Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
Binanın özel parmak izi şifreli kapısından girip koridorda yürümeye başladık.
"Acıktım."
"Ben de."
"Yemek yiyelim."
"Önce patronu gör."
Koridorun 3'e ayrıldığı yerine geldiğimizde oflayarak sola döndüm, Neito ise düz devam etti.
Siyah duvarlarla çevrili, duvarlarda tablolar olan koridordan geçerken sağdan Denki koridora girerek bana doğru yürümeye başladı.
"Rose, gelmişsin!"
Gözü bedenimde dolaşırken kolumda durdu. "Kolun yaralanmış."
Kaşlarımı çatarak koluma baktım, "Sararım birazdan."
"Kim yaptı? Sen sadece gözetlemeye gitmeyecek miydin? Başına bela mı al-"
Gözlerimi kapatarak iki kelime söyledim. "Kaminari Denki."
Bir saniye sonra gözlerimi açtığımda selam pozisyonunu almıştı. "Evet efendim."
Tanrım. Bu çocuğu susturmak için ona emir vermek zorunda kalıyordum.
"Git ve antrenmanına dön. Hemen."
"Başüstüne efendim."
Hızlı adımlarla yanımdan geçip gittiğinde ben de Aizawa'nın odasına ilerledim.
Masasında oturmuş sigarasını içerken bana baktı, daha sonra da koluma.
"Saldıran kimdi?"
"Bilmiyorum, Toshinori'nin adamlarından biri olduğu kesin."
"Fiziksel özelleri?"
"Sarı saçlı. Vücut ölçümleri Neito kadar vardı. Belki biraz daha kol kası olabilir. Kırmızı gözleri var."
"Araştıracağım. Git ve koluna pansuman yap."
Kafamı sallayarak kapıya ilerledim. Çıkacağım sırada omuz üstünden ona baktım.
"İsmini bulduğun an bana söyle. Orospu çocuğu olmak istemiyorum."
Kaşlarını çatarak geriye yaslandı. "Ne bok yedin yine?"
"İntikam alacağını söyledi." omuz silktim, "Ben de almayan orospu çocuğu dedim."
Katsuki'den:
"Piç kurusu! Onun yüzünden yüzüm yara aldı!"
"Kacchan, artık sakinleş."
"Siktir git lan! Geberteceğim o kızı! Aizawa'nın tüm adamları ayrı sikik amına koyayım!"
Ayna karşısında yüzümdeki sargılanmış yaraya bakıyordum. O beyaz bok yüzünden böyle olmuştu.
Kesinlikle onu gebertecektim.
"Öldürmemem için yalvaracak bana!"
Kapı açıldı ve içeri Jirou girdi, "Efendim, patron çağırıyor."
Derin bir nefesi içime çekerken doğruldum ve kapıya yöneldim.
"Antrenmanına dön. Deku, sen de eğitime git."
Jirou başını bir kez aşağı yukarı salladı, "Tabii efendim."
Odadan çıktığımda Deku'nun kendi kendine homurdandığını duydum.
"Ben senin emrin altında değilim, aptal diktatör!"
Koridorlardan geçerek Toshinori'nin odasının önüne geldim. Kapıyı iki kez tıklatarak içeri girdim.
Masasının önündeki koltuk takımında oturuyordu. Onun karşı koltuğuna geçerek oturdum ve bacak bacak üstüne attım.
"Kimdi?"
"Aizawa'nın adamı olduğu kesin."
"Betimle."
"Beyaz uzun saçları var. Eğitimli olduğu çok belliydi. Savunma ve saldırma biliyor. Keskin nişancı."
Kahvesinden bir yudum alırken geriye yaslandı. "Beni öldürmek istemedi."
"Öldürmek istemedi değil. Öldürme emrini almadı."
"Onu araştıracağım, çıkabilirsin."
"Neden direkt onların mekânını basmıyoruz? Nerede olduklarını biliyoru-"
"Katsuki." elindeki fincanı masaya bırakırken ağızından çıkan kelimeler bir bıçak kadar keskindi.
Gözlerini bana çevirdi. "İşime karışma. Öyle olmayacak diyorsam, olmayacak."
Aralık olan ağızımı kapattım ve başımı eğdim.
"Başka bir sorun?"
"Yok."
"Çıkabilirsin."
"Peki efendim."
Ayağa kalkıp 4 büyük adımda kapının önüne geldim. Kapıyı açıp dışarı bir adım attığımda bedenimi hafifçe ona döndürdüm.
"Kimliğini tespit edince bana söyle."
"Neden?"
"Almam gereken bir intikam var."
Gözlerimi o beyaz bokun aklıma gelmesi ile kıstım, "Orospu çocuğu olmak istemem."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakugou x Reader (Bnha x Reader)
FanfikceÖzgünlükleri üst rütbeler, devlet adamları, koruyucular hariç kimse kullanamaz. Eskiden yurt denilen yerlerde yasadışı şekilde, çocuklara özgünlük kullanımı öğretiliyordu. Bir gün bu yurtların hepsi aynı anda ateşe verildi. Bazıları kurtuldu, bazıl...