, şarkı söyleyen bir ses..
Kıpırdandığımda saçımdaki el duraksamıştı. Kapı sesi duyduğumda gözlerimi açtım. Kimse yoktu.
Rüya mıydı?
Gözlerimi ovalayıp yataktan kalktım. Bugün abimin yanına gidip kafede yardım edecektim. Hafta sonu olduğu için yoğun oluyor ve abim çok fazla yoruluyordu. Tabiki çalışanlar vardı ama yeterli değildi.
Lavaboya girip aynada dağılmış saçlarımı görünce yüzümü buruşturdum. Sarı, dalgalı saçlarım omuzlarıma geliyordu. Mavi gözlerim yorgunlukla bakıyordu.
Elimi, yüzümü yıkadıktan sonra dolabımın karşısına geçtim.Çiçekli elbisemi giydim.
Saçlarıma elimle şekil verip parfüm sıktıktan sonra odadan çıktım. İlk işim her zaman ki gibi Ayvaz abimi görmekti.
Her gün daha iyi olacak umuduyla odaya giriyor, umutsuzlukla çıkıyordum.
Kapıyı tıklattığımda her zaman ki gibi ses alamamıştım. Gülümseyip kapıyı açtım. Uyuduğunu sanıyordum ama yanılmıştım. Masanın basında oturmuş, kâğıda bir şeyler karalıyordu. Göz ucuyla bana baktığında "Günaydın!" dedim, neşeli sesimle.
Sesini çıkarmayıp gözlerini çekti, üzerimden. Yanına ilerlediğimde kağıdı ters çevirip sandalyeye yaslandı. Gözlerini bana değdirdiğinde her zaman ki gibi baştan aşağı süzmüştü. "Beğenmedin mi?" dediğimde gözlerime uzunca baktıktan sonra ayağa kalkıp bana sırtını döndü. Dışarıyı seyretmeye başladı. Omuzlarımı düşürdüğümde dilime hakim olamamıştım.
"Hep böyle mi olacak? Ben gülümseyerek bu odaya girip somurtarak çıkacak mıyım?" sesim üzgün çıkmıştı.
Sessiz kaldığında "Pekâla. Gidiyorum ben, merak etmezsin ama yine de söyleyeyim abimin yanına, kafeye gidiyorum." dedim alıngan ve kırgın sesimle.
Kapıya doğru ilerlediğimde "Dikkat et." dedi, tok sesiyle.
Hızla ona dönüp "Neden böyle yapıyorsun abi? Bizim de annemiz öldü. Biz de mi odaya kapanalım istiyorsun? Birbirimize ihtiyacımız varken, böyle olmak niye?" dedim, titrek sesimle.
Bana dönüp sinirden kasılmış yüzüyle "Beni seviyor musun sahiden?" dediğinde abime yaklaştım. "Nasıl sevmem? Bak ne haldeyim senin için. Görmüyor musun sahiden?" kırgın sesimle sordum.
Gözlerini benden kaçırıp arkasını döndü. Alayla gülüp "Yine aynı şeyi yapıyorsun, kaçıyorsun. Nereye kaçarsan kaç, varacağın yer yine kendin olacak. Kendinden, duygularından, düşüncelerinden kaçamazsın. Ben onları duyuyorum," yutkunup titrek sesimle "İyileşmek istiyor, yanımızda olmak istiyor tekrar. Eskisi gibi olmak istiyor." dedim.
Arkadan beline sarılıp başımı sırtına yasladım. "Bize geri dön artık. Kurtul içindeki karanlıktan, çık. Ben seni çok özledim. Abim de bende seni çok seviyoruz," içi titrediğinde "Sen beni özlemedin mi? Bizi?" dedim, kırık sesimle.
Bana doğru döndüğünde geri çekildim. Kızarık ve dolu gözleriyle, yaşlar akan gözlerime baktı. Hiç beklemediğim bir şey yapıp aniden sıkıca sarıldı. Kollarını belime sarmış, başını, boynuma gömmüştü. Mutluluktan akan yaşlarım, abimin boynunu ıslatıyordu.
Uzun bir sarılmadan sonra geri çekildi. Yüzümü ellerinin arasına alıp göz yaşlarımı sildi. Siliyor, yerine yenisi geliyordu. Abim, çok büyük bir adım atmış, karanlığın eşiğine gelmişti. Onu o eşikten tutup, çıkaracaktım. Az kalmıştı.
"Seni çok seviyorum Lâl, canımı verecek kadar, uğruna ölecek kadar." titreyen elleri göz yaşlarımı siliyordu. Beline sarılıp gözlerimi kapattım. Mutlulukla dolup taşmıştım.
Geri çekildim, daha fazla zorlamamak adına. Tekrar masanın başına geçtiğinde gülümseyip odadan çıktım.
Evden çıkarken telefonu çıkarıp Yiğit'in numarasını tuşladım.
Açtığım da hemen "Abim bana sarıldı! İyileşiyor, çok az kaldı!" dedim neşeli ve heyecanlı sesimle.
Telefonun başından gelen kıkırdama sesi ile daha çok gülümsedim.
"Çok sevindim çiçeğim. Abinin kafesine gideceğim birazdan, sen de gel istersen, daha ayrıntılı konuşuruz. Bu aşamadan sonrası çok önemli çünkü." dediğinde "Ben de oraya geçiyordum zaten. Orada görüşürüz." dediğimde yumuşak sesiyle "Görüşürüz." deyip kapattı.
🌱
Kafeden içeri girdiğimde koşturan çalışanlar ve onlara yardım eden abimi görünce gülümsedim. Kafe küçük, şirin bir kafeydi. Kafenin adı Lâl'di.
Kafede hafif bir müzik çalıyordu. Abimle göz göze gelince elindekileri, yanından geçen Kerem'e verip bana doğru gelmeye başladı.
Bende ona doğru ilerlediğimde mesafeyi kapatıp hiç görüşmüyormuşuz gibi sıkıca sarıldık. "Hoş geldin güzelim." deyip geri çekildi. Yanağını öpüp "Hoş buldum abicim." dedim.
Elinden tutup çekiştirdim. Bir masaya oturduk. Gözlerimdeki mutluluğu görmüş olacak ki "Ne oldu anlat hadi?" deyip şefkatle gülümsedi. Heyecan dolu sesimle "Ayvaz abim, beni çok sevdiğini söyledi. Artık eskisi gibi olmayacak, az kaldı, tekrar bir arada olacağız." dedim.
Abim ellerimi tutup "Şükürler olsun! Biliyordum, bunu başaracağını," gözlerime şefkatle bakıp "Senin başarın bu." dedi.
Kısa bir sohbetten sonra abim kahvaltı yapmam için ısrar edince, el mecbur kahvaltımı yapmıştım.
Şimdi ise müşterilerle ilgileniyor, elimden geldiğince yardım ediyordum. Bu aralar çok sık gelmediğim için paslanmıştım, bu işte.
"Bakar mısınız?" diyen ses ile oraya döndüm. Yiğit'i görünce gülümseyip yanına gittim. "Hoş geldin. Ne alırsın?" diye sordum.
Gülümseyip "Çay alırım." dediğinde "Hemen geliyorum." deyip yanından uzaklaştım.
İki tane çay alıp masaya doğru ilerledim. Çayları bırakıp Yiğit'in karşısına oturdum. "Çok neşeli gördüm seni." dedi gülümseyerek.
Başımı heyecanla sallayıp ellerimi yanaklarıma koyup dirseklerimi de masaya yasladım. Derin bakışları, yüzümde dolanıyordu. Yutkunup çayından bir yudum aldı. "Telefonda bahsetmiştim ya, Ayvaz abim. Beni sevdiğini söyledi." dedim, duygu dolu sesimle.
"Bu hep böyleydi zaten Afra. Abin seni çok seviyor. Dediğim gibi zaafı sensin hatta. Bu aşamadan sonra çok dikkatli olmalıyız. Çünkü Ayvaz çok büyük çelişkide. Ya tekrar eskisi gibi olacak, ya da yeniden çekilecek kendi kabuğuna," gözlerime derince bakıp "Sana, size gelmesini engelleyen bir şey var, kafasını kurcalayan. Onu sevmediğini düşündüren bir şey." deyip geriye yaslandı. Çayımı içiyor, bir yandan da düşünüyordum. "Biri, aleyhinde konuşmuş olabilir mi?" dediğinde kaşlarımı çatıp "Nasıl? Kim olabilir ki?" diye merakla sordum.
Benim aleyhimde kim abimle konuşurdu, aklıma kimse gelmiyordu.
"Abimin kimseyi gördüğü yok ki. Biri geldiğinde asla çıkmaz odasından."
"Hiç aklımıza gelmeyecek biri de olabilir Afra. Kimseye güvenmemelisin." dedi ilgili sesiyle.
Başımı sallayıp "Haklısın." deyip bakışlarımı, yoğun bakan gözlerinden çektim.
O sıra da Mira ve Eren içeri girdi. Yiğit baktığım yere dönüp baktı. Tekrar bana dönüp gözlerime baktığında, bana bir şeyler anlatmak istercesine bakıyordu.
Yiğit ayaklanıp "Ben artık gideyim, hastaneyi biliyorsun." Bıkkın sesiyle burukca gülümsedim. Ayağa kalkıp "Buraya kadar geldin bir de." dediğimde üzgün sesim ile kaşları çatılmıştı. "Lütfen bir daha böyle bir şey duymak istemiyorum. Defalarca söyledim, yine de söylüyorum, ne olursa olsun hep geleceğim." dedi, kararlı ve net sesiyle.
"Teşekkür ederim." dediğimde bana doğru gelip yanağımı belli belirsiz okşayarak kulağıma fısıldadı. "Önemli değil, çiçeğim." Yanımda geçip abimin yanına gitti.
"Afra!" diyen Mira'nın sesi ile ona döndüm. Hızla bana doğru gelip sarıldı. Eren'le meselelerini çözmüşlerdi sanırım. Miradan ayrılıp Eren'e sarıldım. "Her şey yolunda değil mi?" diye fısıldadım, kulağına.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Aşeka Sarmaşığı
Teen FictionAşeka, bir ağacın veya bir başka bitkinin yanında topraktan çıkar ve ona sarılmaya başlarmış. Sarıldıkça o ağacın gövdesine yapışır ve zamanla o ağacın gövdesinde erir ve ağacın gövdesinde kaybolup gidermiş. Bazen de sarıldığı ağacı öyle sarar sarma...