"B- burada ne arıyorsunuz?"
Sarışın genç tedirgin bakışlar eşliğinde içeri adımlarken, elleri titriyordu. Kapısını ardına kadar açık bulmak ve içeride onu bekleyen iki iri yarı adamı görmek onu dehşete düşürmüştü.
"J- jaemin... ona dokunmadınız değil mi?"
Göz bebekleri korkuyla titrerken, adamlardan biri alaycı bir gülüş eşliğinde oturduğu yerden kalktı.
Taeyong kendine doğru gelen adamı gördüğünde bir adım geri çekildi ürkekçe.
"Kardeşin iyi Lee Taeyong fakat geçici bir süreliğine."
Taeyong yutkundu.
"Eğer ona bir şey yaptıysanız-"
"Ne olur borcunu ödemeden kaçar mısın yoksa?"
Adam alayla güldü.
"Ah bir saniye onu zaten yapmıştın öyle değil mi?"
Belindeki siyah ölüm metalini kavradı seri bir hareketle.
Taeyong üzerine doğrultulan silahı gördüğünde dehşetle araladı gözlerini.
"20 bin dolar olan borcunu ne zaman ödemeyi düşünüyorsun Lee Taeyong?"
Taeyong yutkundu, beyni durmuş gibiydi. Korkudan tüm vücudu gergince titrerken aklı yalnızca kardeşi Jaemin'de idi. Onu görmek istiyordu, iyi olup olmadığını öğrenmesi gerekiyordu.
"B- ben..."
Bakışları etrafta gezindi çaresizce.
"Ben ödeyeceğim yemin ederim."
Sessizliğini koruyan bir diğer adam oturduğu yerden kalkarken onun sinsilikle parıldayan bakışları Taeyong'u rahatsız etmişti.
"Ne zaman?"
"Bana biraz zaman verin..."
"Zaten!" diye bağırdı adam acımasızca, "Zaten 3 aydır kaçıyorsun bir de zaman mı istiyorsun, ne utanmazca!"
Diğer adam silahını bu defa Taeyong'un kafasına dayadığında Taeyong gözlerini yumdu, sanırım artık yolun sonuydu...
"Şimdiye kadar seni öldürmem gerekirdi."
Taeyong'un gözünden bir damla yaş düştü yanağına.
"Lütfen... kardeşimin yaşamasına izin verin."
"Bu senin elinde."
Taeyong kapattığı gözlerini araladı ve buğulu gözlerini önünde duran adama çevirdi.
"Kardeşinin hayatı senin elinde, onun yaşamasına izin verebilirim."
Yutkundu Taeyong, ne olursa yapardı onun yaşaması için.
"Yani bu demek oluyor ki bunun karşılığında bir şey yapman gerek."
Taeyong duyacağı şey için sabırsızdı. Islak gözlerini merakla kırpıştırdı.
"Bize bir bilgi getirmen gerek."
"B- bilgi mi?"
"Evet, yapabilir misin? Böylece biz de senin tüm borcunu unutur ve kardeşin ile hayatınıza devam etmenize izin veririz."
Taeyong birkaç saniye duraksasa bile hızla onayladı, düşünmeye ya da tereddüt etmeye vakti yoktu.
"Ne olursa olsun yapmaya hazırım."
Adam gülümsedi.
"Güzel, o halde görevin rose quartzun 1 ay sonra çıkaracağı güzellik ürünlerinin formüllerini bize getirmek."
Taeyong duraksadı kaşlarını çatarken.
"A- anlamadım r- rose quartz... Bildiğimiz güzellik merkezi olan rose quartz mu, hani şu dünyaca ünlü makyaj sanatçısı Jung Jaehyun'un sahibi olduğu..."
"Evet, bize onların ürünlerinin formüllerini getir ve biz de senin ve kardeşinin hayatını bağışlayalım."
Taeyong'un beyni allak bullak olmuştu şimdi, bu mafyaların ne işi olurdu ki bir güzellik merkeziyle... Hem de Kore'nin en popüler olan güzellik merkezi ile!
"Ne oldu korktun mu yoksa?"
"Ben anlamıyorum buna neden ihtiyacınız var ki?"
"Sence sorgulamak için vaktin olduğunu mu düşünüyorsun ya kabul edersin ya da ölürsün."
Adam silahını tekrar hareket ettirdiğinde, "Tamam!" diye bağırdı Taeyong. "Tamam bir şekilde halledeceğim."
Tanrım nasıl halledecekti? O yerin kapısından içeri bile giremezdi nasıl olurda içeri sızar ve bilgilere erişirdi bu imkansızdı. Bunu kabul etmesi çok uçuk bir fikirdi fakat buna mecburdu. Belki bu süre zarfında kaçmak için bir şeyler düşünebilirdi.
"Bu arada..." dedi adam sert bakışlarını Taeyong'un titreyen gözlerine sabitlerken, "Kaçmayı aklından bile geçirme, anlaşmaya sadık kalmazsan eğer seni bulur ve yok ederim."
Siktir, işte şimdi ne yapacaktı bilmiyordu Taeyong.
"B- ben yemin ederim bir yolunu bulacağım."
"İyi olur."
Adamlar uyarıcı bakışları eşliğinde daireden çıktıklarında Taeyong'un uyuşan bedeni yere düştü. Beyninde türlü senaryolar dönerken hayatın bu kadar acımasız olması onu her seferinde dehşete düşürüyordu... Gerçekler tekrar ve tekrar bir tokat gibi çarpmıştı Taeyong'un suratına. Bu adamlardan borç almak hayatının en büyük hatasıydı biliyordu fakat kardeşinin yaşaması için gerekliydi. Ameliyat için yüklü miktarda para gerekiyordu ve Taeyong bu parayı ömrü boyunca çalışsa bile kazanamazdı, bu da kardeşi için yolun sonu demekti bu yüzden o parayı alırken bir saniye bile tereddüt etmemişti fakat şimdi ne olacaktı?
"Hiçbir şey düzelmeyecek..." diye söylendi hayal kırıklığı ile. "Her şey daha da mahvolacak ve ben gün geçtikçe daha da dibe batacağım."
⸻ ♡ ⸻
ay selamm bi seyler yaziyorum yine, oy vermeyi unutmayin ❣️
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rose quartz // jaeyong
FanfictionYüklü miktarda borcu olan Taeyong, rose quartz isimli güzellik merkezinde işe başlar çünkü borcunu ödeyebilmesi ve hayatının bağışlanabilmesi için rose quartz'un yeni çıkaracağı güzellik ürünlerinin formüllerini çalması gerekmektedir. #1 jaeyong ©j...