"Taeyong..."
Taeyong'un gözleri derinlerden işittiği ses ile usulca aralandı. Görüşü bulanıktı, bu yüzden birkaç defa kırpıştırdı kirpiklerini.
"Tanrıya şükür, uyandın."
Bir dakika neler oluyordu? Taeyong burnuna dolan hastane kokusu eşliğinde suratını buruşturdu ve başında endişeli gözleri ile kendisine bakan Jaehyun'a çevirdi bakışlarını.
"Taeyong iyi misin?"
"N- neden buradayız?"
Jaehyun kaşlarını çattı.
"Bayıldın, çok endişelendim."
Kahretsin diye düşündü Taeyong, o sahiden de bayılmıştı hem de heyecandan!
Dudağını ısırdı mahcupça. Yatak örteğini kafasına kadar çekmek ve yok olmak istiyordu o an.
"Ben şey... bayıldım mı?"
"Evet, iyi misin nasıl hissediyorsun?"
Utançtan ölecek gibi!
"İ- iyiyim."
Yattığı yerden doğruldu hızlıca.
"Gidelim mi?"
Adımlarını acilin çıkışına çevirmişti aceleyle.
Jaehyun arkasından koşarken, "Taeyong bekle!" diye bağırdı. "Emin misin?"
"Eminim, çok iyi hissediyorum."
Jaehyun başını salladı ve ileride duran arabasına doğru adımladı.
Taeyong'u dikkatlice arabaya bindirmiş ve kendisi de direksiyonun başına geçmişti.
"Eminsin değil mi iyisin?"
"Evet iyiyim."
Jaehyun başını salladı usulca.
Hastaneden uzaklaştıklarında Taeyong kararsızca Jaehyun'a baktı.
"Jaehyun... aslında şey isteyecektim, beni sahil kenarına götürür müsün?"
Jaehyun'un kaşları havalandı.
"Sahil mi, soğuk olmaz mı?"
"Olmaz, gitmek istiyorum."
Jaehyun sorgulamadı. Taeyong'u en yakın sahil kenarına getirmişti istediği gibi.
Taeyong usulca indi arabadan. Sessizce sahil kenarına doğru yürümüşler ve banklardan birine oturmuşlardı. Hava soğuktu, denizden gelen esinti daha da soğuk kılıyordu havayı.
Jaehyun'un sevdiği görüntü oluşmuştu yine, Taeyong'un rüzgardan savrulan saçları ve soğuktan kızaran burnu... Çok doğal ve güzel geliyordu bu görüntü Jaehyun'un gözüne.
Bir an dudakları aralandı fakat Taeyong'un düşünceli bir şekilde denizi seyrettiğini gördüğünde dudaklarını tekrar kapattı. Taeyong anlaşılan buraya birazcık düşünmek için gelmişti. Jaehyun biraz endişeliydi doğrusu, onun teklifine henüz bir cevap vermemiş olması onu korkutuyordu.
"Buraya..." dedi Taeyong sessizliği bozarken, "Biraz düşünmek için geldim, kafam dolu olduğu zamanlarda hep bir sahil kenarında oturup düşünürüm. Boğulduğumu hissettiğimde denizin serinliği bana iyi gelir"
Evet, tam da Jaehyun'un tahmin ettiği gibiydi fakat Taeyong'un bu kadar düşünceli olmasının sebebi neydi? Ve boğulduğunu söylemişti yoksa Taeyong'u sıkan kendisi miydi? Jaehyun endişeleniyordu.
Aradan birkaç dakika geçti, Jaehyun için fazla yavaş geçen birkaç dakika...
"Taeyong ben..." derin bir nefes verdi devam etmeden önce, artık bu rahatsız edici duruma bir son vermek istiyordu. "Biliyorum her şey çok hızlı gelişti, işlerin buraya geleceğini bilmiyordum sen bana karşı bir şeyler hissetmiyorsun belki, belki de hislerin konusunda yanılmışım fakat yine de aklını kurcalayan bir şeyler varsa lütfen konuş benimle... bunu halledebiliriz."
Taeyong üzgün hissediyordu. Onu kıracak olmaktan deli gibi korkuyordu. Ona karşı elbette ki boş değildi. O aşıktı, o Jaehyun'a sandığından bile daha erken aşık olmuştu hatta fakat onunla birlikte olabilir miydi? Emin olamıyordu, kalbinin üzerinde oturmuş bekleyen ağırlık rahatsız ediyordu onu.
Derin bir nefes aldı ve soğuğu iliklerine kadar hissederken usulca kalktı ayağa.
"Gidelim mi?"
Jaehyun cevapsız kalmıştı bu yüzden hafif hayal kırıklığı eşliğinde Taeyong'u takip etti.
İkili tekrar arabaya geçmişlerdi. Jaehyun bir şey söylemeden arabanın klimasını çalıştırdı. Araba usulca ısınırken o da tam arabayı çalıştırmak için yeltenmişti ki, "Olurum..." demişti Taeyong aniden. "Sevgilin olurum Jaehyun."
Jaehyun duraksadı. Doğru mu duyuyordu yoksa kulakları onu yanıltıyor muydu?
"S- sahiden mi?"
Taeyong gülümsedi.
"Sahiden."
Jaehyun'un gülüşü tüm suratına yayılırken, mutluluğu tüm vücudunu kapladı. Elleri titriyordu, tıpkı bir çocuk gibiydi o an. Ondan beklenilmeyecek kadar heyecanlıydı.
"Taeyong..."
Taeyong'un ince belinden kavradı ve onu kucağına doğru çekti heyecanla.
"Jaehyun..." Taeyong kahkaha attı. " Ne yapıyorsun?"
Jaehyun Taeyong'un minik suratını elleri arasına alırken söylendi.
"Seni seviyorum."
Taeyong kıkırdadı.
"Biliyorum."
Jaehyun sırıttı ve Taeyong'un öne çıkan pembe dudaklarını, ılık dudakları ile esir aldı. Aşk ile kapandı sarışının güzel dudaklarına.
Taeyong'un heyecandan ve mutluluktan gözleri doldu o an, mutluydu fakat bir o kadar da korkuyordu. İlerisini görememek onu korkutuyordu...
⸻ ♡ ⸻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rose quartz // jaeyong
FanfictionYüklü miktarda borcu olan Taeyong, rose quartz isimli güzellik merkezinde işe başlar çünkü borcunu ödeyebilmesi ve hayatının bağışlanabilmesi için rose quartz'un yeni çıkaracağı güzellik ürünlerinin formüllerini çalması gerekmektedir. #1 jaeyong ©j...