2.5~ 🌹

436 64 20
                                    

"Evet

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

"Evet." dedi Jaehyun arabayı çalıştırırken, "Yemek yiyelim mi?"

"Olur fakat ondan önce sizden... şey yani senden bir şey isteyebilir miyim?''

Jaehyun başını salladı merakla.

"Tabi."

"Yarın Mark'ın doğum günü biliyorsun, ben de ona hediye almak istiyorum bana yardımcı olabilir misin? Sen Mark'ı tanıyorsun."

Jaehyun Mark'ın Taeyong'a olan ilgisinin farkındaydı bu yüzden hiç hoşnut değildi fakat Taeyong'u geri çevirecek halide yoktu tabi.

"Olur, ne almayı düşünüyorsun?"

Taeyong düşünceli bir ifade koydu suratına.

"Hmm sanırım onun tarzına uygun bir kıyafet, bir hoodie ya da bir ceket?"

Jaehyun başını salladı.

"Bildiğim bir yer var."

⸻ ♡ ⸻

"Bu ona yakışır mı?" Taeyong elinde tuttuğu kot ceketi Jaehyun'a gösterdi. "Sanırım olur gibi."

Jaehyun bir süre düşündü ve etrafına göz attı dikkatlice.

"Bence bunu düşünebilirsin."

Mankenin üzerinde duran lila renkli hoodie yi işaret etti.

"Ah evet bu çok sevimli, Mark'ın sevimli suratına çok yakışır."

Jaehyun dişlerini sıktı bir an, ne yani  Taeyong Mark'ı sevimli mi buluyordu?

"Sevimli mi, o mu?" dudakları arasından homurdandı.

"Bir şey mi dedin?"

Jaehyun zoraki bir gülümsemeyle konuştu. "Bencede diyorum, bencede sevimli olur."

"O zaman alıyorum."

Taeyong neşe ile hoodienin etiket fiyatına baktı fakat üç rakamlı fiyatı gördüğünde tüm neşesi yok olmuştu birden. Taeyong'un o kadar parası yoktu, henüz maaşını bile almamıştı.

"Ah üzgünüm." dedi Jaehyun mahcup bir ifadeyle. "Ben ödeyebilirim."

Taeyong'un omuzları düştü.

"O zaman senin hediyen olur benim değil."

"Tamam şöyle yapalım şimdi ben ödeyeyim sonra senin maaşından keseriz olur mu, böylece senin hediyen olmuş olur."

Taeyong emin olamıyordu.

"Öyle yapabilir miyiz?"

"Evet, avans aldığını düşün."

"Peki." dedi gülümserken, "Ama maaşımdan keseceksin tamam mı?"

"Tamam."

İkili Mark'ın hediyesinin ödemesini yapmış ve lüks mağazadan çıkmışlardı. Arabaya yerleştiklerinde, "Sen ne aldın?" diye sormuştu Taeyong merakla.

"Ben onun seveceği bir saat aldım."

"Eminim çok hoş bir şeydir." gülümsedi.

"Bu arada Jaehyun ben acıktım."

"Tamam ne yemek istersin?"

Jaehyun daha arabayı çalıştıralı 2 dakika olmuştu ki, "Jaehyun..." diye söylendi Taeyong, "Şurada durur musun?"

Jaehyun kaşlarını çattı arabayı kenara çekerken.

Taeyong hızlıca arabadan inmiş, Jaehyun'un da inmesini sağlamıştı.

"Taeyong nereye gidiyorsun?"

Taeyong adımlarını ileride ki sokak yemekleri pişiren standa doğru atıyordu.

"Jaehyun ben bunlardan istiyorum."

Jaehyun şaşırdı bir an, "Emin misin bunlarla doyabilir misin?"

Taeyong heyecanla başını salladı.

"Evet, lütfen bize gimbap, mısır sosisi ve balık kekinden verin ah, bir de tteokbokki."

"Taeyong bunlar çok fazla değil mi hepsini yiyebilir misin?"

Taeyong sırıttı.

"Jaehyun-shi hiç yemedin mi bunlardan daha önce?"

Jaehyun yedim dese yalan söylemiş olurdu. Onun küçüklüğünden beri bu tarz sokak yemekleri yemesi yasaktı, hep sağlıklı beslenmişti.

"Yemedim."

Taeyong dehşete düşmüş gibi araladı gözlerini.

"Ah, o halde bugün yiyebilirsin."

Tezgahın yanında bulunan küçük masaya oturdu Taeyong, Jaehyun'da Taeyong'un karşısındaki yerini almıştı.

"Bunları ben ısmarlıyorum."

Jaehyun gülümsedi.

"Olur."

Taeyong'un çevresine yaydığı ışık kör ediciydi, Jaehyun birkaç günde kör olmuş Taeyong'un güzelliğine kapılmıştı.
Onunla nereye olsa gider, ne olsa yerdi önemli olan onunla birlikte olabilmekti.


⸻ ♡ ⸻

⸻ ♡ ⸻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
rose quartz // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin