2. Bölüm

70.6K 2.3K 747
                                    


2. Bölüm

🍁

Tufan, Kemal'in kızgın bakışlarına umursamazca gözlerini değdirip masanın diğer tarafında oturan patronu Hamza'ya baktı. Ertesi gün Kemal'in onca aramasına rağmen yine de yanına gitmemiş görüşmek için patronunun bürosuna gelmişti. Hâliyle arkadaşı bozuk atıyordu ama kimin umurundaydı?

Kemal'i bir kenara bırakıp dikkatini patronuna verdi. Elli yaşını geçkin adamın kısa saçları belli belirsiz beyazlamış, kalın bıyıkları hafiften uzayan sakallarına karışmıştı. Hamza Bey çatılı kaşlarıyla sıkıntılı görünüyor, elindeki dosyayı incelerken arada bir kendi kendine bir şeyler homurdanıyordu. En sonunda bakışları Tufan'ı bulduğunda sesini temizleyip dosyayı masaya bıraktı.

"Tufan, aslanım." diye girdi söze. "Biliyorum, büyük bir kayıp yaşadın hiç kolay değil ama bir şekilde bir yerden başlaman lazım. Biliyorsun hayat devam ediyor."

Tufan, ifadesizliğini koruyarak, "Biliyorum." dedi donuk bir sesle. Konuşacak binlerce kelime vardı ama çıkar yol olmadığı için hepsi kifayetsiz kalıyordu.

"Sana söz verdiğim gibi eşten dosttan rica ettik, kardeşinin ölümünü derinlemesine araştırdık ama cinayet gibi görünmüyor maalesef." Sustu ve aldığı nefesi seslice verdi. "Kardeşinin hayatına kast edecek hiçbir şüpheli yok. Olabilecekleri ise emin ol elekten eler gibi eledik."

Tufan'ın dişleri birbirine kenetlendi, sert hatlara sahip olan kalender yüzü gerilmişti. Kime öfkelendiğini bilemedi. Kardeşinin bilmediği sorunlarından bile bir haberken, sürekli iş peşinde koşturup onu ikinci plana atmışken başkasından ne bekleyebilirdi ki?

Hamza Bey onun düşünceli hâline karşın, "Yine de bu mevzuyu boş bıraktığımı düşünme." dedi, üstüne aldığı bir görevi yerine getirmeye çalışmak ister gibi. "Senin kardeşin benim kızım sayılırdı. Aklımızda soru işareti kalmaması için elimden geleni yapacağım."

Tufan, başını hafifçe eğdi. Konuşacak bir şey yoktu.

"Şimdi eğer istersen diğer mevzuya geçelim." Hamza Bey'in parmakları stresli bir şekilde masanın üzerinde ritim tutmaya başladığında, "Ankara'ya gitmen gerekiyor." diye devam etti. "Otelleri sevmediğini bildiğim için bizim evlerden birini ayarladık sana. Oradaki mekânla senin ilgilenmeni istiyorum."

Tufan'ın düşünceleri şekil değiştirirken kaşları ister istemez çatıldı. Gözleri yeniden karşısındaki Kemal'e kaydığında ise istifini bozmadan Hamza Bey'e baktı. "Ankara'ya Kemal gidecek demiştiniz." dedi durumu düzeltmek ister gibi. "Benim burada kalmam daha doğru olmaz mı?"

Hamza Bey katı yüz ifadesi ile ellerini masaya yaslayıp büyük koltuğunu geriye ittiğinde ayağa kalktı ve büronun çaprazındaki mini dolaba ilerleyip kendisine içki doldurmaya başladı. Kısa boyuna göre kilolu olan bedeninin haşmeti tüm odayı sarıyordu.

Arkası hâlâ dönükken, "Bu aralar senin bir değişikliğe ihtiyacın olduğunu düşündüm." dedi ve içki kadehini dudaklarına götürüp yeniden koltuğuna oturdu. "Burada kalmak sana iyi gelmiyor, kafanı toparlaman lazım. Kendini işe veremiyorsun, çok dalgınsın."

DÖNÜM NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin