Jaehyun arabasını usulca karanlık sokakta durdurduğunda sokak araba farından gelen ışıkla aydınlandı bir an.
Taeyong arka koltukta duran paketine uzanmış, "Her şey için teşekkür ederim." demişti sıcak gülümsemesiyle.
Jaehyun'un gözleri, gülümserken kıvrılan kırmızı dudaklara takıldı bir an. Gözlerini zorlukla o dudaklardan ayırmış, birer yıldızı anımsatan büyük gözlere çevirmişti.
"Yarın saat 7'de alırım seni, birlikte gideriz Mark'a olur mu?"
Taeyong gülümsedi. "Olur tabii."
Tam, "İyi geceler." demiş kapıya yönelmişti ki, "Taeyong." diye seslendi Jaehyun.
Taeyong bir an duraksayıp Jaehyun'a döndüğünde, aniden dudağının kenarında yumuşak bir baskı hissetmişti.
Gözleri şaşkınca aralandı, Jaehyun sahiden de canı her istediğinde onu öpecekti sanırım?
"İyi geceler."
Taeyong yutkundu, cevap veremeden kaçarcasına indi arabadan. Arkasına bile bakmadan apartmana doğru koştu ve hızlıca dairesine giden merdivenlere yöneldi.
Deli gibi utanıyordu, her yeri deli gibi titriyordu heyecandan. Midesinde kelebekler değil kuşlar uçuşuyordu sanki, öylesine şiddetli bir histi bu.
Hızlıca şifreyi tuşladı ve dairesine adımladı.
"Taeyong?"
Ten onu elinde bir bardak su ile karşılamıştı.
"Al iç, ihtiyacın var gibi gözüküyor."
Bıyık altından bir gülüş verdi yanakları al al olmuş arkadaşına.
Taeyong kaşlarını çatarken kendini koltuğa bıraktı.
"Bugün hiç bitmeyecek sandım..."
"Neler dönüyor anlat bakalım, seni onun arabasından inerken gördüm."
Taeyong bakışlarını kaçırdı ve beyaz tavanı seyretmeye başladı.
"Hiç, yarın Mark'ın doğum günü bu yüzden hediye alırken bana yardım etmesini istedim o da kabul etti sonra beni eve bıraktı."
"Şu idol olan Mark mı?"
"Evet, doğum gününe davet etti beni. O gün suratı için çok uğraşmıştım ya ondan herhalde."
"Peki başka?"
"Ne başka, başka bir şey olmadı."
Ten kuşkucu bir ifadeyle gözlerini kısmış, arkadaşını süzüyordu.
"Emin misin?"
"Evet, başka hiçbir şey yok."
Taeyong aceleyle kalktı ve odasına kaçtı. Elleri dalgalı saçlarını buldu, "Ah, tanrım..." Çok utanıyordu, patronuyla flörtleştigine inanamıyordu ayrıca.
Tam banyoya girip kendisini sıcak suya bırakmak istiyordu ki aklına kardeşi geldi. Onu son zamanlarda çok ihmal etmişti. Usulca çıktı odasından. Jaemin'in odasına girdiğinde Jaemin kulaklıklarını takmış ders çalışıyordu.
"Jaemin?"
Taeyong usulca omzuna dokundu kardeşinin.
Jaemin'in abisini gördüğünde geniş bir gülümseme yayıldı suratına.
"Hyung yeni mi geldin?"
"Evet yoğundum bugün birazcık. Ne yapıyorsun?"
"Ders çalışıyorum sınav senem biliyorsun."
Doğru ya bu yıl Jaemin'in sınav senesiydi, Taeyong neredeyse unutuyordu bunu.
"Ah evet, sıkı çalışmalısın. Bu arada sana biraz gimbap aldım onları ye tamam mı?"
"Tamam."
Jaemin tekrar kitabına dönmüştü ki, "Jaemin..." diye konuştu Taeyong, "Önümüzdeki hafta sonu bir şeyler yapalım mı?"
Jaemin şaşırdı çünkü Taeyong son zamanlarda kendisine fazla vakit ayırmamıştı fakat Jaemin ona kızmıyordu çünkü abisinin sonunda düzgün bir işi olduğu için mutluydu.
"Olur." dedi gülümserken, "Sinemaya gidebiliriz."
"Tamam dondurma da yeriz hem eski günlerde ki gibi."
Jaemin onayladı. Abisi ile tekrar yakınlaşmak onunla tekrar vakit geçirmek istiyordu, Taeyong onun tek ailesiydi ve en çok sevdiği kişiydi.
⸻ ♡ ⸻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rose quartz // jaeyong
FanfictionYüklü miktarda borcu olan Taeyong, rose quartz isimli güzellik merkezinde işe başlar çünkü borcunu ödeyebilmesi ve hayatının bağışlanabilmesi için rose quartz'un yeni çıkaracağı güzellik ürünlerinin formüllerini çalması gerekmektedir. #1 jaeyong ©j...