16. Bölüm

34.4K 1.8K 338
                                    

16. Bölüm

🍁

Hazan'ın içinde köklü değişimler, büyük sarsıntılar baş göstermiş yaşadıklarının hızına yetişemez olmuştu. Ha bire tersine dönen hayatı bir düzene giremeyecek miydi? Belanın birinden kurtulup bir başkasına düşmeyi o mu beceriyordu yoksa bela mı gelip onu buluyordu?

Hayretler içinde ona baktı. "İstemiyorum diyorum duymuyor musun beni? Durdur arabayı ineceğim!"

Tufan'da yaprak kımıldamadı. Aracı durdurmak bir yana gaza daha da yüklendi. Tüm duyuları kapanmış, sadece o kızın dediklerini düşünüyordu. Onun sözleri ve gösterdiği mesajlar öyle ikna ediciydi ki Hazan'ın sadece itiraz etmesi sönük kalıyordu. Kahretsin! Yaşlı adama acıyıp yanındaki bu kıza kıyamamıştı ama onlar Tufan'ı aptal yerine koymayı başarmıştı. Bir de uyanık olduğunu zannederdi ama resmen tongaya basmıştı.

Eğer karşısındaki bir erkek olsaydı hiç şansı yoktu, çoktan boynunu kırmıştı. Ama yanında oturan kişi genç bir kız olunca eli kolu bağlıyordu. Hiçbir kadına şimdiye kadar asla şiddet uygulamamış buna teşebbüs edenin haddini bildirmekten de geri kalmamıştı. Ama bu Hazan'ın ve dedesinin yaptığının yanına kâr kalacağı anlamına gelmiyordu.

"Kime söylüyorum ya!" dedi Hazan. "Bana inanmayan bir adamla hiçbir yere gitmiyorum. Çabuk durdur şu arabayı."

Tufan ona kısa bir bakış attı. İkisinin bakışlarında da meydan okuma vardı. "Sana inanmam için mantıklı bir neden söyle o hâlde. Neden benim kapımdaydın?"

"Acaba daireleriniz karşı karşıya olduğu için olabilir mi?" dedi Hazan öfkeden titreyen sesiyle. "Ben senin orada oturduğunu bile bilmiyordum. Nasıl böyle saçma sorular sorabiliyorsun?

"Ama arkadaşın o bina da oturuyor." Tartan bakışları yeniden kızı buldu. Öfkeli gibi görünmüyordu ama gözleri hâlâ sert bakıyordu. Önüne dönerken, "Deden de biliyor orada oturduğumu." dedi. "İrem denilen kız karşı dairemizde oturuyor diye dedene bilgi vermişti zaten."

Aklını oynatacaktı. Birazdan. Çok az kalmıştı. "Biz de zaten hep birlikte oturup plan yaptık." dedi abartarak. "Senin kapında bayılacaktım onlar da gelip binayı ayağa kaldıracaktı. Sonra da öldürülme pahasına evlenmekten kurtulacaktım. Nasıl iyi fikir değil mi?"

Tufan, ona tekrar bakmadı. Onun yerine cebinden sigarasını çıkarıp bir dalı dudaklarına yasladı ve ateşleyip camı hafifçe araladı. Hazan, istediği kadar inkâr etsin, onu yalanlamak için söylenmiş sözler bile olsa, belki de açıkça olanı biteni anlatıyordu. Tanımadığı bir kıza inanacak değildi. O hatayı bir kez yapmıştı.

"Evlenmekten kurtulmak için her deliliği yapacak biri için zor değil bence." Kayıtsızca konuşup sigarasından bir nefes daha çekti. Gözleri hâlâ akıp giden yoldaydı. "Seni tanımıyorum. Kimin doğruyu söylediğini de bilmiyorum. Ama içimden bir his senin göründüğün kadar masum olmadığını söylüyor."

Araç durmuyor, adam hâlâ önyargılı davranıyordu. Hazan pes etti. O da yönünü aracın ön camına çevirip kollarını göğsünün altında bağladı ve dudaklarını sinirle büzdü.

"Ne istiyorsan onu düşün seni ikna etmeye çalışmayacağım. Ama şunu bil ki en az senin kadar bu durumdan hoşnut değilim. Çünkü seninle evlenmeyi zerre kadar istemedim."

DÖNÜM NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin