Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın 😽😽
"Baksana."
"Hm?"
"Ne zamandır buradasın?"
Katsuki ile kadehlerimizi doldurmuş ve koltuklara yayılmıştık.
Zengindik.
Ben zengindim, Neito zengindi, Denki zengindi, Aizawa...
O zenginin de ötesiydi.
Doğal olarak yaşadığımız yer de lükstü. İstediğiniz her şeyi burada bulabilirdiniz.
İçkimden bir yudum alıp bardağı hafifçe sallamaya başladım. İçindeki içkinin bardağın hareketi ile dönmesini izliyordum.
"Çocukluğumdan beri."
"Çocukluk ne demek? Doğduğundan beri mi?"
"Hayır, çocukluğumdan beri. 10 yaşından itibaren falan."
Onaylarcasına mırıltılar çıkardı, "Burada büyüdün yani... Ben de orada büyüdüm."
Orası diye bahsettiği yer kendi örgütüydü.
"Nasıl geldin?"
Ona baktım, "Nereye?"
"10 yaşında buraya nasıl geldin?"
"Kaldığım yer yandı, o da beni yanına aldı." duraksadım, "Neito ile birlikte yanına aldı."
"Ha... O sarı kafayla çocukluk arkadaşısın demek."
"Sen de İzuku ile öylesin sanırım."
"Nereden anladın?"
Omuz silktim, "Bilmem, belli sadece. Uzun süredir tanıştığınız."
Yarısına bile getirmediğim bardağı yandaki minik sehpaya koydum ve başımı koltuğun arkasına yasladım.
"Kendimi yabancı gibi hissediyorum." ister istemez dudaklarımın arasından çıkan sözle gözlerimi kapayarak elimin tersini alnıma yasladım.
Neredeyse 1 dakikalık sessizlik oldu.
"Bu ne demek?"
Yutkundum, "Kendimi kendim gibi hissetmiyorum."
"Kişilik bozukluğun falan mı var?"
Güldüm, başımı iki yana salladım. "Öyle bir şey değil."
Gözlerimi açarak elimi indirdim ve ona baktım. "Çocukluğunu hatırlıyor musun? Örgüte gelmeden önceki zamanı."
Kaşları biraz çatıldı, "Eh işte. Tüm detayları ile değil ama evet."
"Ben sadece ana hatları hatırlıyorum."
"Ana hatlar neler?"
Gerçekten ilgili gözlerle bakıyordu, merak ediyor gibiydi.
Ona içimi dökmek ne kadar doğru sayılırdı bilmiyordum, ama şu an onu başka bir örgütten biri olarak görmek istemiyordum.
"Yurtta büyüdüm. Orada zorla bir şeyler yaptırıyorlardı. Neito beni koruyordu. Bana yapılan şeyleri çok hatırlamıyorum, ama travmatik şeylerdi. Daha sonra yurt yandı, Aizawa bizi yanına aldı."
"Sen de o yurtlardan birindeydin..."
Bir anlığına bana şefkatle bakıyor gibi gözüktü ama direkt gözlerini benden kaçırdı.
Boğazını temizledi, "Biliyorsundur, tüm yurtlar yakılmıştı. İzuku ile ben de o yurtlardan birindeydim."
Bu çok şaşırılacak bir şey değildi. Zaten dosyasını ilk okuduğum zaman bunu ihtimaller arasına koymuştum.
Başımı koltuktan kaldırıp bağdaş kurarak ona döndüm, bu sefer kolumu koltuğun arkasına yasladım.
"Rüyanda ne gördün?"
"Sen ne gördün?"
Omuz silktim, "Yurttaki zamanımdan kalma silik anılar."
Kaşları hafifçe havaya kalkarken başını aşağı yukarı salladı, "Ben de."
"Vay be..."
Yandaki içki bardağıma uzanıp bir yudum daha aldım. "O zamanki saf halimizi düşünürsek 13 yıl sonra bugün bayağı güçlüyüz."
"Çocukken güçsüz değildim."
Alayla güldüm, "Güçsüz olmasaydın o yurtta, o kim olduğu belirsiz insanların emirlerine uymazdın."
"Sen çocukken güçsüz müydün?"
Başımı aşağı yukarı salladım. "Evet."
"Neden şu an küçük görülmekten nefret ediyorsun?"
Bardağımdan bir yudum daha alıp tekrar masaya koydum. "Çocukken güçsüzdüm. Şu an çocukluğumdaki ben değilim. Yeterince güçlüyüm."
Kafasını koltuğun arkasına yasladı, "Güçlü kadın... Ne güzel."
Sırıttım, "Dün sabah beni güçsüz bulmuştun. Hatta hatırlıyorsan bacak arana çok güzel vurmuştum."
Başını salladı, "Sadece sinirliydim."
"Sinirliyken çok boş yapıyorsun."
Kafasını kaldırdı ve barı aydınlatan birkaç loş ışıkta parlayan kırmızı gözlerini gözlerime dikti.
Dudağı yana kıvrıldı, "N'apalım? Biz de böyleyiz."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakugou x Reader (Bnha x Reader)
FanfictionÖzgünlükleri üst rütbeler, devlet adamları, koruyucular hariç kimse kullanamaz. Eskiden yurt denilen yerlerde yasadışı şekilde, çocuklara özgünlük kullanımı öğretiliyordu. Bir gün bu yurtların hepsi aynı anda ateşe verildi. Bazıları kurtuldu, bazıl...