Beğenin lütfen 🔪
Yorum da atın
.
"Burası iyiymiş aslında."
"Yarın sabah uçağa bineceğiz, boşuna ümitlenme."
Katsuki dudakları arasındaki sigarayı alıp bana uzattı. Sigarayı parmaklarımın arasına aldığımda kendisi de dumanı üflüyordu.
"İlla ben sevgilimin moralini bozmalıyım diyorsun değil mi?"
"Gerçekleri söylüyorum. Ayrıca geçen gün otobüs şoförüne az kalsın kafa atacak olan sendin. Dua et de polisler falan bizi almıyor."
Saat gece 11'e geliyordu. Sokak lambaları ile aydınlatılmış yolda birlikte yürüyorduk.
Bir anda bağırış duyuldu, ikimiz de aynı anda karşımıza baktığımızda bir kadının ağlayarak ve korkarak koştuğunu gördük.
"Ne oluyor lan?"
Sigara dudaklarımın arasında çatık kaşlarla kadına bakarken arkadan bir adamın peşine takıldığını gördüm.
Elinde bir silah vardı.
Sanırım kadını kovalıyordu.
"İMDAT! YARDIM EDİN İMDAT!"
Kadın Türkçe bir şeyler bağırdığında tam bir adım atacaktım ki evlerden birinden bir kız çıktı ve bir anda kadını kendisine çekerek arkasına aldı.
Adam ise o ikisinin karşısındaydı.
Kız genç duruyordu, benim yaşlarımda falan olmalıydı.
Ardından bir kız daha çıktı, elinde telefon vardı.
Kadını arkasına alan kız diğer kıza baktı, "LENA, POLİSİ ARA!"
"ÇEKİLİN LAN ÖNÜMDEN! ÖLDÜRECEĞİM O OROSPU KARIYI!"
Adamın ne dediğini anlamıyordum ama kadını arkasına alan kız arkadaşına sanırım polisi aramasını söylemişti.
Adam silahı onlara doğrulttuğunda istemsizce gülmeye başladım.
O silahla bırak bir insanı, kendisini vurmayı bile beceremezdi bu herif.
Katsuki öfkeyle onlara ilerlerken adımlarımı hızlandırıp onun önüne geçtim, "Bu adam benim."
Katsuki adımlarını yavaşlattığı sırada kızlara yaklaşmıştım.
Hepsi bana bakarken kadın ve kadını arkasına alan kız ile adamın ortasında durdum.
Adam öfkeli gözlerle bana bakıyordu.
"Öldürecek misin?"
"Ne diyorsun lan? Öldüreyim mi seni de! Siktir git!"
Adam silahı kaldırıp havaya bir el ateş ettiğinde kolumu bir el tuttu.
Başımı çevirdiğimde kadını arkasına alan kız olduğunu gördüm.
"Tehlikeli, onun üstüne gitme. Sakinleştirmeye çalış, polis gelir birazdan."
Japonca konuşması beni şaşkınlığa uğratmıştı. Şu ana kadar japonca konuşan bir Türk görmemiştim.
Japon olmadığı da zaten belliydi.
Katsuki'ye baktım, kadının yanındaydı ve onu korumak ister gibi önüne geçmiş saldırgan bir ifadeyle adama bakıyordu.
Kıza bir şey demeden geri adama döndüm.
"Onunla bizi vuramaz." elimle elini işaret ettim ve gülümsedim, "Elleri titriyor, hem de çok. Sikseler bile nişan alamaz."
Adam artık beni umursamıyordu. Arkada ağlayan kadına doğru ilerleyecekken tek kolumla onu durdurdum ve ayaklarına çelme takarak onu yere düşürdüm.
Silahı elime alıp yere çöktüm ve adamla aynı hizaya geldim.
"Ona sorar mısın, bu kadınla derdi neymiş?"
Arkamdaki japonca konuşabilen kıza seslendiğimde direkt Türkçe bir şeyler dedi.
"Derdin ne? Ne istiyorsun bu kadından?"
"Orospu benim karım olmasına rağmen gitmiş başka bir erkekle gezmiş sokakta! Tüm herkes bunun dedikodusunu yapıyor! Namus meselesi bu!"
Başımı çevirip kıza baktım, "Ne diyor?"
Adam her ne dediyse kız çok öfkeli duruyordu. Ellerini yumruk yapmış sıkarken bana döndü.
"Karısı başka bir erkekle sokakta göründü diye onu öldürmek istiyormuş. Namus meselesi diyor."
Kaşlarım şaşkınlıkla kalkarken adama döndüm ve aniden silahı adamın kafasına geçirdim.
"Sikerler namusunu. Orospu çocuğu."
Bu bölümdeki Lena ve Naz, Kuroo kitabımdaki karakterler.
ŞİMDİ OKUDUĞUN
Bakugou x Reader (Bnha x Reader)
FanfictionÖzgünlükleri üst rütbeler, devlet adamları, koruyucular hariç kimse kullanamaz. Eskiden yurt denilen yerlerde yasadışı şekilde, çocuklara özgünlük kullanımı öğretiliyordu. Bir gün bu yurtların hepsi aynı anda ateşe verildi. Bazıları kurtuldu, bazıl...