4. Bölüm
🍁
"Gerçekten anlamıyorum." dedi, masanın etrafındaki rahat koltuklardan birine oturan kır saçlı adam. "Tek tek seçtim ben bu adamları, hepsi güvenilir. Yanlış yapacak kadar kafayı yememişlerdir herhalde."
Tufan, yönünü ona dönmeden, mekânda çıldırmış gibi eğlenen insanları izlemeye devam etti. Ellerini koyu renkli kot pantolonunun ön cebinden çıkarıp, omuzlarını esnetti ve seyretmekten sıkıldığı görüntüyü arkasında bırakıp mekânın sorumlusuna döndü.
Koltuğa yayvan bir şekilde oturduğunda bacağını diğer bacağının üzerine çaprazlama atıp arkasına yasladı. Dirsekleri koltuğun metal kısmına dayanmış, parmaklarını karnının üzerine birleştirmişti. "Belki." diye mırıldandı. "Ama bazen doğru insanlar da yanlış yapabiliyor."
İlhan Bey özgüveni yüksek biriydi ancak bu adamın otoritesi karşısında eli ayağına dolanmıştı.
"Ne yapmayı planlıyorsunuz?" diye sordu tedirgin bir sesle.
"Şimdilik gözümüz tüm çalışanların üstünde olsun. Özellikle güvenlik bölümündekilerin."
Adam içeriden birinin bu işte parmağı olduğuna o kadar emin görünüyordu ki, diyecek bir şey bulamayıp. "Nasıl isterseniz." dedi. Daha sonra kendini tutamayıp, "Ama ben öyle olduğunu düşünmüyorum." diye konuştu.
Tufan'ın kaşları alayla havaya kalktı. "Ne düşünüyorsunuz tam olarak İlhan bey?"
Mekândan sorumlu adam, onun rahat ve kendinden emin tavırları karşısında hiçbir bozulma olmayan gözlüğünü yeniden düzeltip sesini temizledi. "Bir iki kere oldu ama bunun kasıtlı olduğunu sanmıyorum."
"Tam olarak kaç kere olması gerekiyordu?"
Onun alay dolu sözleri ve tok sesi İlhan Bey'in yeniden boğazını temizlemesine sebep olduğunda, "Öyle demek istemedim." dedi ağzının içinde geveleyerek." Yani ihmalkârlık olabilir diyorum."
"Bu daha kötü o zaman, demek ki işlerini yeterince iyi yapmıyorlar."
"Üç aydır birlikteyiz, inanın bu zamana kadar tek bir yanlışlarını görmedim." dedi durumu düzeltmek ister gibi. "Benim demek istediğim belki dalgınlıklarına gelmiş olabilir."
"Dalgınlık, insanları başka şehirlere sürüklüyor maalesef İlhan Bey."
"Anlamadım."
Tufan anlamasını beklemiyordu zaten. Tufan sıkıntıyla içini çekerken parmakları istemsizce şakaklarını bulup, hafifçe ovaladı. "Mallar içeriye sokulduğunda kapıda kim vardı."
İlhan bey, onun tok sesiyle yutkundu. "Birinde Salih diğerinde Erdem vardı." dedi. "Eğer isterseniz çağırayım bir de siz konuşun."
Başı ağrımaya başlamıştı. Sert bir şeyler içip birkaç saat sonra gitmeyi düşündüğü için burnuna gelen kötü kokularlarla daha sonra ilgilenmeyi planladı.
"Yarın konuşurum." dedi sıkılgan bir ifadeyle. "Siz de, daha önemli bir işiniz yoksa lütfen gözünüzü dört açın. Ben buradayken bir olay daha istemiyorum."
🍁
Kadehini kafasına kaldırıp son yudumunu içtiğinde ifadesiz bakışlarını boşalan mekânda gezdirdi. Saat altıya geliyordu ve başının ağrısı hâlâ geçmemişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜM NOKTASI
ChickLitKapı aralığından gözüne çarpan çıplak bedenle olduğu yere çakılı kaldı. Alkolün esir aldığı beyni ona oyun oynamıyorsa... Evet, kesinlikle çıplaktı! Yutkundu ve yanlış olduğunu bile bile onun kıvrımlı bedenini baştan aşağıya süzdü. Dişlerini sıktığı...