17. Bölüm
🍁
Yere bıraktığı valizlerine bakıp, beyaz spor ayakkabılarını çıkarttı ve omzuna astığı çantasının kulpuna sıkıca tutunarak bir müddet daha orada bekledi. Ne yapacaktı? Evi gezip kendisine oda beğenemeyeceğine göre mecburen onun tekrar teşrif etmesini bekleyecekti.
Kesik bir nefesi içini çekti ve pek saygı değer Tufan Bey'in yeniden gelmesini beklerken bulunduğu yerden etrafına bakındı. Tufan'ın girdiği sol kapının karşısında, yan yana iki kapı daha vardı. Muhtemelen tuvalet ve banyo olmalıydı. Giriş kapısının karşısında ise yukarıya, çapraz bir şekilde tırmanan, ahşap görünümlü bir merdiven uzanıyordu. Merdivenin dibinde bir kapı daha vardı ama kapalı olduğu için onun bir o da mı yoksa salon mu olduğunu anlamamıştı.
O böyle düşüne dursun, Tufan girdiği yerden çıktı. Gömleğinin kol düğmelerini açarken, "Yukarıda iki oda var." diye konuştu, ona bakmıyordu. "Birisi benim odam, diğeri ise kullanılmıyor. Kısacası her ikisine de girmeni istemiyorum." Kol düğmelerini çözüp, elini yakasına attığında diğer düğmeleri çözmeye başladı ve başıyla merdivenlerin yanındaki kapıyı işaret etti. "Orada kalabilirsin." Bir yandan düğmelerini çözerken merdivenlere doğru adımlamaya başlamıştı.
Hazan ise sopa yutmuş gibi ona bakmaya devam ederken, çantasının kulpuyla birlikte dişlerini de istemsizce biraz daha sıktı. Pislik! Kendisini bir fazlalık gibi hissettirmek istiyorsa bunu gayet iyi başarıyordu.
"Bir iş bulup birkaç gün sonra bu evden gideceğim." Pekâlâ bunu yarın da diyebilirdi ama ona ihtiyacı olmadığını görmeliydi.
Tufan merdivenlerin basamağında durup omzunun üstünden ona baktı. "Aklından bile geçirme. Emeline ulaştığına göre bu evde kalıp sonuçlarına katlanacaksın."
"Beni burada zorla tutamazsın." dedi, öfkeden titreyen sesiyle. Kalbi sinirden küt küt atmaya başlamıştı.
Genç adam bedenini tamamen ona doğru çevirdi. Çıktığı birkaç basamağı aheste bir şekilde inip tehditkâr bir duruşla ona doğru yürürken Hazan'ın kalbi biraz daha hızlandı. Yanına kadar geldiğinde ise ona usulca yaklaştı ve genç kızın geri adım atmasıyla birlikte kolları öne doğru uzanıp ellerini onun başının iki yanına sabitledi. Hazan'ın soluğu ise boğazında tıkandı. Gömleğinin düğmeleri açılmış, sert göğsü görüş alanına düşmüşken, Tufan'ın nefesi yüzünü yalayıp geçiyordu.
"Gittiğin an, o soysuz aileyi arayıp yerini söylerim." dedi kısık ve bir o kadar tehditkâr bir sesle. "Seni bulamayacağımı sanıyorsan yanılıyorsun."
Öyle bir kansızlığı yapacak değildi ama gözü karardığında neler yapabileceğini bilsin istiyordu. Tufan onun kullanabileceği bir adam değildi. Bunu da ona zevkle gösterecekti.
Hazan, adamın vücudundan yayılan ısıyı bu mesafeden bile hissedebiliyor, alışkın olmadığı yakınlıkla garip hislerin arasında boğuluyordu. Yutkundu ve kendisini etkisiz hâle getiren duygulara rağmen gözlerini onun yapılı göğsünden çekip, meydan okuyan bakışlarla karşılık verdi.
"Git söyle. Senin saçmalıklarına katlanmaktansa onlarla yüzleşmeyi tercih ederim." İyi bari bu sefer çenesi titremeden konuşabilmişti.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
DÖNÜM NOKTASI
ChickLitKapı aralığından gözüne çarpan çıplak bedenle olduğu yere çakılı kaldı. Alkolün esir aldığı beyni ona oyun oynamıyorsa... Evet, kesinlikle çıplaktı! Yutkundu ve yanlış olduğunu bile bile onun kıvrımlı bedenini baştan aşağıya süzdü. Dişlerini sıktığı...