2.8~ 🌹

476 60 45
                                    

Taeyong çekingence direksiyon başındaki yakışıklı adama baktı, kaşları çatılıydı

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.

Taeyong çekingence direksiyon başındaki yakışıklı adama baktı, kaşları çatılıydı. Taeyong onun bir şeylere öfkelendiğini anlamıştı fakat nedenini bilmiyordu, onu öfkelendirecek bir şey mi yapmıştı yoksa?

Usulca boğazını temizledi.

"Jaehyun, bana kızgın mısın?"

Jaehyun çatılı kaşlarını düzeltti ve hafifçe gülümsedi.

"Hayır, sadece bir şey düşünüyordum."

Taeyong usulca kafasını sallarken önlerindeki yola baktı, ormanlık alana doğru ilerliyorlardı ve Taeyong bu saatte neden burada olduklarını merak ediyordu doğrusu.

"Bu arada nereye gidiyoruz?"

Neredeyse 1 saattir yoldalardı ve bu sessizlik Taeyong'un canını sıkmaya başlamıştı.

Jaehyun cevap vermemiş onun yerine arabayı durdurmuştu.

"Gel."

İkili arabadan indiklerinde Jaehyun usulca Taeyong'un elini tuttu ve onu taş merdivenlere doğru çekiştirmeye başladı.

Taeyong başta anlam veremedi fakat merdivenleri çıktıkça oluşan görüntü dudaklarının aralanmasını sağladı.

"Oh, burayı biliyorum bir dizide görmüştüm! Burası bir gözlem evi değil mi?"

Taeyong heyecanla Jaehyun'un elini bırakmış koşarak merdivenleri tırmanmaya başlamış ve gözlemevinin tepesine ulaşmıştı.

Jaehyun gülümsedi Taeyong'u takip ederken.

İkili büyük teleskopların önünde durduklarında, "Çok güzel..." diye fısıldadı Taeyong gökyüzündeki yıldızlara bakarak.

Soğuk rüzgar sarışının saçlarını savuruyor, burnunun soğuktan kızarmasına sebep oluyordu ve bu görüntü Jaehyun'un en sevdiği şeylerden biriydi.

"Jaehyun çok merak ediyorum." demişti Taeyong çocuksu bir heyecanla. "Bakabilir miyim?"

Jaehyun onaylamadan önce teleskoba yaklaştı ve ilk kendisi baktı mercekten.

"Evet bakabilirsin."

Taeyong heyecanla eğildi ve mercekten baktı. Yıldızlar ayaklarının altına serilmiş gibiydi, parmaklarını uzatsa sanki avuçları arasına alabilirmiş gibi hissetti ve bu his nefesini kesmişti.

"J- jaehyun bu..."

Konuşamayacak kadar mest olmuş durumdaydı.

Jaehyun usulca Taeyong'a eğildi ve kulağına fısıldadı. "Orada kocaman bir tane var görüyor musun onu?"

Taeyong'un bir an tüyleri diken diken oldu. Ensesine doğru akan sıcak nefes tüm vücudunu harekete geçirmişti o an.

"G- görüyorum..." zorlukla konuştu.

Jaehyun nazikçe Taeyong'un ince beline sardı parmaklarını.

"İşte o yıldızın ismi Taeyong."

Taeyong şaşkınca bakışlarını Jaehyun'a çevirdi.

"Taeyong mu?"

"Evet, senden özür dilemek istiyordum ve bunun için sana bir hediye vermek istedim."

Taeyong yutkundu, midesinin sıkıştığını hissediyordu.

"O an aklıma sadece ve sadece gözlerin geldi ve gözlerin bana yıldızları hatırlatıyor."

Taeyong ölmüş olabilir miydi, çünkü bu an çok gerçek dışıydı... Başının döndüğünü hissediyordu, sanki kalbi göğüs kafesine büyük geliyordu da az kaldı patlayacak gibiydi.

"Bu yüzden o yıldızı sana hediye etmeye karar verdim."

Aradan 1 saniye geçti, 1... 2..  3... 4... saniyeler saniyeleri kovaladı fakat Taeyong verecek bir cevap bulamadı.

Jaehyun gülümsedi sessizliği bozmak istercesine.

"Şaşırdın mı?"

Şaşırmak mı... Taeyong ömrü boyunca ilk defa böyle bir hediye alıyordu şu an şoktan ölmek üzereydi.

"Jaehyun ben... ben ne diyeceğimi bilmiyorum. Bu hayatım boyunca aldığım en güzel şey."

Göz pınarlarının ıslandığını hissedebiliyordu.

"Ben çok şaşkınım aynı zamanda mutlu. Bu çok güzel bir şey ben... ben bunu hak etmiyorum."

Jaehyun Taeyong'un ellerini elleri arasına aldı.

"Hayır hak ediyorsun. Ben seni çok kırdım bu yüzden böyle bir şeyi hak ediyorsun. Çok güzelsin, melek gibisin bu yüzden daha fazlasını hak ediyorsun."

Taeyong'un elinden ağlamaktan başka bir şey gelmiyordu o an. Tüm duyguları birbirine karışmış gibiydi. Mutluydu aynı zamanda suçluluk duyuyor ve korkuyordu fakat en yoğun hissettiği duygu aşktı. Onu iliklerine kadar dolduran ve tüm her şeyi unutturan... Taeyong aşık olmuştu, köşe bucak kaçtığı o duyguya yakalanmıştı en nihayetinde...

"Lee Taeyong sevgilim ol."

Taeyong'un gözleri aralandı şaşkınca. Duyduğu cümle beynine bir balyoz yemiş gibi hissettirdi. Bu gece daha ne kadar şaşkınlığa uğrayabilir daha ne kadar kesilebilirdi nefesi? Zangır zangır titriyordu her yeri...

"Senden hoşlanıyorum... biliyorum her şey çok hızlı gelişti bunu yapmamam gerek kendimi durdurmaya çalıştım fakat olmuyor... kalbim patlayacak gibi hissediyorum."

Jaehyun derin bir nefes verdi.

"Bu yüzden sevgilim olmanı istiyorum."

Kendinden emin sesi ile tekrar konuştuğunda, Taeyong'un son duyduğu cümle bu oldu. Hatırladığı son şey bu cümleden sonra gözlerinin kapandığı ve kendini Jaehyun'un göğsüne doğru bıraktığıydı...


⸻ ♡ ⸻

⸻ ♡ ⸻

Oops! Bu görüntü içerik kurallarımıza uymuyor. Yayımlamaya devam etmek için görüntüyü kaldırmayı ya da başka bir görüntü yüklemeyi deneyin.
rose quartz // jaeyongHikayelerin yaşadığı yer. Şimdi keşfedin