Davet

2.2K 281 63
                                    

Beğenin lütfen 🔪

Yorum da atın

Bu saatte bölüm atıyorum bari yorum falan atın da okurken eğleneyim

Ayna karşısında bir kez daha üstüme baktım. Daha sonra zaten kontrol etmeme rağmen tüm silahlarımı tekrar kontrol edip odadan çıktım.

Başkanın odasına ilerleyip kapıyı 2 kez tıkladım.

"Gir."

Kapıyı açıp bir adım attım ve iki elimi de arkamda birleştirdim. "Efendim, hazırsanız çıkabiliriz."

Sandalyesinden kalkarak başını salladı, "Gidelim canım."

Onaylarcasına başımı sallayıp kenara çekilerek odadan çıkmasını bekledim. Ardından kapıyı kapatarak tam arkasından yürümeye başladım.

"Benim oğlan geldi mi?"

"Akiho Bey'i görmedim efendim. Buna net bir cevap veremem."

İç çekerek başını yavaşça iki yana salladı. "O velet kim bilir ne bok yiyor yine..."

Şu an korumalığını yaptığım kişi devlet başkanıydı. Oğlu Akiho ise 25 yaşındaydı ve tüm ülkenin, hatta bir devlet büyüğü olduğu için Dünyanın bildiği üzere haylaz ve yavşağın tekiydi.

Onunla 2 yıl önce yine böyle bir görevde karşılaşmıştım. Tanrıya yemin ederim ki, devletle bir ilgisi olmasa bir saniyede elimde yok olurdu.

Yaklaşık 3 dakika sonra uzun koridor bitmişti. Birleşik 2 kapısı olan büyük salon kapısının önüne geldiğimizde kapının yanındaki 2 koruma başkana eğilerek selam verdi ve kapıyı girmemiz için açtı.

Salona girdiğimizde davetlilerle dolu salonu gözlerimi kısarak incelemeye başladım.

O sırada biri gözüme çarptı. Akiho buradaydı.

Başımı başkana çevirdim, "Efendim, Akiho Bey bura-"

"Merhaba baba!"

Cümlem bitmeden hemen dibimizde onun sesi duyulmuştu.

Başımı sağa çevirdim, başkan da tüm vücudunu ona doğru çevirdi. "Akiho. Geleceğini düşünmemiştim."

Akiho'nun yüzündeki gülümseme hâlâ yerinde dururken gözlerini gözlerime çevirdi ve bana bakarak konuştu. "Ne münasebet... Merhaba, Rose."

Yüzünün ortasına yumruk atmak isteğim adamın önünde hafifçe başımı eğerek selam verdim. "Merhaba Akiho Bey."

"Seni böyle bir yerde görmeyi beklemiyordum."

Başım hâlâ eğikken kendi kendime mırıldandım, "O Aizawa var ya..."

Başımı kaldırıp tam konuşacağım sırada Akiho'nun hemen yanında duran kişiyle kaşlarımın çatılması ve uzun kollu  siyah bluzumun bileğine sakladığım bıçağı onun boynuna dayamam bir oldu.

"Sen..."

Katsuki'nin dudağında şeytanca bir gülümseme varken ellerini iki yana kaldırdı.

"Rose, o benim korumam. Katsuki."

Şaşkınlıkla bir Akiho'ya, bir Katsuki'ye baktım.

Birkaç saniye sonra sakince bıçağı geri çekip eğildim. "Affedersiniz."

Salondaki herkes bize bakarken başkanın boğazını temizlemesi ile tekrar konuşmaya devam ettiler.

"Akiho, gel ve benimle misafirlere hoşgeldin de."

"Tabii ki, baba."

Akiho ve başkan önümüzde yürürken Katsuki ve ben yan yana onların arkasından gidiyorduk.

"Burada ne işin var?"

"Sürpriz yapayım dedim."

Güldüm, "İntikamı burada mı alacaksın?'

"Ah, keşke şimdi alabilsem. Ama maalesef görevdeyken bunu yapamam."

Gözlerimi yavaşça onun gözlerine çevirdim. Kırmızı sert gözleri dimdik bana bakıyordu.

Tanrım, kim bu gözleri görse içindeki öldürme isteğini fark ederdi.

Dudağım yavaşça yana kıvrılırken önüme döndüm ve adımlarımı hızlandırırken son bir şey söyledim.

"İyi şanslar, kırmızı."

Bakugou x Reader (Bnha x Reader)Hikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin