Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
YORUM DA ATIN
Katsuki'den:
Beyaz saçları kırmızıya dönüşen güzel...
İlk karşılaştığımız zaman ben saldırmamıştım.
Çok güzeldi, çok zarifti, çok masum duruyordu.
Onun canını yakmak istememiştim.
Ama bizi zorlayan başkaları vardı. O, benim canımı yakmaya çalışmıştı.
Sonraki karşılaşmamızda nedendir bilinmez, o bana saldırmamıştı. Ama ben ona kızgındım.
Ben, onu ilk gördüğüm an çok masum ve güzel durduğu için onun canını yakmak istememiştim.
O ise canımı yakmıştı.
Kafasını iki yana sallayıp ağladığı zaman gözümün önünden çıkmıyordu.
Sesi kulaklarımda yankılandığı an kusmak istiyordum.
Bu iki karşılaşmadan sonra bir daha görmemiştim onu.
En azından öyle sanmıştım.
"Şşt."
Gözlerimi aralayarak karşımda duran Neito'ya baktım.
"Ne var?"
Elindeki üstünden buhar çıkan karton bardağı bana uzattı. "Kahve aldım. İç kendine gel."
Saçma salak atar yapacak durumda değildim.
Kahveyi iki elimin arasına alarak doğruldum. "Teşekkürler."
Yanımdaki boş koltuğa oturdu ve kahvesinden bir yudum aldı.
İyiymiş gibi duruyordu ama Rose orada o garip gücünü kullandığı sırada yaşadığı korkuyu yüzüne baktığınız an anlayabilirdiniz.
Rose gücünü kullanıp bayıldıktan sonra Dabi'ye karşı olan öfkesini de anlayabilirdiniz.
"İyi olacak."
Elimdeki kahveye bakarken başımı ona çevirdim.
Ruhsuz bakan gözlerini gözlerime çevirdi. "Gücü onu sadece yordu. Tek sorunu yanıklar ama... Onu kolay iyileştirebilirler."
Onaylarcasına mırıltılar çıkardım ve kahvemden bir yudum aldım. "Ne zamandır biliyordun?"
"Neyi?"
"Sence?"
Derin bir nefes aldı, "Çocukluğumuzdan beri."
"O neden bunu bilmiyordu?"
"Şu ana kadar sadece 2 kez oldu. Biri..."
"Benim karşımda, benimle savaşırken."
"Diğeri de bugün oldu. Yurt yandığı zaman travma geçirmiş ve bazı şeyleri unutmuştu. Unuttuğu şeylerden biri de bu oldu. Biz de bir daha konusunu açmamıştık."
"Çok garip..."
Önünde oturduğumuz kapı açıldı ve doktor dışarı çıktı. Hızlıca ayağa kalktım. Neito'da benimle ayağa kalktı.
"Nasıl oldu?"
"İyi mi?"
Doktor başını onaylarcasına sallayarak gülümsedi. "İyi, yaralarını iyice tedavi ettik. İz kalabilir ama başka bir sorunu olmaz. Uyandı ama dinlenmesi gerekiyor, hep birlikte gidip onu yormayın."
"Ben-"
"Ben gi-"
Neito ile birbirimize baktık.
Onun çocukluk arkadaşıydı. Onun önce gitmesi daha doğru olurdu.
Başımı aşağı eğerek geri gittim, "Sen git."
Kolumdan tutup beni geri çekti. Şaşkınlıkla yüzüne baktım.
"Ben kardeşiyim, sen sevdiği kişi. Ben onu doğduğumdan beri her zaman görüyorum. Sen ise uzun bir ayrılık sonucu onunla tekrar görüşebildin."
"Sevdiği kişi mi? Beni seviyor mu? Bunu söyledi mi?"
Dudağı yana kıvrıldı, "Onu tanırım. Aptal kendisi fark etmemiş olabilir ama kesinlikle seni seviyor. Git gör onu."
"HEY! HADİ AMA! İYİYİM BEN! ÇIKARIN BENİ!"
İçeriden gelen bağırışlar ile şaşkınlıkla kapıya döndüm ve hızla içeri yöneldim.
Çalışanlar birkaç dakikada üstüme temiz şeyler geçirdi ve en sonunda odaya girebildim.
Rose yatakta oturmuş başı yere eğik ayaklarını sallıyordu.
Gülümsedim. Çocuk gibiydi.
"Hey..."
Başını kaldırıp bana baktı. Göz göze geldiğimiz an aniden ayağa kalkıp birkaç adımda yanıma ulaşarak boynuma kollarını doladı.
"Dinlenmen gerekiyor, aptal!"
Belinden tutup onu geri yatağa götürmeye çalışırken kendisi bunu hiç umursamıyordu.
"Şükürler olsun... Bir şey olmamış."
Belindeki elimi sıkılaştırırken onu zorla yatağa oturtup çömelerek bana daha rahat bakmasını sağladım.
"Bize bir şey olmadı. Asıl sen kendini düşün." sesim hafif sinirli çıkmıştı.
Saatler önceki o olayda ona bir şey olacak diye çok korkmuştum.
Gülümseyerek elini ensesine attı, "Üzgünüm."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakugou x Reader (Bnha x Reader)
FanfictionÖzgünlükleri üst rütbeler, devlet adamları, koruyucular hariç kimse kullanamaz. Eskiden yurt denilen yerlerde yasadışı şekilde, çocuklara özgünlük kullanımı öğretiliyordu. Bir gün bu yurtların hepsi aynı anda ateşe verildi. Bazıları kurtuldu, bazıl...