Beğenin lütfen
Yorum da atın
YORUM DA ATIN
Devlet, başımıza bela aldığımızı fark ettiği için Shoto ve devlet koruyucusu babası olan Endeavor'u göndermişti. Neredeyse 1 saatlik bir konuşmadan sonra onları geri göndermeyi başarmıştık.
Katsuki, Neito, İzuku ve ben. 4 kişi masanın etrafına oturmuş, ciddi bir şekilde karşımızda duran 2 patrona bakıyorduk.
Katsuki hemen yanımda oturuyordu. Neito ve İzuku ise diğer koltuğa geçmişti.
"Anlatacak mısınız artık?"
Katsuki'nin sözü ile Aizawa derin bir nefes aldı ve masaya bir dosya fırlattı.
Kaşlarımı çatarak dosyayı elime aldım ve açtım. Katsuki'de okumak için iyice bana yanaştı.
13 yıl önce, tüm yurtların farklı sebeplerle yanmaya başlaması.
Dosyanın en üstünde bu yazıyordu.
Kısaca göz gezdirip Neitolara uzattım. Onlar dosyayı incelerken Aizawa'ya döndüm.
"Dosyada zaten bildiğimiz şeyler var. Hâlâ anlamadım."
"Yurtların hepsi bir kişiye bağlıymış."
"Kim bu kişi?"
Toshinori söze geçti, "Kendisi artık hayatta değil. Ama eskiden başı olduğu kötüler birliği, şu an sizin peşinizde olan kişiler."
"Kişiler?" İzuku geriye yaslanıp saçlarını karıştırdı.
"Kaç kişi bunlar?"
"3"
"İsimleri, nerede oldukları, herhangi bir şeyi biliyor muyuz?"
"Toga, Dabi ve birliğin başı olan Shigaraki."
Aizawa direkt olarak bana bakıyordu, "Sana saldıran dikiş kafa Dabi."
Kaşlarımı kaldırırken anladığımı belli etmek için başımı aşağı yukarı salladım.
"Ee? Biz ne zaman saldıracağız bunlara? Ben bu sikiklerden çok sıkıldım."
Neito elini kaldırarak Katsuki'yi susturdu. Kısık gözlerle Aizawa'ya bakıyordu.
Bir şey düşündüğü çok belliydi.
"Bu kişiler neden bizim peşimizde? Biz onlara bir şey yapmadık. Sizinle ilgili. Peki siz ne yaptınız?"
Sessizlik oldu.
Toshinori boğazını temizleyerek Aizawa'ya baktı, "Sen mi söylersin ben mi-"
"Yurtları yakanlar arasında biz de vardık."
"Ne?"
"Anlamadım?"
"Biliyordum."
"Hassiktir."
Neito çenesiyle oynarken geriye yaslandı.
"Bu ne demek?"
Aizawa bana döndü. "Ne anladıysan o."
"Ne anladıysam? Anladığım şey oradaki çocukları öldürmen. Bizi de şans eseri alman..."
Aklıma gelen düşünceyle kaşlarım çatıldı, "Şans eseri alıp almaman da ayrı konu."
Katsuki benim şüpheme katılarak farklı bir soru yöneltti.
"Özel miydik biz?"
"Bu konuları konuşmaya gerek yok. Olay çok eskide kaldı. Size tüm detayları ile anlatmadık bile. Bunları bilseniz yeter."
Parmaklarımla koltuğun kol kısmında ritim tutarken bir anda ayağa kalktım.
"İyi. Biz ne zaman saldıracağız bu heriflere?"
"Onlar sizi bulacak. Siz de onlara saldıracaksınız."
Öfkeden kahkaha atarken başımı salladım. "Çok iyi bir plan, baba!"
Odaya sessizlik hâkim oldu. Katsukilerin gözlerinin üstümde olduğunu hissediyordum.
Toshinori ve Aizawa'nın arasından geçerek kapıdan çıktım. Arkama bakmadan kapıyı sertçe geri ittim ama koridorda yürürken kapı çarpma sesi gelmedi.
Biri kapıyı tutmuştu.
Daha sonra adım sesleri gelmeye başladı, tam arkamdan geliyordu.
"Hey."
"Sinirlerim bozuk. Sakın sinirlerimi daha çok bozacak bir şey deme, sarı kafa."
Kolumu tutarak beni durdurdu. Karşıma geçerek başını yana eğdi, "Bara gidelim mi?"
Birkaç saniye yüzüne baktım, gülmemeye çalışarak cevapladım.
"Sarhoş olup sabah da seviştik sanma yine."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakugou x Reader (Bnha x Reader)
FanfictionÖzgünlükleri üst rütbeler, devlet adamları, koruyucular hariç kimse kullanamaz. Eskiden yurt denilen yerlerde yasadışı şekilde, çocuklara özgünlük kullanımı öğretiliyordu. Bir gün bu yurtların hepsi aynı anda ateşe verildi. Bazıları kurtuldu, bazıl...