Taeyong elindeki havlu ile saçlarını kurularken salona adımladı.
"Gitti mi?"
Ten usulca başını sallarken, "Gitti." demişti üzgün sesiyle. "Keşke biraz daha kalabilseydi fakat işleri varmış."
Taeyong derin bir nefes verdi koltuğa otururken.
"Ten dikkatli ol olur mu, henüz iki gündür tanıyorsun onu."
Ten göz devirdi.
"Çok abarttın. Her neyse beni boş ver sen ne yaptın dün gece kim de kaldın benden başka arkadaşın yok ki senin?"
Taeyong iyice yaslandığı oturduğu yere.
"Bu iki gündür yaşadığım şeyler..."
Ten merakla baktı arkadaşına.
"Neyler?"
"Dün kovuldum."
Taeyong aniden söylediğinde Ten şaşkınca duraladı.
"N- nasıl kovuldun?"
"Dün bir vip müşteriye yanlış losyon kullandığım için cildi mahvoldu ve o vip müşteri kimdi tahmin et bizim kapak çekimimizin modeli."
Ten'in gözleri büyüdü.
"Şaka yapıyor olmalısın?"
"Keşke şaka olsaydı. Jung Jaehyun beni kovdu, öfkeden deliye döndü az kalsın ölüyordum..."
Ten alaycı bir gülüş verdi.
"Peki sonra?"
"Sonra ben tüm gece Mark Lee'nin cildini düzeltmek için uğraştım v-"
"Bir dakika!"
Ten heyecanla kesmişti Taeyong'un lafını.
"Yani sen dün gece Mark Lee'nin evinde mi kaldın?"
Taeyong derin bir nefes aldı.
"Evet tüm gece cildini iyi etmek için uğraştım fakat boşunaymış. Jaehyun makyajı yapmadı."
"Çekim iptal mi oldu yani?"
Taeyong'un dudakları alayla kıvrıldı.
"Hayır çekimi yaptık sadece modelimiz Mark Lee değildi."
"Kimdi?"
"Bendim."
Ten duraksadı.
"Sen miydin?"
"Evet, modelleri bendim."
Ten algılamak için duraksadı birkaç saniye, kafası karışmıştı.
"Nasıl yani şimdi sen double x için poz mu verdin yani?"
"Evet ve kazanırsak eğer kapakta ben olacağım."
Bunu sesli söylemek Taeyong'u dehşete düşürmüştü bir an.
"Siktir kazanırsak eğer ben kapak yüzü olacağım?"
Ten heyecanla gülümsedi.
"İnanamıyorum Taeyong bu senin hayatını değiştirebilir düşünsene seni keşfettiklerini?"
Taeyong suratını buruşturarak baktı heyecanlı arkadaşına.
"Saçmalama, ben oraya kapak yüzü olmak için mi girdim Ten..."
Taeyong üzgünce söylendi.
"Ben onları kandırmak için oradayım mutlu olmaya ya da hayal kurmaya hakkım yok."
Ten üzgünce baktı arkadaşına sonrada usulca kollarını ona sardı.
"Buna mecbursun Taeyong ve tabiki de mutlu olmaya ya da hayal kurmaya hakkın var. Peki nasıl gidiyor bir şeyler bulabildin mi?"
Taeyong başını arkadaşının omzuna koydu.
"Hayır, kaç gün oldu ama hiçbir şey yok elimde."
"Taeyong Jaehyuna'a yaklaşmalısın aradığın şeyi ancak Jaehyun'dan öğrenebilirsin biliyorsun."
"Y- yaklaşmak?"
Ten kafasını salladı.
"Evet, yaklaşmak. Onu etkile ve ona yanaş formüllerin nerede olduğunu bilmiyoruz belki de rose quartz da değil de onun evindedir?"
Taeyong hışımla kaldırdı başını yasladığı omuzdan.
"Evinde mi, onun evine mi girmem gerek yani?"
Ten göz devirdi.
"Ya ne yapacaksın mecbursun."
Taeyong yutkundu, kulakları kızardı bir an.
"Taeyong?"
Ten muzip bir bakış fırlattı utangaç gence.
"Senin kulakların neden kızardı durduk yerde?"
Taeyong başını iki yana salladı ve acele ile kalktı koltuktan.
"Ben ne biliyim sıcak ya ondan galiba."
Kaçar adımlarla salondan çıkmış ve odasına adımlamıştı.
"Kendine gel aptal..."
Neden böyle hissediyordu ki şimdi, neden utanmış ve kızarmıştı? Jaehyun'u düşünmek neden Taeyong'un kalbinin hızlanmasına sebep oluyordu anlamıyordu...
⸻ ♡ ⸻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rose quartz // jaeyong
FanfictionYüklü miktarda borcu olan Taeyong, rose quartz isimli güzellik merkezinde işe başlar çünkü borcunu ödeyebilmesi ve hayatının bağışlanabilmesi için rose quartz'un yeni çıkaracağı güzellik ürünlerinin formüllerini çalması gerekmektedir. #1 jaeyong ©j...