Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
YORUM DA ATIN LAN
Bir çift kırmızı göz, kaşları çatık bana bakıyor.
Ellerimi yumruk yapmışım, sinirliyim.
Bulunduğumuz alan... Boş bir arazi?
Ama sadece biz yokuz.
Sessler duyuyorum, etrafımızda birileri bizi izliyor.
"HADİ! VUR ONA!"
"BEN SİZE 3 NUMARANIN BASİT OLMADIĞINI SÖYLEMİŞTİM!"
"İÇİNDEN ŞEYTAN ÇIKTI RESMEN!"
"5 NUMARA BASİT BİR ÇOCUK DEĞİL! SALDIRSANA, HADİ!"
Başımı o tarafa çevirmek istesem bile çeviremedim.
Sert bir rüzgar arkadan bize doğru esti, saçlarım öne doğru uçuşurken gözlerim saçlarıma çarptı.
Kırmızı mı? Ne?
Gözlerimi açtığımda odamın tavanı ile birkaç dakika boyunca bakıştım.
Gördüğüm şey çok saçmaydı.
Doğrularak yatağımın karşısındaki dolabın aynasına baktım.
Saçlarım tabii ki beyazdı.
Saçlarım hep beyazdı.
Yataktan doğrulup banyoya giderek yüzümü yıkadım ve çantam ile telefonumu alarak odamdan çıktım.
Şort ve askılı pijamam ile koridorda yürürken aklım hâlâ rüyadaydı.
Ah, hadi ama Rose! Aptal bir rüya!
Bu zamana kadar çocukluğum ile ilgili anılarımı gördüğüm zamanlar olmuştu.
Çocukluğumu çok hatırlamıyordum.
Bir yurtta olduğumuzu, Neito ile yakın olduğumu, eğitim aldığımızı ve bu tarz ana şeyleri hatırlıyordum.
Ama bu ana olayların içinde yaşanan şeyleri hatırlamıyordum.
Sol koridordan Denki gelince gözlerimi ona çevirdim.
"Rose? Uyanman için daha erken değil mi?"
"Bu da ne demek?"
Telefonundan saate baktı, "Saat daha yeni 5 oldu. Görevin mi var?"
İç çekerek yüzümü ovuşturdum, "Dışarı çıkacağım. Neito uyanırsa dışarıda olduğumu söylersin."
Yürümeye devam ettiğinde arkamdan seslendi, "İyi misin sen?"
"Denki. Git yat."
Otoparka indiğimde panodaki anahtarlardan rastgele birini alarak arabalara ilerledim.
Anahtarın düğmesine basınca hangi araba olduğunu anlayıp arabaya ilerledim.
Denki'nin arabasıydı, sanırım.
Hepimizin birçok arabası vardı. Yaptığımız işlerle çok fazla para kazandığımız için harcamanın en eğlenceli yolu araba koleksiyonu yapmak oluyordu.
Bir süreden sonra o kadar çok araba olmuştu ki aldığımız arabaları karıştırıyor olmuştuk.
Biz de en sonunda siktir etmiş ve önümüze gelen arabayı kullanır olmuştuk.
Binadan çıkıp boş caddede arabayı sürmeye başladım.
.
"Hanımefendi, acaba bir sorununuz mu var? Bu aldığınız 5. kahve, art arda bu kadar içmeniz iyi değil."
24 saat açık olduğunu bildiğim kahve dükkanına gelmiştim. Kaç saattir buradaydım bilmiyordum, ama güneş doğmaya başlamıştı.
Kadının elinden kahve kutusunu alarak gülümsedim. "Merak etmeyin, bana bir şey olmaz."
Ücreti kasanın yanına bırakıp dükkandan çıktım ve önüme ilk çıkan ara sokağa girerek yürümeye başladım.
İğrenç hissediyordum.
Dakikalar sonra bir binaya yaslanarak yere çömeldim.
Kahvemden bir yudum aldım ve sadece dinledim.
Biri geliyordu, bu tarafa.
Yürüdü, yürüdü, yürüdü. Adımları yavaşladı. Birkaç saniye bekledi, bana doğru yürümeye başladı.
Önümde durduğunda bacakları ile bakışıyordum. Kahvemden bir yudum daha aldım.
"Öldürmeyeceksen çekil önümden. Manzaramı kapatıyorsun."
"Manzaran duvar mı?"
Tanımadığım bir sesti.
"Manzaram götüne mi batıyor? Sanane kardeşim."
Birkaç adım geri gittiğinde bu sefer yüzünü görmüştüm.
Bu neydi?
Dikişleri olan bir adam.
"İnsanlara da mı dikiş yapıyorlar?"
"Ayıptır söylemesi, birazdan seni öldüreceğim."
Gülümseyerek elimdeki kahveyi yanıma bıraktım. "Ne ayıbı canım? Herkes öldürür sevdiğini."
Ellerinden mavi alevler çıktığı sırada çoktan ayağa kalkmış ve onun ayak bastığı toprağı bataklık yaparak onu yarıya kadar batırmıştım.
Alevleri her yeri sararken birkaç adım geri gittim.
Dudaklarımı büzdüm, "Toprak ateşi söndürür, biliyor muydun bunu?"
"Çok sağ ol, bilgi için."
Alevler bir anda tüm alanı kapladığında hızlıca oradan uzaklaştım.
Buradaki toprak bana yeterli değildi. Sadece toprakla bir şey yapamazdım.
Ateş edemezdim. Mermiler alevinde erirdi.
Alevleri normal bir alevden daha güçlüydü.
Sadece zaman kazandırsın diye onun adım attığı her alanı bataklık yaparken mırıldandım.
"Şimdilik gidiyorum. Sakın pes ediyorum sanma. Yemin ederim sikerim seni, alev topu."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakugou x Reader (Bnha x Reader)
FanfictionÖzgünlükleri üst rütbeler, devlet adamları, koruyucular hariç kimse kullanamaz. Eskiden yurt denilen yerlerde yasadışı şekilde, çocuklara özgünlük kullanımı öğretiliyordu. Bir gün bu yurtların hepsi aynı anda ateşe verildi. Bazıları kurtuldu, bazıl...