13. Bölüm

34.1K 1.8K 239
                                    

13. Bölüm

🍁

Hazan asansöre bindiğinde acıyan gözlerini yumdu. Tepesinde yanan canlı ışık yorgun gözlerinin canına okumuştu. Bedeni bitap düştüğü için sırtını aynaya yaslayıp derin bir nefes aldı. İsminin Tufan olduğunu öğrendiği adam ise bir saat önce buradan ayrılmış onun kimliğini almaya gitmişti. Anahtarlar Gönül'de olduğu için Tufan'ın telefonunu kullanarak onu aramıştı ve marketi açmalarını istemişti. Gönül yine bir sürü soru sormuştu fakat Hazan kısa keserek yarın her şeyi anlatacağına söz vermiş, konuşmayı sonlandırmıştı.

Asansörün iki kanadı yan tarafa açıldığında hastanenin geniş koridoruna adım attı. Dedesinin odasına doğru yürürken de onu gördü. Başını arkaya atmış, kalın kollarını göğsünün üzerinde bağlayıp bacaklarını hafifçe aralamıştı. Garip bir heyecan dalgası benliğini yoklayıp geçerken dudağının kenarını ısırdı. Doğrudan dedesinin yanına gitmek isterdi ama çantası adamın yanındaki koltuğun üzerinde duruyordu.

Parmakları istemsizce feracesinin kumaşını kavrayıp terleyen avuçlarını kumaşa bastırdı. Vücudunun ısısı yükselirken bunu da hastanenin fazla sıcak oluşuna bağladı. Ama depara kalkan kalbi için uydurarak bir bahanesi yoktu. Adama yaklaştıkça kalp atışları biraz daha yükseliyor, ağzının içinin kuruduğunu hissediyordu.

Tufan'ın kirpikleri aralanıp koyu kahverengi gözleri onu bulduğunda ise, "Şey." diye ağzının içinde geveledi. "Çantamı alacaktım. Teşekkür ederim getirdiğiniz için."

Başını kaldırıp ifadesizce ona bakan adam kollarını çözüp geniş omuzlarını esnetti. Belki uykusuzluktan dolayıydı bilmiyordu ama gözlerinin içindeki kılcal damarlar kendini belli ediyordu.

"Otursana, biraz konuşalım."

Hazan başını belli belirsiz sallayıp, çantası hâlâ aralarında dururken yanındaki koltuğa oturdu. "Sizi dinliyorum."

"Evleniyoruz ama kafanda da soru işareti kalmasın." dedi, Tufan. "Sormak istediğin bir şey varsa çekinmeden söyleyebilirsin. Belki çok uzun sürmeyecek ama sonuçta birkaç ay aynı evi paylaşacağız."

Hazan, onun açık sözlüğü karşısında kendisi de açık olmaya karar verdi. Gözlerini, onun gözlerine dikilmiş koyu kahvelerde sabit tutmamaya çalışarak, "Öncelikle benim okul işi olmuyor maalesef." dedi. Onun gözlerinin düşünceli bir hâl aldığını görünce de, "Yani son sınıfta yatay geçiş olmuyor." diye açıklama yaptı. "Muhtemelen sınıfta kalırım ve seneye nasip olursa yine burada okurum. Aklınıza bir şey gelmesin diye söylüyorum, yine dediğiniz tarihte ayrılırız ben sorun çıkarmam."

Tufan onay verircesine başını salladı. "Benim için sorun değil. Başka bir şey var mı?"

"Var." Dudaklarını ısırdı. "Aslında kafamı kurcalayan başka noktalar da var ama nasıl diyeceğimi bilmiyorum."

Onun pembeleşen yanaklarına bakan Tufan, kızın gözleriyle kontak kurmaya çalıştı fakat Hazan onun gözlerine uzun süre bakmıyordu. Kısa bir an bakışları çarpışıyor, sonra hedefinden çıkıp gidiyordu. Garipsedi. Fakat ona yansıtmadı.

"Ben de merak ettim şimdi, neymiş o söylemekte zorlandığın mesele?"

Yanakları sıcağın da etkisiyle biraz daha yanarken ondan aldığı cesaretle, "Yani biz şimdi kısa bir süreliğine evleniyoruz ya." dedi. Tamam söyleyecekti ve içindeki huzursuzluğu giderecekti. "O süre zarfında benden bir beklentiniz olamayacak değil mi?"

DÖNÜM NOKTASIHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin