Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
Elimde bir kadeh şarap, diğer elimde sigara ve karşımdaki minik sehpadaki şarap şişesi ile terasta oturuyordum.
Şarap ve sigara beni çok sakinleştiriyordu.
Muhtemelen sigara yüzünden erken ölecektim ama olsun, şu an bunu düşünmekle uğraşamazdım.
Balkon kapısı açıldı ve içeri biri girdi, "Demek buradaydın... Saatlerdir seni arıyorum."
Başımı çevirip Katsuki'ye baktım, o sırada sigaramın izmaritini küllüğe attım.
"Gecenin köründe beni neden arıyorsun?" gülümsedim, "Umarım aklından sapık fikirler geçmiyordur. Yoksa bacak arandaki cinsel organı koparıp sana yedirmek durumunda kalırım."
İç çekerek başını iki yana sallayarak yanımdaki puf koltuğa oturdu.
"Saat 2, 11'den beri ortalarda yoksun. Bir yerde ölüp kalmandan korktum."
Şarap bardağımı ona uzattım. İtiraz etmeden bardağı alıp bir yudum aldı.
Sigaramı dudaklarımın arasına koydum, "Seni özledim diyemiyorsun."
"Özlemedim çünkü."
Sigarayı parmaklarım arasına alırken güldüm, "Siktir git."
O günden beri, benim sarhoş olduğum günden beri aramızda farklı bir bağ vardı.
İkimiz de farkındaydık ama bunun üstüne konuşmuyorduk.
"Neito nerede?"
"Aizawa ile shot yarışı yapıyordu. Muhtemelen sarhoştur ve bir yerde yatıyordur."
Katsukiler normalde buraya peşimizde birileri var diye gelmişlerdi.
Ama nedense İzuku ile kendisi hâlâ burada kalıyordu. Bir de Jirou.
Gerçi Jirou bizimle çok ilgilenmiyordu. Denki ile takılıyordu.
Aralarında bir şey olduğunu düşünüyordum.
"İzuku nerede?"
"Çocuklar ile oyun oynuyordu."
Sessizlik oldu.
Birkaç dakika öylece manzarayı izledik.
"Rose."
"Evet?"
Kadehteki şarap bitmişti ama kadehi tekrar doldurmak yerine bardağı masaya bırakıp direkt şişeyi eline aldı.
"Çocukluğunu... Yani bizi, hatırlıyor musun?"
"Geçenki olaydan sonra soruyorsan, yani... Biraz."
"Biraz? Biraz da ne demek?"
Başımı ona çevirdim, o da çatık kaşlarla bana bakıyordu.
"Sana ilk saldıran bendim. Sonraki karşılaşmamızda sen saldırmıştın ama bu sefer de ben sana zarar vermek istememiştim."
Önüme döndüm ve alayla mırıldandım, "O zaman bile düşmandık."
Biten sigaramı küllüğe bastırıp elimi yana, boşluğa bıraktım. Birkaç saniye sonra onun parmakları elimin üstünde gezinmeye başladı.
"Çok güzeldin..."
Kendi kendine konuşuyormuş gibiydi, gözlerimi kısarak ona baktım. "Sarhoş musun?"
Çok içmemişti, sarhoş olacağını düşünmüyordum.
Başını hafifçe iki yana salladı ve daha sonra kafasını duvara yaslayarak gözlerimin içine bakmaya başladı.
"Çocukken o kadar güzeldin ki..."
"Şimdi değil miyim?"
"Öylesin, çok güzelsin."
İçine derin bir nefes çekti, "Seni ilk gördüğüm an çok güzel olduğunu düşündüm. Bana bir şeyler anımsattın ama ne olduğunu bile anlayamadım. Sadece... Çok güzeldin."
"Çok fazla çok güzeldin dedin, benim de sana iltifat mı etmem gerekiyor?"
Bir süre gözlerimin içine baktı ve hafifçe gülerek başını önüne çevirdi. "Bu hallerin insanı delirtir."
"Birilerini delirtmem güzel."
"Manyaksın. Manyak."
Teras kapısı sertçe açıldı ve biri resmen atlarcasına içeri girdi, "HELLOO GUYSS!!"
Elimle burun kemerimi ovuşturarak mırıldandım, "Neito... Sarhoşsan seninle uğraşamam."
"Yok canım! Ne sarhoşu! Ben mükem..."
Bir anda ağızını tuttu ve arkasını dönerek kusmaya başladı.
İç çekerek ayağa kalktım, "Evet. Kesinlikle mükemmelsin."
Katsuki hâlâ şarap içerken göz ucuyla ona bakıyordu ama bakışlarından tiksinti akıyordu.
"İğrenç."
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakugou x Reader (Bnha x Reader)
FanfictionÖzgünlükleri üst rütbeler, devlet adamları, koruyucular hariç kimse kullanamaz. Eskiden yurt denilen yerlerde yasadışı şekilde, çocuklara özgünlük kullanımı öğretiliyordu. Bir gün bu yurtların hepsi aynı anda ateşe verildi. Bazıları kurtuldu, bazıl...