33. Bölüm

35.1K 1.8K 699
                                    

Lütfen bol bol yorum yapmayı ve vote vermeyi ihmal etmeyin. Sizleri seviyorum ( ˘ ³˘)♥

Onca kişinin okuyup oy vermemesi beni gerçekten çok üzüyor. Yıldıza bastığınızda inanın hiçbir kaybınız olmaz.

Üç beş kelime yazdığınızda da beni motive edeceğinizi unutmayın olur mu?

33. Bölüm

🍁

Hazan'ın yaralı gönlü her bir acıyı tatmak zorunda kalmış, annesinin belirsiz varlığı ve babasının ölümüyle öksüzlüğü dibine kadar yaşamıştı. Acısı geçmiş ama sönük ve kirli bir leke gibi her baktığında varlığını hissettiren yaraların bir yenisini açan annesi ise artık hayatta değildi.

Ağlamaktan yanan gözlerini yumup açtığında, ihtiyacı olan önemli eşyalarını koyduğu sırt çantasının fermuarını çekti. Sonra da başını ağır bir şekilde kaldırıp yanına gelen kocasına baktı.

Kurtarıcısı, varlığıyla arkasında ki yıkılmaz dağ, sevdiği adam...

Usulca ayağa kalktığında, "Benimle gelmek zorunda değilsin." diye fısıldadı.

Şefkatle ellerini tuttu kocası, uzanıp onu kollarının arasına aldı ve saçlarını öptü. "Seni yalnız mı göndereceğim? Delirdin mi?"

"Kardeşinin olduğu bu şehirden ayrılmak istemediğini söylemiştin." diye mırıldandı, Hazan. "Ben giderim gerçekten sorun de-"

Tufan, onun büzülen dudağına işaret parmağını yaslayıp, "Onu kaybettim." diye fısıldadı. Başını iki yana sallayıp gözlerinin en derinine bakar gibi durdu. "Yaşananlardan sonra seni asla tek başına göndermem. O it hâlâ senin için tehlike arz ediyor."

Hazan, ona sarılıp kollarını vücuduna doladığında tek kelime bile edemedi. Canı öylesine yanıyordu ki, kalbine çöken ağırlık konuşmasına müsaade etmiyordu.

Karısının ipek saçları hareket eden elinin altından nazlıca kayıp giderken Tufan, onun saçlarını tekrar öptü. "Ne zaman hazır hissedersen çıkarız."

Derin bir nefes almak istedi, Hazan. Ama soluğu daha ciğerine inmeden tıkandı. Hazır değildi.

"Hazırım. Sana da bir iki parça kıyafet alayım, sonra çıkarız."

Ayrılmadan hemen önce kokusunu içine çekip başının tepesine bir öpücük daha bırakan Tufan, elleriyle onun narin omuzlarını okşadı ve bir buse de alnına bıraktı. "Aldım bir şeyler, düşünme bunları. Kendini iyi hissedince inersin."

Hazan başını salladığında, "Aşağıdayım." diye fısıldadı. "Sen gelene kadar aracın içi ısınsın."

Yere eğilip karısının çantasını aldığında daireden çıktı. Zordu. Kaybetmenin acısını biliyordu. Gerçi annesinin Hazan'a olan davranışlarını gördükten sonra o kadından nefret etmişti ama ne olursa olsun Hazan üzülüyor, onun üzüntüsü Tufan'ı mahvediyordu.

Garaja inip aracı çalıştırdı. Peşinden klimayı açtı. Buradan ilk ayrılıp gittiğinde Aslı'ya ihanet etmiş gibi hissetmişti ama şimdi mecburdu. Onu yalnız gönderecek kadar henüz kafayı yememişti.

Araç çalışır vaziyetteyken sensör yandı ve kapıyı gözleyen bakışları Hazan'ı buldu. Karısı kapıyı açıp bindiğinde ise aracı hareket ettirip garajdan çıktı. Karla karışık yağmur yağıyordu. Silecekleri çalıştırdı ve aracı dikkatle kullanmaya başladı. Hazan'ın durgun hâline karşın ne yapacağını bilmiyordu.

DÖNÜM NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin