"Kovuldun."
Taeyong'un kalbine bir mızrak gibi saplanmıştı bu söz. Midesi korkuyla sancırken dudaklarını aralayıp tek bir şey söyleyecek gücü bulamıyordu kendinde.
"Defol, şirketimi terk et!"
Herkes şaşkın aynı zamanda korku dolu bakışlar eşliğinde Jaehyun'un öfkeli suratını izlerken Taeyong'un gözleri doldu. "Daha ilk günden bu mu olması gerekiyordu?" diye düşündü şansına bir kez daha küfrederken.
"Hyung..."
Mark mahcup bir ifade ile oturduğu yerden kalktı.
"Neden böyle yapıyorsun, ona onu kullanmasını söyleyen bendim."
Jaehyun öfkesini hafifletmek için derin bir nefes aldı.
"Bu yinede bizim hatamız, sorumluluk almalıyız şimdi siz hastaneye gidin doktor görsün suratını fakat verdiği ilaçları kullanma sakın, ben bir çaresini bulacağım."
Mark üzgünce kafa salladı bakışları Taeyong'u bulurken. Onun Jaehyun'dan azar yemesi onu dehşet üzmüştü fakat menajerinin uyarıcı bakışları Mark'ın daha fazla konuşmasına izin vermemiş sessizce çıkmışlardı odadan.
Jaehyun'un alev saçan gözlerinin hedefi bu defa Yuta ve Doyoung idi.
"Bana nasıl yalan söylersiniz?"
Taeyong kendini daha da mahcup hissetti. Yuta ve Doyoung kendisi yüzünden Jaehyun'dan azar işitiyordu ve bu berbat hissettirmişti Taeyong'a.
"Efendim ben özür dilerim, Taeyong'u kontrol etmeli ve ona doğru öğretmeliydim."
"Asıl ben özür dilerim, size yalan söylememiz bir hataydı sadece Taeyong'u korumak istemiştik."
Jaehyun'un bakışları Taeyong'u bulduğunda Taeyong'un vücuduna iğneler saplanıyordu sanki... O delici bakışlar birer iğne gibi delip geçiyordu genç adamın tenini.
"İkiniz çıkın."
Yuta ve Doyoung'da çaresizce odadan çıktıklarında Taeyong iyice savunmasız hissetti kendini. Odadaki atmosfer ölesiye gericiydi. Genç adamın elleri gergince titrerken aklında dakikalardır Jaehyun'un "kovuldun" sözcüğü dolanıp duruyordu.
"Ben özür dilerim, Mark'ın cildinin alkole alerjisi olduğunu bilmiyordum ben-"
"Bunun için mi yalvardın bana... daha ilk günden vip müşterinin cildini mahvetmek ve kapak çekimimizi sabote etmek için mi?"
Taeyong'un gözleri titredi.
"B-ben üzgünüm... amacım bu değildi."
Jaehyun ellerini beline koydu sinirle.
"Ne yapacağız... şimdi ne yapacağız modelimizin suratı bu haldeyken?"
Taeyong yutkundu, bilmiyordu. O an yalnızca ölmek istiyordu, buhar olup yok olmak...
Jaehyun kafasını iki yana salladı iğrenir bir surat ifadesiyle.
"Hayal kırıklığısın."
Taeyong ölmek istedi o an. Neden bu kadar acıtmıştı ki bu söz kalbini? Neden önemliydi bu kadar... Bu kibirli herifin onu hayal kırıklığı olarak görmesi neden bu kadar yakıyordu canını...
"Ben özür dilerim..." çaresizce fısıldadı.
"Özür dilemek..." Jaehyun pahalı ayakkabılarının zeminde tok bir ses çıkarmalarına izin vererek kapıya doğru adımladı.
"Özür dilemek ancak hatanı telafi edebilirsen değerli olur."
Sonrada çıkmıştı odadan kapıyı ardından sertçe kapatırken.
Taeyong olduğu yere çökerken gözünden aşağı bir damla yaş süzüldü çenesine doğru.
"Ben tam bir hayal kırıklığıyım..."
⸻ ♡ ⸻
ŞİMDİ OKUDUĞUN
rose quartz // jaeyong
FanfictionYüklü miktarda borcu olan Taeyong, rose quartz isimli güzellik merkezinde işe başlar çünkü borcunu ödeyebilmesi ve hayatının bağışlanabilmesi için rose quartz'un yeni çıkaracağı güzellik ürünlerinin formüllerini çalması gerekmektedir. #1 jaeyong ©j...